Bahçeli: İsrail'in durdurulması masa başında olmuyorsa silahla olması gerekmektedir

TBMM'deki grup toplantısında açıklamalarda bulunan MHP lideri Devlet Bahçeli, "İsrail'in söz konusu müzakerelerde sabotaj yapıp yapmayacağı meçhuldür. İsrail'in durdurulması masa başında olmuyorsa silahla olması gerekmektedir. Gazze zincirlerinden kurtarılmalıdır" dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Gazze'de on binlerce masum sivili katleden İsrail'le ilgili sürpriz bir çıkışa imza attı.
"Gazze planı dünya gündemindedir. Hamas'ın yeşil ışık yakması kısmi bir sükunet açısından memnuniyet vericidir. Fakat süreç çetrefilli yollarla doludur" diyen Bahçeli, "İsrail'in söz konusu müzakerelerde sabotaj yapıp yapmayacağı meçhuldür. İsrail'in durdurulması masa başında olmuyorsa silahla olması gerekmektedir. Gazze zincirlerinden kurtarılmalıdır" ifadelerine yer verdi.
Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları;
"Değerli vekil arkadaşlarım, saygıdeğer misafirler, 28. dönem TBMM 4. yasama yılının ilk grup toplantısında hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. Toplantımızı takip eden muazzez vatandaşlarımızı en halisane duygularımla selamlıyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Yeni yasama yılının ülkemize, siyaset hayatımıza hayırlı olmasını diliyorum. TBMM'nin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere 105 yılda gazi Meclis'te görev yapıp ebediyete intikal edenlere Allah'tan rahmet hayatta olanlara da uzun ömür diliyorum.
CHP'YE SERT TEPKİ: BALTAYA TAŞA VURDU
TBMM, aziz milletimizin göz bebeği ve iradesinin tecelligahıdır. TBMM demokrasinin can damarıdır. TBMM devletimizin kurucu temelidir, Türk milletinin ta kendisidir. Milletin verdiği vekalet görevini taşımak ve temsil etmek her vekilin başlıca sorumluluğudur. Burası boykot ve protestolara sahne olup ucuz gösterilere sahne olacak bir yer değildir. Yeni yasama yılı açılış oturumunda sudan bahaneler ile katılmayan, milletin iradesine saygısızlık yapan CHP baltayı taşa vurdu. Gafil cüretgarlık ile bayağı gerekçelere sığınmayı tercih etmiştir. Kendi düşenin dövünmeye hakkı yoktur. Sadece cumhurbaşkanımızı ve meclisimizi değil Türk milletini de yok saydığı ortada. Demokratik sonuçlarına katlanacaklar. Meclis açılışı oturumu hemen ardından sayın Kurtuluş'un davetine katılan parti başkanlarının yan yana olmaları milletimizi umutlandırmıştır. Teşekkür eden tek kare fotoğrafa milli iradenin özlemleri yansımıştır.
Görüşlerimizi farklı olabilir ama hepimiz Türk milletinin evladıyız. Sesimizi değil sadece sözümüzü yükseltmeliyiz. Birlik olmak yerine kutuplaşmanın kime ne faydası olacaktır. Kutuplaşmanın ve yıkmanın getirecekleri nelerdir?
ADİL YARGILAMA DERHAL BAŞLAMALI
Emek sarf etmeden mevki kazanmaya alışmışlardır. CHP'nin siyaseti sakat bir siyasettir. Bunun millete vereceği hiçbir şey yok. Özel'in Malum kare ilgili günlerce süren sözleri içten içe derinleşen bir kıskançlığın şifresidir. O fotoğraf Türkiye'nin fotoğrafıdır. Rüşvet çamurunun elbette siyasi sonuçları olacaktır. Egemenliğin yegane kaynağı büyük Türk milletidir. Söz milletindir, karar milletindir, hüküm milletindir. Mandacıların izini sürmek isteyen çıkarsa tavsiyem CHP'ye bakmalarıdır. Mavi vatana masal diyenler çıkacaktır. Karabağ zaferinden rahatsız olanlar görülecektir. Yabancı ülkelerden aman dilenenlerin eşkâli belirlenecek. Camdan evi olanlar komşuya taş atmadan önce iyi düşünmelidir. Özgür beyin nasıl bir dolduruşa getirildiği az çok malumunuzdur. Kendisine ve partisine yazı etti. BM'de Dünya Türkiye'yi konuşmuşken CHP freni boşa almış şarambole yuvarlanmıştı. Bu CHP'den hiçbir halt olmaz olamaz. Mahkeme kapılarına yüz sürmeleri kendi iç meseleleridir. Mahkeme kararları, YSK çıkışları, karşılıklı çıkışlar bölünme eşiğindeki CHP'yi gün yüzüne çıkarmaktadır. Tüm taraflar CHP'lidir. CHP'de kılıçlar çekilmiş ve ortak akıl kayboldu. Her önüne geleni suçlamaları omurgalı değildir. İstikrarsızlıkları Türk demokrasi ve siyasi hayatını olumsuz etkileyecektir. CHP'nin yüzleşmesi gereken yolsuzluk iddiaları vardır ve ortadarı. Özgür beyin savcılar ile uğraşması suçluluk psikolojisinin yansımasıdır. İBB yolsuzluk ve rüşvetin pençesinde ekosistemin etkisi altındadır. Gayrimeşru işlerin hesabını vermeleri şarttır. Adil yargılamanın derhal başlaması da dileğimizdir.
