Bakan Çavuşoğlu, Stk Temsilcileriyle Bir Araya Geldi
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önemli ve kritik bir süreçten geçildiğini belirterek, "Çok kritik bir süreçten geçerken, içeride ve dışarıda yoğun bir mücadele yürütüyoruz.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önemli ve kritik bir süreçten geçildiğini belirterek, "Çok kritik bir süreçten geçerken, içeride ve dışarıda yoğun bir mücadele yürütüyoruz. Yoğun mücadeleyi, sadece zorluklara karşı değil, Türkiye'nin tüm dünyada önemli bir aktör olması için çalışıyoruz. Türk bayrağının dünyanın her yerinde güçlü dalgalanması için çalışıyoruz." dedi.
Of Hayrat Derneğinin Fatih'teki binasında dernek yöneticileri ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya gelen Çavuşoğlu, halk oylaması konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin, Avrupa'nın ve esasında dünyanın çok önemli bir süreçten geçtiğini söyleyen Çavuşoğlu, ülkenin yanı başında yönetilemeyen ülkeler olduğunu, ırkçılık ve İslam karşıtlığının da arttığına dikkati çekti.
Çavuşoğlu, Türkiye içindeki hainlere rağmen 15 Temmuz darbe girişimcilerine ve terör örgütlerine karşı sürdürülen mücadeleye değinerek, "Önemli ve kritik bir dönemden geçiyoruz. Çok kritik bir süreçten geçerken, içeride ve dışarıda yoğun bir mücadele yürütüyoruz. Yoğun mücadeleyi sadece zorluklara karşı değil, Türkiye'nin tüm dünyada önemli bir aktör olması için çalışıyoruz. Türk bayrağının dünyanın her yerinde güçlü dalgalanması için çalışıyoruz. Dünyanın her yerinde karar masalarında olabilmek için çalışıyoruz. Dünyanın her yerinde mazlumlara, kimsesizlere sahip çıkmak için çaba sarf ediyoruz. Bu çabalarımızda hep öndeyiz. Çatışmaların durdurulması, Suriye'deki savaşı bitirmek, Balkanlar'daki istikrarı güçlendirmek, Kafkasya'da Azerbaycan ile birlikte önemli aktör olmak için çalışıyoruz." diye konuştu.
"İkili sisteme son vermek gerekiyor"
"Zorluklar var, üstesinden geliyoruz" diyen Çavuşoğlu, "İçeride de zorluklar var ama yolumuza devam ediyoruz. 2016 yılının yarısını hain bir darbe girişimiyle geçirmemize rağmen, yüzde 3 büyüme, Avrupa Birliği ülkelerinin yüzde 90'ı için bir hayal. Neden? Çünkü, halkımızın desteğiyle iş başında olan bir iktidar var. Yine sevelim, sevmeyelim, oy verelim, vermeyelim; dünyada da sevip sevmeyen herkesin kabul ettiği Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir liderimiz var. Bizim geldiğimiz noktada Türkiye'nin sistemini de güçlendirmemiz lazım. Şokları çabuk atlatmak, dirençli olmak için sistemi güçlendirmemiz lazım. Çünkü bir ülkenin geleceği şahıslara bağlı olamaz. O nedenle Türkiye'de sistemi güçlendirmemiz lazım." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, 7 Haziran seçimlerinden sonra oluşan tabloda, bir koalisyon ortaklığı oluşmaması için halktan büyük bir itiraz geldiğini anımsatarak, Türkiye'nin artık istikrarlı tek parti yönetimleriyle yoluna devam etmesi gerektiğini kaydetti.
Koalisyonların engellenmesi, istikrarın sürdürülebilir ve kalıcı olmasının yolunun sistemi değiştirmekten geçtiğini aktaran Çavuşoğlu, "Bir kere istikrar için seçimlerin zamanında yapılması lazım. İngiltere'nin engellediği gibi koalisyonları engellemek lazım. Çünkü Türkiye'de koalisyon kültürü yok. Hiçbir koalisyonun ömrü de 1,5- 2 seneden fazla sürmedi Türkiye'de. O zaman yapmamız gereken şeyler var. Önce iki başlılığı kaldıracağız. Demokrasilerde ikili bir sistem olmaz. Koalisyonlara izin vermeyeceğiz. İstikrar için seçimleri zamanında yapacağız." diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, ülkelerin yönetim sistemlerine örnekler vererek, "ABD'de başkanlık sistemi var. Yürütmenin başında partili bir başkan var. Bazı ülkelere bakıyorsunuz, monarşi olmasına rağmen parlamenter sistem var ama bir sistem var. Hem parlamenter hem de başkanlık sistemi var. Biz de ise ikili sistem var. Hem Cumhurbaşkanlığı sistemi hem de parlamenter sistem var. İkili sistemin olduğu yerde istikrar olur mu?" dedi.
"Erdoğan sonrası Türkiye sigortasıdır"
Yürütmenin başında hem cumhurbaşkanı hem de başbakanın olmaması gerektiğini, ikisinin bir arada görev yapıyor olmalarının krizlere neden olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, geçmişte yaşananları örnek gösterdi.
