Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (3)
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Bize göre, ABD ile ilişkiler tarihi bir kavşaktadır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Bize göre, ABD ile ilişkiler tarihi bir kavşaktadır. S-400'ü aktif hale getirmek, F-35 projesi için ödediğimiz paraları tahsil etmek bundan sonraki ilk işimiz olmalıdır. Devletimizin ve hükümetimizin alacağı her karara desteğimiz peşinen söylüyorum sonucu ne olursa olsun tamdır." dedi.
Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'ye "soykırım" çamuru atan Biden ve zihniyetinin; Vietnam'da, Kore'de, Kamboçya'da, Laos'ta, Hiroşima'da ve Nagazaki'de soykırım tüneline soktukları milyonlarca masumun öncelikle hesabını verip, sonra konuşmaları gerektiğini ifade etti.
Devlet Bahçeli, "Irak'ta bir milyon Müslümana, Afganistan'da 1,5 milyon mazluma kastettiklerini, ucu bucağı görülmeyen ölüm tarlaları açtıklarını, kadınlara tecavüz edip küçücük çocukları mezara gömdüklerini kabul edecek ve bunun da bedelini ödeyecek onuru göstersinler, sonra ahkam kessinler." diye konuştu.
ABD Başkanı'nın, sözde soykırım suçlamasıyla müttefiklik hukukuna onarımı uzun yıllar alacak ağır bir hasar verdiğini vurgulayan Bahçeli, dostluğun yalan, stratejik ortaklığın masal olduğunu ayan beyan gösterdiğini söyledi.
Yıllardır Türkiye üzerinde baskı ve dayatma aracına dönüştürülen 24 Nisan tarihinin, 23 Nisan'ın bir gün sonrası ve sıradan bir gün olduğunu belirten Bahçeli, "Ne biliyorlarsa açıklasınlar. Ellerinden ne geliyorsa yapsınlar. Biz yolumuzdan dönmeyeceğiz. Tarihimizle ters düşmeyeceğiz. 27 Mayıs 1915 tarihinde karar altına alınıp 1 Haziran 1915'de uygulamaya koyulan Sevk ve İskan Kanunu'yla her zaman gurur duyacağız. Dönemin milli kahramanlarına, bu millete şehadetleriyle hizmet eden asil kahramanlara tarih huzurunda şükran ve minnet duygularımızı her fırsatta göstereceğiz." görüşünü paylaştı.
"Hiçbir şart altında bir soykırım olmamıştır"
"1915 olayları konusunda milletimizin yüzü ak, alnı açıktır." ifadesini kullanan Bahçeli, "Telaşa kapılmamızı gerektirecek bir hatamız, bir gafletimiz veya bir suç dosyamız çok şükür yoktur. Tarihi vesikalar ortadadır. 'Arşivleri karşılıklı açarak ortak tarih komisyonu kurulsun' dediğimizde kimlerin bu teklife yanaşmadığı bellidir, bilinmektedir." diye konuştu.
1915 Sevk ve İskan Kanunu'nun esas nedeninin milli güvenliği temin çabası olduğunu dile getiren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tehcir sırasında bulaşıcı hastalıklardan, eşkıya saldırılarından, ihmallerden, kötü muamelelerden ve diğer sebeplerden kaynaklı ölümler yaşanmıştır. Fakat hiçbir şart altında bir soykırım olmamıştır. 1915 olayları, imparatorluğun kendi tebaası olan ve cephede kalan Ermenilerle diğer unsurları Sevk ve İskan Kanunu'na tabi tutarak, cephe gerisine çekme işleminden başka bir şey değildir.
ABD bu meseleyi her sene 24 Nisan'da ele almak suretiyle Türkiye'yi baskı altında tutmaya çalışmıştır. Bu ülkenin, soykırım uygulanarak tamamen yok edilen İnka ve Kızılderililerle ilgili üç maymunu oynaması hem çuvaldızı hem de iğneyi başkasına batıran utanmazlıktır. 1818-1858 yılları arasında oluk oluk kanları dökülen Florida Seminole yerlileri bu kıyımın son temsilcileridir.
Osmanlı topraklarında yaşayan yaklaşık bir milyon Ermeni, Sevk ve İskan Kanunu ile Ürdün, Lübnan, Halep, Şam, Deyr-i Zor, Irak gibi yerlerde yeni hayatlar kurarken, 1918'de çıkarılmış olan 'geri dönüş yasası' ile yüz binlercesi tekrar dönmüş, kalanları da kendi istekleriyle batılı ülkelere göç etmiştir. Yani ortada soykırımın en küçük delili yoktur.
