BAE, İsrail Büyükelçisi'ni Çağırarak Mescid-i Aksa İhlallerini Kınadı

Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in işgal altındaki Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerini sert bir şekilde kınadı ve İsrail Büyükelçisi'ni çağırarak bu konudaki kaygılarını iletti. Açıklamada, İsrail'in uygulamalarının Müslümanlara yönelik provokatif eylemler olduğu vurgulandı.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Abu Dabi Büyükelçisi Yossi Shelley'i çağırarak, işgal altındaki Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlalleri sert bir şekilde kınadı.
BAE haber ajansı WAM'da BAE Dışişleri Bakanlığının açıklamasına yer verildi.
İsrail'in keyfi uygulamalarının Müslümanlara yönelik ciddi bir provokasyon ve tahrik niteliği taşıdığı belirtilen açıklamada, İsrail Büyükelçisi Yossi Shelley'nin Dışişleri Bakanlığı'na çağırılarak İsrail'in kutsal kentin dokunulmazlığını açıkça ihlal ettiğinin kendisine bildirildiği kaydedildi.
İsrailli aşırılık yanlılarının tekrarlanan saldırılarının ve buna eşlik eden nefret ile şiddet söylemlerinin yalnızca Filistin halkını değil, tüm uluslararası toplumu hedef alan sistematik bir aşırıcılık kampanyasını yansıttığına dikkat çekilen açıklamada, bu tür eylemlerin, Gazze Şeridi'ndeki trajedinin sona erdirilmesine odaklanılması gereken bir dönemde gerilimi tırmandırdığına dikkat çekildi.
Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerin sert bir şekilde kınandığı belirtilen açıklamada, İsrail hükümetine çağrıda bulunarak bu kışkırtıcı uygulamaları açıkça kınaması, faillerini — bakanlar ve yetkililer dahil — cezalandırması ve Kudüs'ün şiddet, aşırılık ve kışkırtma amaçlı kullanılmasının önüne geçecek acil adımlar atması gerektiği kaydedildi.
Ayrıca açıklamada, bu konuda gösterilecek herhangi bir ihmalkarlığın zımni onay anlamına geleceği, bunun da nefret, ırkçılık ve istikrarsızlık döngüsünü daha da derinleştireceği belirtildi.
Uluslararası hukuk ve mevcut tarihi statü çerçevesinde kutsal mekanlar ve vakıfların himayesi konusundaki Ürdün'ün rolüne saygı gösterilmesinin önemine vurgu yapılan açıklamada, Kudüs Vakıfları İdaresi'nin, Mescid-i Aksa, Kubbetü's-Sahra ve çevresindeki alanlar üzerindeki yetki ve sorumluluklarına müdahale edilmemesi gerektiğinin altı çizildi.
Uluslararası kararlara aykırı tüm uygulamaların kesin bir şekilde reddedildiği açıklamada, Mescid-i Aksa'daki mevcut statükonun korunmasının ve Kudüs'teki tüm dini kutsal alanlara tam koruma sağlanmasının önemine dikkat çekildi.
Mescid-i Aksa baskınları
Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.
İsrailliler, 2003'ten bu yana idarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabet Mescid-i Aksa'ya giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.
İsrailliler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu's Sahra'nın yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında, "Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu" iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor.
İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa'da "sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği" tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.
Ancak fanatik Yahudilerin, İsrail polisi korumasında Aksa'ya düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüeller icra etmeleri sıkça kameralara yansıyor.