Bakan Çavuşoğlu: "Artık 'Bekle Gör' Politikası Yok. Çekingen Bir Türkiye Yok"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Malatya’da; “Artık ‘bekle gör’ politikası yok. Çekingen bir Türkiye yok. Krizlerin çözümünde özgül ağırlığı olan bir Türkiye var” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Malatya'da; "Artık 'bekle gör' politikası yok. Çekingen bir Türkiye yok. Krizlerin çözümünde özgül ağırlığı olan bir Türkiye var" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Malatya'da; partisinin Genişletilmiş İl Danışma Meclisi toplantısına katıldı.
"Türkiye üzerinde oynanan oyunları bozduk, bozuyoruz. Bölgemize ve ötesine istikrar, refah ve barış getirecek politikaları hayata geçirip, uluslararası siyasete yön veriyoruz. Türk tarihi gösteriyor ki devlet-millet birlikte olduğunda aşamayacağı bir engel yoktur. Kolay bir coğrafyada yaşamıyoruz. Çok zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Etrafımız bir ateş çemberi. Dünyadaki çatışmaların yüzde 60'ı maalesef bizim coğrafyamızda, maalesef. Böyle bir ortamda krizlere çözüm odaklı yaklaşıyor, riskleri fırsatlara çevirmeye çalışıyoruz. Kavga edenlerin, savaşanların, çatışanların arasını bulmak için arabuluculuk çalışmaları yapıyoruz. Arabuluculuk, barış, diyalog ve iş birliği denildiğinde artık herkesin aklına Türkiye geliyor. Arabuluculuk yapmak, barışı tesis etmek, savaşları durdurmak kolay bir şey değil. Bunun için güçlü bir liderlik gerekiyor. Güçlü devlet ve güçlü diplomasi şart. İşte bizim dünyanın gıptayla baktığı güçlü bir liderimiz var; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan.
Yerli ve milli, adil ve vicdani bir bakış açımız var. Tarihimize, geleceğe karşı sorumluluğumuz var. Çünkü Türkiye'den büyük bir Türkiye var. Diyoruz ya, 'Türkiye, Türkiye'den büyüktür.' Türkiye'den büyük bir Türkiye olduğunu unutmayalım. Sınırlarımıza hapsolamayız. Balkanlarda 5 ülkeyi ziyaret ettik. Onlar bizi 100 yıl bekledi. Hasret bitti, her gün onlarla beraberiz. Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızla yine bölge ülkelerine bir ziyaret gerçekleştireceğiz. Kuru kuruya ziyaret yapmayacağız; Balkanların istikrarı, barışı, huzuru, oradaki soydaşlarımızın hakları, temsilcilik sayılarımızı artırıyoruz. Sancak'ta başkonsolosluğumuzu açtık, Türk bayrağını dalgalandırdık. Hiç ayrım yapmadan herkese hizmet götürüyoruz. Ama uzun yıllardır çocuklarını okula götüremeyen soydaşlarımızın köylerine yollar, okullar yapıyoruz. Güçlü olmaları için her türlü desteği veriyoruz. Biz mutluysak onlar da mutlu, biz güçlüysek onlarda güçlü. Biz hüzünlüysek onlar daha da hüzünlü. Soydaşlarımıza, şunu söylüyoruz: 'Türkiye güçlüdür ve Türkiye bütün gücüyle sizin yanınızdadır.'
Türkiye'nin etkisini Ukrayna savaşında tüm dünya bir kez daha gördü. Vatandaşlarımızı, Türk cumhuriyetlerden kardeşlerimizi en hızlı şekilde, burnu kanamadan tahliye ettik. 18 bin civarında vatandaşımızı, 12 bin civarında soydaşımızı ve kardeş ülkelerin vatandaşlarını tahliye ettik. Halen Ahıska Türklerini getiriyoruz. Soydaşlarımızı, savaşın ortasında çaresiz bırakamayız. Bu çapta tahliye operasyonlarını yapabilen dünyada kaç ülke var?