Önceki dönemlerde cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında yaşanan krizleri anımsatan Çavuşoğlu, "Cumhurbaşkanını ve Başbakanı halk seçecek. Her ikisinde de geniş yetkiler varsa, bu yetkinin kullanılmasında çatışma olur. Geçmişte oldu mu, olmadı mı? Bu çatışmada, kenarda bekleyen demokrasi dışı güçler var ya, darbe yapanlar, bazı patronlar, sistem zayıfladığı zaman virüs gibi devreye bunlar giriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin geleceği için mutlaka ve mutlaka bir tercihte bulunmaları gerektiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugünkü Cumhurbaşkanın mevcut anayasaya göre çok yetkisi var. Bu değişikliğe hiç ihtiyacı yoktu. Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin geleceğini değil de şahsını düşünse, bu sistem onun için en idealdir. Canın istediği kadar yetki kullan ama hiç hesap verme. Oysa yürütmenin başında olanın hesap vermesi lazım. Getirilmek istenen sistem, asıl Recep Tayyip Erdoğan sonrası için lazım. Daha da iddialı bir şey söylüyorum: Bu getirdiğimiz sistem, Recep Tayyip Erdoğan sonrası Türkiye'nin sigortasıdır. Sistemin güçlü olması lazım. Geçmişte Cumhurbaşkanlığı yapmış tüm liderler, sistemin güçlü olması gerektiğini savundular. Şahıs önemli değil, sistem önemlidir. Demokrasiye inanıyoruz. Onun için demokrasiyi de güçlendirmemiz lazım. Söylediğim sistemler, demokratik ülkelerde var olan sistemlerdir. Demokrasinin olmadığı ülkelerde sistemin olup olmamasının bir önemi yok. Şu anda işleyen sistemde kuvvetler ayrılığı yok."
Yeni sistemle parlamentonun güçlendirildiğini, yasa yapmak ve denetlemek gibi önemli iki görevinin garanti altına alındığını vurgulayan Çavuşoğlu, seçime gidilmesi için cumhurbaşkanı ile parlamentoya uzlaşma zorunluluğu getirildiğini belirtti.
Çavuşoğlu, yargıya güvenin büyük oranda zedelendiğini, hem hakim hem de savcıların görevlerini suistimal ettikleriyle karşılaşıldığını anlatarak, "Güçler arası dengenin çok iyi korunması lazım. Parlamentoyu güçlendireceksin, yasamayı sadece milletvekilleri yapacak. Kimse gücünü suistimal etmeyecek ve birbirine karşı da kullanmayacak. Güçler ayrılığı sadece yürütme ile yasama arasında değil ki. Yargı ne olacak? Bugün aranızda yargıya güvenen var mı hiç? Bugün adaletin tecelli edeceğine inanan var mı? Ben de güvenmiyor, inanmıyorum. Hakim de savcı da görevini suistimal ederse, sadakatini bu millete değil de Pensilvanya'daki sapığa verirse ondan hesap sorulur. Kendi yetkisini, kendi istediği gibi kullanırsa, ondan da hesap sorulur." diye konuştu.
"Hayır oylarının artması için insanlar korkutuluyor"
Çavuşoğlu, CHP'nin "hayır" oylarının artırılması için sahil bölgelerinde "şeriat getirilecek, sizi zorla Müslüman yapacaklar" söylemleriyle halkı korkuttuğunu söyleyerek, bunu çok ayıp bulduğunu ifade etti.
"O insanların içine korku salmak yakışır mı?" diye soran Çavuşoğlu, "Utanmıyor muyuz? Bu ne rezillik? Ayıptır, yakışıksızdır. Maddeleri anlat, dürüst ol. Vatandaşa doğruları anlat. Derdin ne senin? Vatandaşa karşı dürüst ol, vatandaşa anlat, kararını versin. Seçim öncesi yalan söyleyerek saygısızlık yap, seçim sonrası da hakaret ederek saygısızlık yap." dedi.
Türkiye'de yapılacak halk oylamasının sonucunu etkilemek amacıyla çıkış yapan yabancı ülkelerin tavrını da eleştiren Çavuşoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu ülkeler Türkiye'nin güvenliğini, istikrarını bizden daha mı fazla düşünüyorlar? Bu ülkeler Müslümanları bizden daha mı çok seviyor da Türkiye'nin referandumunda, taraf tutuyorlar. Ne oluyor bunlara? O ülkelerde onca vatandaşımız varken, onları seçimlerinde taraf mı tutuyoruz? Gazetelerimizde onları aleyhinde manşet mi attırıyoruz? Biz o ülkelerin iç siyasetine karışmayı doğru bulmayız. Dostluk da bunu gerektiriyor, ahlaki değerlerimiz de bunu gerektiriyor. Neden bu referandum da bu kadar açık taraf tutuyorlar? Neden PKK'lılar, FETÖ'cüler, gece gündüz bu kadar çalışıyorlar? Bunlar istikrarı bizden çok daha fazla istedikleri için mi? Korkularından. 'Evet çıkarsa biteriz' diyorlar. Biz 'hayır' diyen herkese 'PKK'lı' demiyoruz, demeyiz de. Bunlara 16 Nisan'da çok güzel bir cevap vereceğiz. Bu parti meselesi değil. Türkiye, devlet-millet meselesidir. Nefsimize yenilerek dağdaki PKK'lıyı sevindirmeyelim. 'Ülkücüler de benimle aynı safta' dedirtmeyelim. Bu ülkede son sözü millet söyler. Milletin iradesine inanacağız. Çalıştık, bir anayasa değişikliği hazırladık ve milletimizin kararına sunduk. Milletimizin tercihine saygımız var. Çok şükür anketler de iyi gidiyor. Avrupalı bakanlar, yanıma gelip, 'biz anket yaptık yüzde 60'a doğru gidiyorsunuz' dediler. Onlara 'Doğru, sizlerin katkısıyla yüzde 60'ları geçeceğiz. Sizler Türkiye'ye ayar vermeye çalıştıkça milletimizi de size bir ayar verecek' dedim."
Of Hayrat Derneği toplantısına, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Dernek Başkanı Mustafa Saral, AK Parti İlçe Başkanı Ahmet Hamdi Görk ve çok sayıda vatandaş katıldı.