Daha dikkat çeken bir vakıa ise 24 Temmuz 1917 tarihinde, Osmanlı bürokrasisindeki stratejik görevlerde 522 Ermeni bulunuyor olmasıdır.
ABD, Ermeniler tarafından ileri sürülen ve yalan isnatlarla bütün dünyaya kabul ettirilmeye çalışılan soykırım yaftasını, sevk ve iskana tabi olarak sınır dışına gönderilen bu insanların Türkler tarafından yok edildiği şeklinde telaffuz etmektedir. Takdir edileceği üzere tarihi gerçekler tahrif ve tahrip edilmektedir.
1915 tehcir kararına, devlet bürokrasisinin en kilit yerlerinde görev alan, kucak açılan, kardeş görülen bir topluluğun düşmanla iş birliği yapması sonucunda ihtiyaç duyulmuştur. Bu karar doğrudur. Bu karar meşrudur. Bugün olsa yine aynısı sonuna kadar uygulanmalıdır.
Ermeni çeteleri beşinci kol faaliyeti içine girerek, Ağustos 1914 ile Mart 1916 arasında 124 bin Müslüman Türk'ü katletmiştir. İlerleyen yıllarda bilanço daha da ağırlaşmış, Anadolu'da bir Ermeni mezalimi yaşanmıştır. Ermeni lobilerinin amacı açıktır. ABD de bu kirli ve kinli amaca çanak tutmaktadır.
Sözde 3-T politikası olarak adlandırılan tanıma-tazminat-toprak talepleri Türk ve Türkiye düşmanlarının ortak motivasyonu, ortak emelidir. Tehcir sırasında yaşanan ölümlerden dolayı merhum Talat Paşa'nın kendi imzasıyla bin 673 kişi Divan-ı Harbe verilmiş, 67 kişi idam edilmiş 524 kişi hapse atılmış, 68 kişi de diğer cezalara çarptırılmıştır. Elimizi vicdanımıza koyup düşünelim, soykırım yapan bir devlet, böyle bir hukuki tasarrufa, böylesi bir iç muhasebeye gerek duyar mı? Tehcir yolunda yaşanan kanunsuzlukların hesabını sormak için kararlılıkla inisiyatif üstlenir mi?"
"Biden nefret suçu işledi"
Adana'dan Maraş'a, Antep'ten Erzurum'a, Muş'tan Van'a kadar pek çok vatan köşesinde acıklı anıları nesilden nesile anlatılan Ermeni katliamlarının unutulmadığını vurgulayan Bahçeli, Anadolu'daki toplu Türk mezarlarının izahını kimin nasıl yapacağını sordu.
"ASALA terör örgütünün şehit ettiği diplomatlarımızın ve vatandaşlarımızın hesabını kimler verecektir?" sorusunu yönelten Bahçeli, ABD Başkanı'nın 1915 olaylarına "soykırım" demesinin siyasi olduğunu; hukuki, objektif ve insani hiçbir dayanağının bulunmadığını belirtti.
Biden'ın, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 11. maddesine göre nefret suçu işlediğine dikkati çeken Bahçeli, "Bize göre, ABD ile ilişkiler tarihi bir kavşaktadır. S-400'ü aktif hale getirmek, F-35 projesi için ödediğimiz paraları tahsil etmek bundan sonraki ilk işimiz olmalıdır. Devletimizin ve hükümetimizin alacağı her karara desteğimiz, peşinen söylüyorum, sonucu ne olursa olsun tamdır." değerlendirmesinde bulundu.
Bugün, TBMM'nin ortak bir iradeyle sözde "soykırım" iftirasını telin edeceğine de gönülden inandığını ve bunu beklediğini kaydeden Bahçeli, "Baktığımız yer Washington değil başkent Ankara'dır. 'Hepimiz Ermeniyiz' diyenlere açık açık sesleniyorum, sizin ne olduğunuz değil bizim sizi nasıl gördüğümüz önemlidir. Size bakınca boşluk ve hiçlik görüyoruz, ama siz bize bakınca ya Talat Paşa'yı, ya Enver Paşa'yı ya da Mustafa Kemal Paşa'yı gördüğünüzden adımız gibi eminiz. Çünkü biz Türk milletiyiz, Türkiye'yiz, tarihimizle bir ve ayrılmaz bir bütünüz." dedi.