Salgın döneminde 165 ülkeden yüz bin vatandaşımızı zor şartlar altında, dünyada uçuşların durduğu bir ortamda ülkemize getirdik. İşte güçlü devletler bunu yapabilir.
Bu anlayışla savunmamızı da sınırlarımızın ötesinde kurmak zorunda kaldığımız zamanlarda da hiçbir şekilde tereddüt etmeden, çekinmeden adımlarımızı atıyoruz. Terörle mücadele için, güvenliğimizi korumak için yeri geldiğinde tereddüt etmeden sınırımızın ötesine geçiyoruz. Bazen telefon açıyorlar, 'endişe duyuyoruz.' Neden endişe duyuyorsunuz? 'İşte o müdahalelerinizden.'
Terör örgütünün saldırıları sonucunda askerimiz, polisimiz veya sivillerimiz şehit oluyor; şehitlerimizle ilgili endişe duyuyor musunuz? Neden sadece terör örgütleriyle ilgili endişe duyuyorsunuz. Mazeretleri çok, kem küm. 'Efendim uluslararası hukuk', sanki bir uluslararası hukuk bilmiyoruz. 'Efendim siviller', Türk milleti savaşın en acımasız olduğu dönemlerde bile sivilleri koruyan, kalkan olan bir millettir. Bizim askerimiz, polisimiz, jandarmamız; her yerde siviller konusunda herkesten daha fazla hassastır. Ama bir bahane bulacak ya; dertleri PKK'yı, YPG'yi güçlendirmek. Irak'ın kuzeyinde Pençe-Kilit operasyonumuzla da teröristleri o bölgeden temizliyoruz. O bölgeden teröristleri temizlerken sadece Irak'ın genelinde değil, özellikle o bölgede yaşayan Kürt kardeşlerimize de destek veriyoruz çünkü Kürtlerin en büyük düşmanı PKK terör örgütüdür. Milletimizin güvenliği söz konusu olduğunda verecek tavizimiz yoktur.
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliklerinde de bu anlayışla sapasağlam duruyoruz. Bizim onlardan istediğimiz, beklentilerimiz mümkün olmayan bir şey değil ki, teröre destek veriyorsunuz, vermeyin. Teröristleri kapılarını açıyorsun, barındırıyorsun, her türlü faaliyetlerine izin veriyorsun, terörizmin finansmanına göz yumuyorsun; çocukların Kandil'e, Suriye'ye, o bölgelere zorla götürülmesine vesile oluyorsun, yani onların bu çalışmalarına fırsat veriyorsun, engellemiyorsun. İkincisi müttefik olmak istiyorsan, Türkiye'yi düşman bir ülke gibi göremezsin, terörle mücadelesinden dolayı ambargo uygulayamazsın. 'Bunları uygularım dersen' NATO'ya da üye olamazsın bu kadar basit. Biz, Yunanistan gibi Makedonya'ya 'ismini değiştir' demiyoruz.
İsmini değiştirmek bir ülkeye için ne kadar zor biliyorsunuz. Bir millet için bunu kabul etmek ne kadar zor biliyorsunuz. Yunanistan bu şımarıklığı yaparken, 12 sene Makedonya'nın NATO'ya üyeliğini engellerken neredeydiniz? Neredeydi o zaman dayanışma? Bu ülkelerin AB üyesi olması için de müzakereler devam ediyor. Kalkıyor bazı ülkeler onlara diyor ki, 'Sen Makedonsun, ama AB'ye girmek istiyorsan; şuydun, buydun' Hangi millet bunu kabul eder? Şimdi bunlara bir şey demiyorlar sürekli bize 'dayanışma, güvenlik önemli, onlar da korkuyorlar.' Tamam, onları korkusu meşru olabilir buna bir itirazımız yok ama Türkiye'nin terörle ilgili endişeleri meşru değil mi? NATO'nun düşman olarak gördüğü unsurlara baktığınız zaman bir tanesi terör değil mi?
