Bağcılarlı Chopin"İn Notalarla Dansı (1) - İstanbul
Piyanoya ve klasik müziğe tutkulu, birkaç sesi duyabilen nadir rastlanan "absolut kulağa" sahip olduğu belirtilen, Chopin'in parçalarıyla uykuya dalıp aynı şekilde uyanan, Sabahattin Ali hayranı 14 yaşındaki otizmli Azat Çalğın, piyano çalarken adeta notalarla dans ediyor.
HANİFE SEVİNÇ - Piyanoya ve klasik müziğe tutkulu, birkaç sesi duyabilen nadir rastlanan "absolut kulağa" sahip olduğu belirtilen, Chopin'in parçalarıyla uykuya dalıp aynı şekilde uyanan, Sabahattin Ali hayranı 14 yaşındaki otizmli Azat Çalğın, piyano çalarken adeta notalarla dans ediyor.
Otizmli 14 yaşındaki Azat Çalğın, milyonda bir görülen müzik kulağına sahip. Bir şarkıyı çalabilmesi için notayı bir kere duyması yeterli olan Azat, aynı anda 5-6 notaya basıldığında bile sesleri ayırt edebiliyor. Klasik müzik hayranı Çalğın, Chopin'in eserleriyle uykuya dalıp, aynı şekilde uyanıyor.
Kitap okumayı da seven ortaokul 4. sınıf öğrencisi Çalğın, aynı zamanda Sabahattin Ali ve Uğur Dündar hayranı. Ali ve Dündar'ın kitaplarını okuyan Çalğın, önümüzdeki dönem güzel sanatlar lisesine, ardından da konservatuvara gitmek için müzik çalışıyor.
Bağcılar'da yaşayan anne Sevinç Çalğın, "Otizm Farkındalık Günü" kapsamında oğlu Azat'ın hikayesini AA muhabirine anlattı.
Oğlunu, 9-10 aylıkken, ilgisiz olması, söylenenlere tepki vermemesi ve bakışlarını kaçırması nedeniyle duymadığını zannederek doktora götürdüğünü belirten Çalğın, işitme problemi olmaması üzerine yönlendirildikleri psikiyatr tarafından çocuğuna otizm tanısı konulduğunu söyledi.
Sonrasında Azat'ın eğitimler aldığını dile getiren anne Çalğın, "3 yaşındayken daha konuşamıyordu ancak bir şarkıyı ezberleyip okuyordu. Öğretmenleri ona şarkı söyletiyordu. Biz o zamanlar durumunun farkında değildik. 6 yaşında otistikler okuluna başladı. Öğretmenimiz müzik yeteneğini fark etti ve ilgilendi." diye konuştu.
"Çocuğumu ileride müzik alanında iyi bir yerde görmek isterim"
Bağcılar Lokman Hekim Özel Eğitim Uygulama Merkezi'nde son sınıfa devam eden Azat'ın müzik eğitimini sürdürmesi için evine de okul müdürünün desteğiyle bir hayırsever tarafından piyano alındığını ifade eden Çalğın, şöyle devam etti:
"Evde, 'Azat, piyano saati' dediğimizde odaya geçiyor. Önce öğretmeninin öğrettiklerini, sonra kulaktan duyduklarını çalıyor. Azat, 1-2 kere dinledikten sonra o parçayı çalabiliyor. Bazen de arayışlara geçip kendi kendine bir şeyler yapmaya çalışıyor. Genellikle klasik müzik dinliyor ve gidip piyanoda deniyor. Öğretmenimizin önerisiyle Azat'a klasik müzik de dinletiyoruz. Azat'a, uykuya dalarken ve uykudan kaldırırken baş ucunda klasik müzik açıyorum. Onu dinleyerek uyuyor ve sabah da o müzikle uyanıyor. Azat çok hareketli bir çocuktu. Bir saniye duran bir çocuk değildi. Piyanonun başına oturması, müzikle alakadar olmasıyla bizi dinlemeye, komut almaya başladı. Çocuğumu ileride müzik alanında iyi bir yerde görmek isterim. Normal bir insanın yapabileceğini başarabilecek bir çocuk. Azat'ı da o seviyelerde görmek isterim. Bir sahnede piyano çaldığını ve bütün salonun onu dinlediğini hayal ediyorum. Yapabiliyorsa, bu benim çocuğumun hakkı. O piyano çalarken gurur duyuyorum. Azat'ı dinlediğim her seferinde gözlerim doluyor."
"Müzik sayesinde çok yol katettik"
Anne Sevinç Çalğın, oğlunun kaynaştırma eğitimine gideceğini, ardından da güzel sanatlar lisesinde eğitimine devam etmeye çalışacaklarını anlatarak, oğlunu liseden sonra da konservatuvara göndermek istediğini kaydetti.
