Bahtiyar Aydın Davasında Sanıklar Gelmediği İçin İddianame Okunmadı
Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde, 1993 yılında dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin yaşamını yitirdiği olaylara ilişkin açılan ve güvenlik nedeniyle İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan davanın üçüncü duruşması yapıldı.
Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde, 1993 yılında dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin yaşamını yitirdiği olaylara ilişkin açılan ve güvenlik nedeniyle İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan davanın üçüncü duruşması yapıldı. Müştekilerin avukatları, sanıklar olmadan iddianamenin okunma istemine karşı çıktı. Mahkeme başkanı, duruşmaya sağlık sorunları nedeniyle mazeret bildirerek katılmayan tutuksuz iki sanığın, bir dahaki duruşmaya gelmemeleri durumunda, haklarında yakalama kararı çıkartılacağını belirtip, duruşmayı erteledi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 1993 yılında dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin öldürülmesiyle ilgili olarak dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında, 'taammüden öldürme', 'halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik', 'cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 24 yıla kadar hapis cezası istendi.
Güvenlik gerekçesiyle daha önce Eskişehir'e nakledilen dosya, bu kentte TMK ile görevli mahkeme olmaması nedeniyle Yargıtay 5. Ceza Dairesi'ne geri gönderildi. Yargıtay davanın İzmir'de görülmesine karar verdi. İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan davanın ilk duruşmasında, sanık avukatının talebi üzerine 'soruşturma izni alınması' için yargılama durduruldu, dosya Adalet Bakanlığı'na gönderildi. HSYK, soruşturma izni verilmesine gerek olmadan yargılamanın yapılabileceği yanıtını verdi.
İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan davanın son duruşmasına, haklarında 'taammüden öldürme', 'halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik', 'cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 24 yıla kadar hapis cezası istenen tutuksuz sanıklar Eşref Hatipoğlu ile Tünay Yanardağ, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek yine katılmadı. Müştekiler Ahmet Bayar, Raziye Bayar ve Muhammet Bayar ile tarafların avukatları Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi ile birlikte 22 avukat hazır bulundu. Olaylarda hayatını kaybedenlerin yakınları ile HDP İzmir milletvekili adayları Eylem Yıldız ve Ertuğrul Kürkçü de duruşmayı izledi.
Mağdur avukatlarından Zeynep Sedef Özdoğan, iddianameyi okuması için davet edilen TRT spikerinin kürsüde oturduğunu, ancak bunun anayasının 9'uncu maddesine aykırı olduğunu ve spikerin kürsüden inmesi gerektiğini söyledi. Avukat Tahir Elçi, sanıklar duruşmaya getirilmeden yargılamanın başlayamacağını, yasal hükümlere göre duruşma salonunda sanıkların açık kimliklerinin saptanması, iddianamenin sanıkların yüzüne karşı okunması ve sanıklar hakkında yakalama kararının verilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Neden yakalama müzekkeresi çıkarmıyorsunuz? Gerçekten hastalar mı? Devletin panzerine taş atsa emin olun tutuklanacaklardı. Sanıklar, biri arkadaşları olmak üzere 16 kişinin öldürülmesi, bir ilçenin yakılıp yıkılması nedeniyle yargılanıyor, fakat siz getirme kararı bile veremiyorsunuz. Sizin bu tutumunuzla, hoşgörünüzle emin olun yargılama bile yapılamayacak."
Avukat Yunus Murathan, insanlar en ufak hakaret suçundan tutuklanırken bu davada ortada sanığın olmamasının kabul edilemez olduğunu ifade ederek, "Getirin, en azından yüzleşelim. Evimizi kim yakmış, komşumuzu kim öldürmüş görelim. Evimiz yandığında ben ilkokula gidiyordum. Bizler 1500 kilometre uzaktan geliyoruz. Bazı müvekkilerim yol parasını bile zor denk getirip, buraya geliyor" dedi.
Avukat Nergiz Tuba Arslan ise, iddianamenin mahkeme salonunda okunurken kayıt edilip, banttan sanıklara dinletilemeyeceğini, Ankara'da yaşayan sanık Eşref Hatipoğlu'nun Manavgat'a gidip rapor alabiliyorsa İzmir'e de gelebileceğini söyledi.
Sanık Tünay Yanardağ'ın avukatı Hikmet İşler'in, kendisinin taraf olmadığını belirterek, mağdur avukatlarına, "Siz tarafsınız, kavga etmeye gelmişsiniz" dedi. Bunun üzerine mağdur avukatlarıyla arasında sözlü tartışma yaşandı. İşler, müvekkilinin yargılanmasının bir hukuk skandalı olduğunu, "bir yapı" tarafından, çağdaş bir insan olduğu için önünün kesilmeye çalışıldığını, haksız bir isnatta bulunulduğunu söyledi.
Mahkeme Başkanı Nurettin Küdür'ün, "Müvekkiliniz gelsin ifade versin" sözleri üzerine avukat Yunus Murathan, "Mahkeme avukattan böyle bir ricada bulunmaz, sanıkları getirtir, mahkemeye yakışmamaktadır" dedi.
Cumhuriyet Savcısı Şenol Dağ, iddianamenin sanıklar duruşmaya gelmeden okunması, kaydedilerek sanıklara dinletilmesi yönünde talepte bulundu.
Mahkeme heyeti, sanıklar duruşmada hazır bulunmadığından, iddianamenin okunmasına yer olmadığına, mazeretinin son kez kabulüne, gelecek celse mutlaka duruşmada hazır bulunmalarına, gelmedikleri taktirde yakalama kararı çıkarılmasına karar vererek duruşmayı 7 ve 8 Ekim günlerine erteledi.
Duruşmanın ardından 'Hakikatler Araştırılsın Failller Yargılansın' pankartı açan Lice Adalet Arıyor Platformu üyeleri, mağdur taraf ve avukatları, basın açıklaması yaparak sanıkların duruşmaya gelmemesini protesto etti. HDP Mersin Milletvekili ve İzmir milletvekili adayı Ertuğrul Kürkçü, 22 yıl önce yaşanan olayın mağdurlarının adalet arayışının devam ettiğini, ancak üç celsedir sanıkların duruşmaya getirilmemesinin bu arayışı zedelediğini, bu davanın olması gerektiği şekilde sonuçlanamsı için arkasında güçlü siyasi iradenin bulunması gerektiğini belirtti.