"Vurun tokadı gitsin bunların alayı"
"Meclis'te grubu bulunan, bu milletin ekmeğini yiyip suyunu içen, devletin hazinesinden geçinip saltanat süren HDP isimli örgütün, PKK'nın uzantısı olmasının yanında ASALA'ya da uyduluk yaptığını cümle alemin gördüğünü" ifade eden Bahçeli, HDP Merkez Yürütme Kurulu'nun, 24 Nisan'daki açıklamasında "sözde Ermeni soykırımının bu topraklarda yaşandığını, adaletin de bu topraklarda sağlanması gerektiğini şerefsizce iddia ettiğini" dile getirdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bu hainler korosu, Türkiye'nin Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşmesini istemiştir. Kürt kökenli kardeşlerim artık gözünü açsın, artık kararını versin; bölücü terör partisi HDP'nin kökü de kimliği de Ermeni'dir. Anadolu'nun Hristiyanlardan arındırıldığını söyleyecek kadar Türk ve İslam düşmanı olan bu soysuzlarla aynı havayı teneffüs etmek bile günahtır. Hala 'demokrasi' diyerek HDP'ye destek çıkacak var mıdır? 'Şu kadar oy aldı, bu kadar milletvekiline sahip' diyecek bir köksüz ortaya çıkacak mıdır? Bu şer yuvası, bu ASALA temsilcisi, bu terör acentesi hala faaliyetlerine pişkince devam edebilecek midir?
6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülmeye başlayan davanın 108 sanığı için gün yüzünü haram edecek karar çok kısa süre içinde alınmalı ve HDP'nin kapısına hukukun mührü vurulmalıdır. Bu parti görünümlü kanlı şebeke kapatılmalıdır. Bunlardan hiç kimse siyasette bulunmamalıdır. Milletimize 'soykırımcı' diyen bu canilere Erivan'ın kapıları açıktır. Paşinyan da istifa etmiştir, buyursunlar, çok iyi bildikleri dağ yollarından Ermenistan'a terörist kamuflajlarını giyerek iltica etsinler. Bu milleti sevmeyenleri sevmeyiz, bu devlete 'katliamcı' diyenleri asla affetmeyiz.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Biden seçildikten kısa bir süre sonra alelacele tebrik mesajı paylaşmıştı. Aynı aceleyi Biden'ın sözde soykırım açıklamasına karşı göstermedi, henüz çıtını bile çıkaramadı. Dahası HDP'ye tek bir laf etmedi, edemedi. Aynı şey İP'in başkanı için de geçerlidir. O da Biden'a şablon sözlerle, suya sabuna dokunmayan ifadelerle tepki gösterdi, döndü dolaştı aynı Öztrak gibi hükümetin dış politikasını eleştirmeyi tercih etti.
Özellikle Kılıçdaroğlu'na soruyorum; seni korkutan nedir? Seni sindiren nedir? Seni soykırım suçlamasına karşı sessizliğe gömen hangi açıklarındır? Hiç mi utanmıyorsun? Hiç mi Allah'tan korkmuyorsun? Bu CHP'yi ne hallere düşürdün? Kendini nasıl pazarladın? Kimden hangi sözleri aldın? HDP'yle ittifak kuranlar bizim gözümüzde tarihi yanlışın içindedir. Tarihle değil zilletle yüzleşmenin vakti gelmiştir.
HDP'ye tepki gösteremeyen CHP'si, İP'i ve diğerleri ASALA'nın çizgisindedir, Ermeni çetelerinin izindedir, PKK'nın dibindedir. Türk milleti bu zillete katlanamaz, bu hıyanete müstahak olamaz, bu kokuşmalara meydanı boş bırakamaz. Batsın sizin ittifakınız, batsın sizin siyasetiniz. Bu kadar mı düşmansınız Türkiye'ye? Bu kadar mı uşaksınız küresel güçlere? Bu kadar mı satıldınız bedelinizi en çok ödeyenlere? Suyun derin olup olmadığını iki ayağımızla test etmeye gerek yoktur. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemeye hakkımız yoktur. Aziz milletim, büyük milletim, oyunu görün, onursuzları bilin, soykırım lobisini tanıyın, yarın geç olmadan zillete hak ettiği dersi verin. Vurun tokadı gitsin bunların alayı."
(Bitti)