Babam Fetö'nün Mağdurlarındandır"
"Tevhid-Selam ve Kudüs Ordusu örgütünü kurmak ve yönetmek" suçlarından 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Mehmet Ali Tekin'in oğlu Metin Hamza Tekin, babasının Fetullahçı Terör Örgütü Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) mağdurlarından biri olduğunu söyledi.
KENAN IRTAK - "Tevhid-Selam ve Kudüs Ordusu örgütünü kurmak ve yönetmek" suçlarından 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Mehmet Ali Tekin'in oğlu Metin Hamza Tekin, babasının Fetullahçı Terör Örgütü Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) mağdurlarından biri olduğunu söyledi.
Tekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının yayıncılığa Tevhid dergisiyle başladığını anlatarak, "1993 yılında ise Selam Gazetesi'ne geçerek burada yazı işleri müdürü olarak görev yaptı. Gazetede 1997 yılında Fetullah Gülen ile ilgili büyük bir yazı dizisi kaleme alındı ve bundan 2.5 yıl sonra başımıza 'Umut Operasyonu' diye bir operasyon çıkardılar." diye konuştu.
Sukuti Memioğlu'nun hazırladığı ve 1997 yılında yayınlanan yazı dizisinde FETÖ'nün bugünkü halinin anlatıldığına vurgu yapan Tekin, "Gülen'in nasıl bir devlet anlayışında olduğunu, nasıl bir İslami anlayışta olduğunu o günlerde bu yazı dizi anlatılıyordu. İlk kez 'paralel' kelimesi bizim gazetede kullanıldı. 31 Ağustos 1997'deki sayısında. Bundan sonra Umut operasyonu başlatıldı. Babam ve Selam Gazetesi çalışanlarını susturmak için Umut operasyonu yapıldı. Uğur Mumcu'yu öldürmekten babam ve gazetenin tüm çalışanlarını içeri aldılar ve çok ağır işkencelerden geçirdiler. Gözaltına alınan gazete çalışanlarından bazıları halen tedavi olmak için hastanelere gidiyor. 2000 yılının mayıs ayında başlayan bu operasyon sonucu babam ve arkadaşları hapse atıldı ve 2005 yılında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar. 2013 yılında, 17-25 Aralık operasyonlarında bir daha bu zulmü başlattılar." ifadelerini kullandı.
Tekin, özel hareket ekipleri eşliğinde düzenlenen operasyonda polisin evlerine ayakkabıyla girerek, aile üyelerinin ve evlerindeki misafirlerinin kafalarına silah dayadığını belirterek, evlerinde misafir olan ve gözaltına alınacaklar listesinde dahi adı bulunmayan gazetenin Ankara Temsilcisi Talip Özçelik'in operasyon sırasında gözaltına alındığını ve yargılama sonunda 5,5 yıl ceza verildiğini anlattı.
"Bizi yargılayan ve davayı onaylayan hakimlerin hepsi tutuklu"
Polisin aramada örgüte dair hiçbir şey bulamadığını aktaran Tekin, şunları kaydetti:
"Bizim derginin adı Tevhid, gazetenin adı ise Selam'dı. Dergi ve gazetenin adını birleştirerek örgüt ismi uydurdular. Aramada, evimizde hiçbir şey bulamadılar. Evde düğünlerde ailemizde bulunduğu VHS video kasetlerini ve bilgisayarımızı aldılar. Başka hiçbir şey yoktu. 2013 yılında Cumhurbaşkanımızın adını da bu Selam ve Tevhid örgütünde kullandılar. 2005 yılından bu yana tutuksuz yargılanan babamın 8 yıldan beri süren bu davasını 8 ayda hem mahkeme hem de Yargıtay safhasını bitirdiler. Yerel mahkeme ceza verdikten sonra 16-17 ay gibi bir sürede Yargıtay olumlu veya olumsuz bir şekilde cevap veriyor. Ama bizimkisini 8 ayda sonuçlandırdılar. Hem Ankara 11. Ceza Mahkemesi üyeleri hem de Yargıtay'ın 9. Dairesi'nde bizi yargılayan ve davayı onaylayan hakimlerin hepsi tutuklu. Ankara 11. Ceza Mahkemesi Başkanı Dündar Örsdemir, üye Ali Ertan, üye Kadriye Çatal, Savcı Mehmet Özgür tutuklu."
Tekin, yetkililere çağrıdan bulunarak, Selam ve Tevhid davasının tamamıyla gün yüzüne çıkarılmasını ve Silivri'de cezaevinde tutuklu bulunan babasının Anayasa Mahkemesi'ne yeniden yargılama için 13 Kasım 2015'te yaptığı bireysel başvurusunun işleme alınmasını istedi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Ocak 2013'te, "Umut" operasyonuna ilişkin açılan davada, Mehmet Ali Tekin, Hasan Kılıç ve Ekrem Baytap'ı "Tevhid-Selam ve Kudüs Ordusu örgütünü kurmak ve yönetmek" suçlarından 12 yıl altışar ay hapse mahkum etmişti.
Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını 10 Nisan 2014'te onamıştı.
Hakkındaki hapis cezasının onanması üzerine kırmızı bültenle aranırken İran'dan Nahçivan'a geçerken martta gözaltına alınan ve Azerbaycan'ın başkenti Bakü'deki bir cezaevine konulan Tekin, Türkiye'nin başvurusu üzerine İstanbul'a gönderilmişti.