Bahçeli: 'Er ya da Geç Millete Gidilecek'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'İki Buçuk Yıl Önce, AKP'nin Arkası Gelmeyen Vaatlerine Verilen Millet Desteğinin Devam Edip Etmediğinin Sınanmasının Zamanı Gelmiştir' Dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''İki buçuk yıl önce, AKP'nin arkası gelmeyen vaatlerine verilen millet desteğinin devam edip etmediğinin sınanmasının zamanı gelmiştir'' dedi.
Partisinin grup toplantısındaki konuşmasına, yeni yılı kutlayarak başlayan Bahçeli, geride kalan yılın da önceki 6 yılda olduğu gibi hayatın her alanında ağır sorunların yaşandığı, Türkiye'nin krizlerle boğuştuğu kayıp dönem olarak anılacağını ileri sürdü.
AK Parti zihniyetinin 7. yönetim yılında da Türk milletinin hak etmediği bir çaresizlik içine itildiğini, iktidarın maddi ve manevi tahribatından toplumun her kesiminin ve devletin her kurumunun etkilendiğini ileri süren Bahçeli, Türkiye'nin, Hükümetin iddialarının aksine, uluslararası alanda ciddi itibar kayıpları yaşadığını, teslimiyetçi politikalarla ülkenin saygınlığını yitirdiğini, her isteyenin tuttuğunu koparabileceği aciz bir ülke durumuna düşürüldüğünü iddia etti.
Konuşmasında, geçen yıl, ''demokratik açılım'' konusunda yapılan çalışmalara ilişkin görüşlerini anlatan Bahçeli, ''Bölücü terör eylemlerinin ve etnik tahriklerin hız kazandığı böyle bir dönemde, terörle mücadelenin önünü kesmeyi amaçlayan siyasi çözüm tartışmaları Türkiye'nin gündemine açılım, çözüm ve proje adı ile getirilmiştir'' dedi.
-''SÜRECE YÖN VERECEK PARAMETRELER''-
''Demokratik açılım'' sürecini anlatan ve yön verecek parametreleri de sıralayan Bahçeli, şöyle devam etti:
''Hükümetin açılım denen yıkımda sürdüreceği ısrarın şekli, yöntemi ve dozu; toplumsal kardeşliğimizin ve milli geleceğimizin devamına halel getirecek siyasi oyunların ve anayasa arayışlarının ne şekilde devam edeceği; Irak'tan çekilecek olan ABD'nin, Irak'ın Kuzeyine ilişkin senaryolarının hükümete yönelik dayatmaları; yıllardır tam bir müsamaha ile teröristlerin sığındığı Kandil dağına kapsamlı bir harekatın yapılıp yapılamayacağı; uluslararası ilişkilerde ve milli meselelerde hükümetin bugüne kadar gösteremediği direncin veya teslimiyetin alacağı yeni boyutlar; hükümetin kurumlar arasında yarattığı derin uçurum ve çatışmanın alacağı seyir ile güven duygusunun tesis edilip edilmeyeceği; ve elbette ki bütün olumsuz gelişmelere karşı MHP kadrolarının her satıhta ve zeminde göstereceği direnci, duruşu, tavrı ve inancı, geleceğin şekillenmesinde etkili olacaktır.''
-''YIKIMIN YOL HARİTASI''-
Bahçeli, kısa vadeli birinci aşamada, PKK dayatmalarının hayata geçirilmesinin psikolojik alt yapısının hazırlanacağını, bu konuda köprü görevi görecek idari düzenlemelerin yapılacağını iddia etti.
Türk kavramının engellenmesine yönelik girişimler için idari adımlar ve İmralı canisinin hapishane koşullarının iyileştirilmesinin, bu ilk aşamada gündeme geleceğini ifade eden Bahçeli, ''Orta vadede hayata geçirilecek ikinci aşamada, kanun değişikliği gerektiren konularda düzenlemeler yapılacaktır. Üçüncü ve son aşamada Anayasa değişikliklerinin gündeme taşınacağı, AKP yetkililerinin beyanlarıyla ortaya çıkmıştır'' diye konuştu.
-YAPILACAKLAR...-
Devlet Bahçeli, önümüzdeki dönemde ''AB'nin dayatmaları ve ABD'nin tavsiyelerinin'' artacağını iddia etti.