Azat'ın müzik öğretmeniyle ilişkisinin çok iyi olduğunu, gerektiğinde disiplinli çalıştıklarını vurgulayan Çalğın, şöyle devam etti:
"Bizim bunu devam ettirmemiz lazım. Bu yıl sonunda mezun olacağı için öğretmenimizden ayrılacağız. Lisede de bu eğitimini devam ettirmemiz gerekiyor. Çocuğumuzun yeteneğine göre okullarda eğitimine devam etmesini istiyoruz. Bizim çocuklarımızın içinde gerçekten yetenekli, iyi yerlere gelebilecekler var. Bunların değerlendirilmesi, onlar için ayrıcalık olması gerekiyor. Müziğe başladıktan sonra Azat da çok yol katetti. Azat'ta birkaç davranış bozukluğu kaldı. Onun 2-3 yaşındaki hallerinin şimdiki haliyle alakası yok. Otizmli annelerin çocuklarına çok ilgi göstermeleri gerekiyor. Büyük şefkat şart. Çocuklarını iyi incelesinler, iyi gözlemlesinler. Özel yetenekleri varsa ellerinden geleni yapmaları gerekir. Bizim çocuklarımız bunu hak ediyor. Otizmli çocukları azarlayarak ve kızarak ilerletemezsiniz."
Anne Sevinç Çalğın, kendi başına bakkala gidebilen oğlunun eline liste verildiğinde de marketten alışveriş yapabilecek durumda olduğunu ancak onu kendini koruyamadığı, tehlikeleri anlayamadığı, yabancılara nasıl davranacağını bilmediği için yalnız dışarıya göndermediklerini anlattı.
"Bizim çocuklarımız zarar vermez"
Azat'ın aynı zamanda kitap okuduğunu ifade eden Çalğın, "Sabahattin Ali'nin neredeyse bütün serisi var. 4 kitabını bitirdi. Diğerlerini de okumaya devam ediyor. 'Kuyucaklı Yusuf'u okuyor mesela. Kimi sevdi diyorum. Bana isim olarak söylüyor. Yani okuduğunun da farkında, anlıyor. 'Kürk Mantolu Madonna'da kim hasta oldu diye sorduğumda 'Maria Puder' diyor." diye konuştu.
Otizmli çocuğu olan annelerin tek isteğinin seslerini duyurabilmek olduğunu belirten Çalğın, "Bizim için farkındalık çok önemli. Sokağa çıktığımız zaman çocuğumuza insanların yabancılık çekmemesi gerekiyor. Bütün otizmli çocuklar çok masum ve zararsızlar, ürkekler. Biz yolda yürürken insanlar, zarar verecek diye çekiniyor. Bizim çocuklarımız asla kimseye zarar vermez. Bizim çocuklarımızdan çekindikleri zaman içimiz acıyor." ifadelerini kullandı.
"Melodileri çift elle çalarak kendisini fark ettirdi"
Müzik öğretmeni Sinan Arsel de 7 yıldır Azat ile çalıştığını anlattı.
Azat'ın çok özel bir müzik kulağına sahip olduğunu aktaran Arsel, şöyle devam etti:
"Absolut kulak diyoruz. Piyanodaki sesleri, isimleriyle duyabiliyor, frekanslarını tanıyabiliyor. Aynı anda 5-6 sese bassak, bunları tek tek ayırabiliyor. Çok marifetli ve güzel elleri var Azat'ın. Piyano armonik, çok sesli bir çalgı. Azat'ı piyanoya yönlendirdim. Klasik müziğe yönlendirmeye çalışıyorum. Azat'la kısa sürede çok yol aldık. 7 yıl önce şımarık, yaramaz bir çocuktu. Piyanoda benim başka çocuklara çalıştırdığım melodileri çift elle çalıştı. Kendisini o bana fark ettirdi. Azat'la çalışmaktan keyif alıyorum. Otizmlilerle çalışmak yorucu ama kötü değil. Azat, müzikal açıdan hangi müzik okuluna giderse gitsin lise ve üniversite seviyesinde de sıkıntı yaşamayacaktır. Otizmli bireylerle çalışmayı bilen öğretmenlere ihtiyaç var. Azat ve benzerleri konservatuvara gittiklerinde öğretmenler öğrenciye iyi niyetli yaklaşacak fakat bu ayrı bir alan. Problemli davranışlarda nasıl müdahale etmek gerekiyor gibi konular da eğitim gerektiriyor."
Azat'ı güzel sanatlar lisesi sınavlarına yönelik, belli bir özgürlük alanında çalıştırdığını ifade eden Arsel, önce kaynaştırma sınıfına gidecek olan Azat'ın, diğer çocuklarla birlikte nasıl hareket edeceğinin görüleceğini anlattı.
Arsel, "Azat, otizmliler arasında belki de yüzde 5'lik bir kesime giriyor. Genelde otizm tanısı alanların çok daha ağır davranış problemleri var. Ailelerin sorunları var. Devlet okulu olmamıza rağmen burada her türlü müzik aletine sahibiz. Gerekli imkanlar sağlandığında, çok özel, güzel adımlar atılabilir. Azat da bunu yaptıklarıyla gösterebiliyor." değerlendirmesinde bulundu.