"AKAN KAN DURMALIDIR"
Sumud filosundakilerin Türkiye'ye getirilmesi bir başarıdır ve emeği olanlar tebrik edilmelidir. BM genel kurulunda Filistin'i tanıyan ülkelere teşekkür ediyorum. Hamas terör örgütü değildir, teröre başvuran asıl haydut İsrail'dir. Hamas bir direniş örgütüdür. Plana Hamas'ın yeşil ışık yakması memnuniyet verici ama süreç zorlu ve tuzaklarla dolu. Savaşın sonlanması ve Hamas'ın kapı aralaması için adres Mısır'dır. Trump Netanyahu ile görüşmeden önce Türkiye ve diğer ülkeler ile toplantı düzenledi. Bu toplantıda Gazze planında değişiklikler yapıldığı açıklanmıştır. Gazze zincirlerinden kurtarılmalıdır. Önerdiğimiz bölge ülkelerinin teşebbüsü ile kurulacak Kudüs paktı anlam kazanacaktır. Bir an önce ateşkes ilen edilmeli ve Siyonist barbarlık işgal ettiği yerlerden çekilmelidir. BM genel kurulunda İspanya başbakanı tarih sessiz kalanları yargılayacaktır demişti ve haklıydı. Ne yazıktır ki 57 İslam ülkelerinden biri de bu kararlı duruşu sergileyememiştir. Akan kan durmalı. iki devletli çözümden başka yol kalmamıştır. 1967 sınırlarında Filistin devleti kabul edilmeli ve BM'ye de katılmalıdır.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ
Milletlimiz Terörsüz Türkiye için atılan adımların arkasındadır. Menfi çevrelerin uydurmalarına itibar edecek kimse yoktur. Biz Terörsüz Türkiye'yi kolektif biçimde ele alıyoruz. Terörsüz Türkiye milli bir hedeftir. Önyargıların düğümlerini çözmek istiyoruz. Kim ki Terörsüz Türkiye'den rahatsız ise bir acziyet içindedir. Bir buçuk asırdır süregelen küresel emperyalist komplolar, karanlık kampanyalar tasfiye edilecektir. Hedef büyüktür. Türkiye kutlu bir doğum arefesindedir. Yanlış anlamalar olabilir ama sabır ile vatan ve millet sevgisinde buluşmamız her sorun ile başa çıkmaya kadirdir.
"KARDEŞLİĞİMİZİ HEP BİRLİKTE BÜYÜTELİM"
Nifak yayanları, algı operasyonu yapanları gündemden sürüp çıkaralım. Kardeşliğimizi hep birlikte büyütelim. Milliyetçilikten bihaber olan zatın bize iftiralar atması bizi yıldırmak şöyle dursun bizi daha da yüreklendirmektedir. TBMM'deki dayanışma komisyonu faal haldedir ve toplumun her kesimi ile istişarelerini sürdürmektedir. Hukuki düzenlemeler için geniş mutabakat zemini oluşmalıdır. Komisyonda görev alan tüm vekillerimize de teşekkür ediyorum. Türkiye'nin istiklal ve istikbal haklarını muhafaza edeceğiz. Siyaset yapılacaksa silahların tamamı yakılmalıdır. Kaybına göz yumacağımız tek bir insanımız yoktur. Kürt kardeşlerimizin feraseti iç ve dış komploları püskürtecek seviyededir. Kürt kardeşlerim terörün en fazla ceremesini çeken ağır ve hüzün dolu bir maziye sahiptir.
"SUÇA KARIŞMAMIŞ KİM VARSA GELİP AİLESİYLE KUCAKLAŞMALI"
Bahse konu vicdan doğruyla yanlışı tefrik etme basiret ve becerisinin tarifidir. Maşeri vicdan bu tarifin somut karşılığı ve sağduyu markasıdır. Sağduyu akıllı, mantıklı ve ahlaklı davranışın bileşkesidir. Kaldı ki anılan terkip yoksa ortada bir yanlışlık olacak ve düzelmesi imkansız çözümsüzlüğü tedavüle çıkaracaktır. Türkiye'nin biteviye devam edegelen kısır döngü çemberini muazzam kaynaşma ve kucaklaşma azmiyle kırması gerekmektedir. Terörsüz Türkiye, kucaklaşmanın sadırdan satıra, kuvveden fiile, retorikten pratiğe, düşünceden eylem ve erdem safhasına geçişini simgelemektedir. Türk ile Kürt arasına saçılmak istenen emperyalizm menşeli nifak tohumlarının çürütülmesi, bu kutlu kardeşlik hukukunun arasına dikilmek istenen ayrımcılık bariyerlerinin yıkılıp atılması "Terörsüz Türkiye" hedefinin asıl ve esas amacıdır.