''Kronik bir siyasi kimlik ve kişilik krizi yaşayan; çok derin bir meşruiyet sorunu içinde kıvranan; devletle ve kurumlarıyla sürekli çatışan, milletin çıkarlarıyla ve kimliği ile çelişen kadroların bu ülkede siyasi istikrar unsuru olamayacağının açık ve bütün yönleriyle ortaya çıkmıştır'' diyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Türkiye'nin bu yükü taşımaya artık tahammülü kalmamıştır. Bıçak kemiğe çoktan dayanmıştır. Bu noktaya adım adım nasıl gelindiği hakkında herkes dürüst bir vicdan ve akıl muhasebesi yapmak durumundadır. Türkiye'nin geleceğinin kurtarılmasının her şeyden önce buna bağlı olduğu unutulmamalıdır. İçine sürüklendiği bu ağır şartlar karşısında, milli bir seferberlik ruhuyla harekete geçmek, her Türk vatandaşının kaçamayacağı tarihi bir görev ve sorumluluktur. Devlet ve toplum hayatımızın her alanının içten içe kemirilmesine ve Türkiye'nin içeriden ve dışarıdan çökertilmesi için yürütülen sistemli saldırılara karşı ilgisiz ve tepkisiz kalmak, tarihin asla affetmeyeceği bir gaflet olacaktır. Türk Milleti, bir bütün olarak bu sinsi oyunu mutlaka bozmak zorundadır.''
-''GÜN MİLLİ BİRLİK GÜNÜDÜR''-
''Gün, milli birlik ve dayanışma ruhuyla uyanmak ve ayağa kalmak günüdür'' diyen Bahçeli, Türk Milletinin, ortak akıl ve sağduyu ile bu badireyi de mutlaka atlatacağını söyledi.
Türkiye'nin bugün karşı karşıya bulunduğu ağır sorunların temelinde, dürüst ve samimi olmayan, meşruiyet sorunu ve kimlik bunalımı içinde bocalayan liyakatsiz kadroların işbaşında olmasının yattığını ileri sürerek, su görüşleri savundu:
''Türkiye'nin bu yükü daha fazla taşıması artık mümkün değildir. Bu garabetin bir an önce son bulması ve yeni bir onarım ve normalleşme sürecinin başlaması Türkiye'nin artık en öncelikli meselesidir. Bunun yegane ve meşru yolu bellidir, o da millet iradesine müracaat etmektir. İki buçuk yıl önce, AKP'nin arkası gelmeyen vaatlerine verilen millet desteğinin de devam edip etmediğinin sınanmasının zamanı gelmiştir. Er ya da geç milletin hakemliğine gidilecektir. 2010 yılının aziz milletimiz için bir kurtuluş dönemini başlatması en halisane temennimizdir''
-''ZAMLAR SEL GİBİ''
Yeni yılda yapılan anormal zamlar ve fahiş vergi artışlarının, hayat şartlarını daha da ağırlaştıracağını söyleyen Bahçeli, ''Adaletsiz, kusurlu, yanlış kurgulanmış ve ahlaken sorunlu ekonomi politikaları sonucunda, zamlar sel gibi hanelere akmış; aziz millet fertleri yeni yılın ilk gününe, bir gün öncesine kıyasla daha yoksul olarak girmiştir'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın Aralık ayındaki ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında; umuttan ve hayalden bahsetmesine rağmen, milletin umutlarını söndürdüğünü, hayallerini kabusa çevirdiğini savunan Bahçeli, şunları kaydetti:
''Bize göre; 2009 yılının son gününde sağanak halinde yağan vergi artışları ve zamlar, IMF'nin taleplerini dolaylı olarak karşılamaktan, gündemde olan muhtemel bir anlaşmanın şartlarını tek taraflı gerçekleştirmekten başka bir anlam taşımamaktadır. 2009 yılında, sürekli olarak ümük sıktırmayacağız diyerek, IMF'ye rest çeken Başbakan Erdoğan'ın; asıl kendisinin ümük sıkmak için fırsat kolladığı bugün çok daha bariz olarak görülmüştür. Artık ümük sıkmak için IMF'ye gerek kalmamış, Başbakan bunu tek başına yapabileceğini açıklıkla ispat etmiştir. Vatandaşlarımızın sofrasındaki ekmeğine göz diken, mutfağına haciz memuru gibi giren, elindekini, avucundakini gasp eden AKP hükümetinin, kimlere nasıl hizmet ettiği gün gibi ortaya çıkmıştır. Aziz milletimizin geliri artmazken, hatta ekonomik krizin etkisinden dolayı daha da azalması söz konusuyken, en çok para harcanan mal ve hizmetlere zam yapılmasının ilk sonucu elbette yoksulluğun daha da artması olarak karşımıza çıkacaktır.''