Ama işlerine gelmiyor. PKK'lı Suriye'den bir geçiyor birden ismi değişiyor, terörist değil adeta 'melek.' Utanmasalar onu da söyleyecekler. DAEŞ'le mücadele ediyorlarmış; DAEŞ'le bizim askerimiz, polisimiz, güvenlik güçlerimiz gibi göğüs göğse savaşan, 4 binden fazla DAEŞ teröristini etkisiz hale getiren başka bir ülke var mı, NATO üyesi var mı, yok. Artık Türkiye başkalarının senaryolarında figüran bir ülke değil. Sadece kendi bölgemizde değil, çatışmaların yüzde 60'ı burada. Ama biz 360 derece dış politika anlayışıyla dünyanın en uzak coğrafyalarında bile varız.
Dünyaya sisteminin 'reforme' edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bunu Cumhurbaşkanımız güzel bir mottoyla tüm dünyaya duyurdu. 'Dünya beşten büyüktür' dedi. O ülkelere karşı olduğumuzdan değil, sisteme karşıyız. Haksızlık karşısında hiç susmuyoruz. Hem ilkeli hem de gerçekçi bir dış politika izliyoruz. Elbette her ülkenin, her milletin idealleri vardır. Gücümüzü, kapasitemizi biliyoruz ve gerçekçilikten hiçbir zaman uzaklaşmıyoruz. Ama ilkelerimizden de taviz vermiyoruz. Hem Rusya hem Ukrayna'yla konuşabiliyoruz, yanlışa 'yanlış', doğruya 'doğru' diyoruz. Her iki ülkeyi masa etrafında bir araya getirebilen tek ülkeyiz. Özellikle de Rusya'nın saldırganlığına yönelik eleştirilerimize rağmen, karşı karşıya ve hemfikir olmadığımız konular var. İlkeli tutumumuz sayesinde Türkiye'ye duyulan güvenin eseridir.
Her alanda güçlü olmamız lazım. Barışı tesis etmek için de ülkemize yönelik oluşacak bir tehdidi bertaraf etmek içinde güçlü olmalıyız. Savunma sanayimiz, kahraman ordumuz, milletimizin dirayeti diplomasimizin arkasındaki en büyük güçtür. Çıkarlarımızı, güvenliğimizi korumak için Suriye'de, Irak'ta, Libya'da her yerde varız. Sahada varız ama her şeyden önce de o ülkelerin huzuru ve istikrarı için varız. Azerbaycan'ı destekledik, yanında durduk ve yanında durmaya devam edeceğiz. Artık 'bekle gör' politikası yok. Çekingen bir Türkiye yok. Krizlerin çözümünde özgül ağırlığı olan bir Türkiye var. İhracatta her ay rekor üstüne rekor kırıyoruz. 2021'de 425 milyon dolarlık ihracatla Malatya da kendi tarihinde rekor kırmıştır. Yüzde 41'lik bir artış olmuş. OSB'lerde sağda solda yeni tesislerin yapıldığını gördük. Önümüzdeki dönemde Malatya ihracatta milyar dolarları konuşmaya başlayacak. Arslantepe'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma, hükümetimiz adına da teşekkür ediyorum."
Bakan Çavuşoğlu, seçimin zamanında yapılacağını kaydederek, "Ne diyorlar 'sistemi değiştirelim hemen seçime gidelim.' Seçimin tarihi nettir. Artık kafasına esen seçim isteyemez. Tarih bellidir. Tüm dünyada olduğu gibi. Avrupalılar ne diyor biliyor musunuz, 'Avrupa'da istikrarını koruyan bir ülke var, o da Fransa. Çünkü diyor seçimin ne zaman yapılacağı belli.' Bizde de öyle olması lazım. Bu sistemin amacı bu. Cumhur İttifakı olarak adayımızda belli, bizim adayımız liderimiz Recep Tayyip Erdoğan. Halkın huzuruna çıksın, er meydanı sandıkta. Seçim takviminde bir yıldan az bir süre kaldı" dedi.