Nitekim amaç hasbidir, harbidir, haysiyetlidir ve hakikat temeline dayalıdır. Bakınız, Kürt kardeşlerimin terörle uzaktan yakından bağ ve bağlantısı yoktur. Farklı saik ve sebeplerle aldanıp kandırılan, fakat suça karışmamış, silahlı bir eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesiyle kucaklaşmalıdır. Silah varsa siyaset yoktur. Siyaset olacaksa, siyaset yapılacaksa silahların tamamı yakılmalıdır.
Bizim kaybına göz yumacağımız, heba ve israf edeceğimiz tek bir insanımız yoktur. Türkiye Cumhuriyeti haşmetlidir, bunun yanında şefkatlidir. Cumhuriyet'in yeni yüzyılında milli birlik ve dayanışma ruhumuzun gücüne güç katmamız gerekmektedir. Nitekim Kürt kardeşlerimin fazilet ve feraseti iç ve dış komploları püskürtecek seviyededir. Biz hep birlikte Türkiye'yiz, hepimiz Türk milletiyiz. Ayrılıkçı emeller, ayrımcılığı tahrik ve teşmil eden entrikacı hevesler çöpe atılacaktır. Bu coğrafyada var olmanın, hür ve müstakil yaşamanın gerek ve yeter şartı da budur. Enginde yolunu şaşırmış, zahiresi tükenmiş, üstelik güvertesi su almaya başlamış bir geminin yolcuları olmaya ne niyetimiz ne de merakımız vardır.
"GEREKİRSE MİLLETVEKİLLERİNDEN BİR GRUP İMRALI'YA GİTMELİ"
Eğmeden bükmeden söylemeliyim ki, PKK'nın kurucu önderliği elini taşın altına koymuştur. 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nın hitamında PKK 12 Mayıs'ta silah bırakmış ve örgütsel varlığını lağvetmiştir. 11 Temmuz'da bir grup PKK'lı silahlarını yakmıştır. Ne var ki Suriye'nin kuzey doğusunda tesir alanı bulunan SDG/YPG henüz silah bırakmamış, 27 Şubat İmralı çağrısına riayet etmemiştir. Halbuki İmralı'nın çağrısı PKK'nın yanı sıra bölücü terörün tüm bileşenlerini kapsamaktadır. En azından bizim anladığımız böyledir, yorumumuz bu doğrultudadır. Beklentim şudur: PKK'nın kurucu önderliği SDG/YPG'ye direkt aynı mahiyet ve muhtevada bir çağrıda bulunarak, Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata uyulmasını istemelidir. Esad rejiminin devrilmesinden sonra ilk kez yapılan Halk Meclis'i seçimlerinin demokratik istikrar içinde yeni dönemin, yeni siyasi ve toplumsal mekanizmanın ağırlık merkezi olması yönünde fikir birliği hasıl olmuşken; Rakka, Haseke ve Süveyda'nın bunun dışında kalması 10 Mart Mutabakatının ruhuyla çelişmektedir. Gerekirse Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda görev yapan milletvekillerinden bir grup İmralı'ya giderek yüz yüze görüşme sağlamalı, mesajlar ilk ağızdan alınmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bunda çekinilecek bir husus görmüyorum. Bizi bağlayan açıklama 27 Şubat İmralı açıklamasıdır.
Bu açıklamanın güncellenerek daha detaylandırılması ve çerçevesinin genişletilmesi hayırlı gelişmelere yol açacaktır. Terörsüz Türkiye, tereddütsüz Türkiye'dir. Terörsüz Türkiye, güçlü ve güvenli Türkiye'dir. Terörsüz Türkiye, muasır ve müreffeh Türkiye'nin müjdesidir. Terör sorununu çözeceğiz, bölücülük damarını kesip atacağız. Siyasi, ekonomik ve hukuksal reformlarla toplumsal ahenk ve adaleti inşallah tam manasıyla inşa edeceğiz. Şehit ailelerimiz kaygılanmasın. Gazilerimiz korkuya kapılmasın. Onların başlarını kesinlikle öne eğdirmeyeceğiz.
Pazarlık içinde değiliz. Al-ver sürecine tamamıyla kapalıyız.
Türkiye'nin egemenlik hukukunu, Cumhuriyet'in kurucu ve kuruluş felsefesini zayıflatacak hiçbir yanlışın içinde Cumhur İttifakı olarak yer almayız, alamayız, almayacağız. Maksadımız milli birlik ve kardeşliğimizi, bunun yanı sıra iç cephemizi tahkimini ve taçlanmasını sağlamaktır.
Yaşasın Türk milleti. Yaşasın ve payidar olsun Türkiye Cumhuriyeti. Sözlerime son verirken hepinizi saygılarımla selamlıyor, başarılarla dolu bir yasama yılı geçirmenizi temenni ediyorum."
