Haberler

Aysu Bankoğlu'ndan 'Üniversitelerde Güvenlik ve Barınma Tedbirleri Genelgesi'ne Tepki: "Gençleri Sindiremeyecekler"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından ortaklaşa hazırlanan ve üniversitelerde barınmadan güvenliğe kadar birçok konuda düzenleme içeren genelgeye ilişkin, “Ağlarına düşürdükleri gençleri çeşitli baskılarla intiharın eşiğine getiren, türlü şiddet ve taciz vakalarıyla gündemden düşmeyen cemaat ve vakıflara karşı değil teyakkuz, sesini bile çıkaramayan hükümet, gençlerin birlik olmasına, haklarını aramalarına ve birbirlerine destek olmalarına karşı teyakkuza geçiyor. Neden? Çünkü korkuyorlar. Gençleri, üniversiteleri, kadınları sindirememekten korkuyorlar. Ve korkmakta da çok haklılar, sindiremeyecekler” dedi.

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından ortaklaşa hazırlanan ve üniversitelerde barınmadan güvenliğe kadar birçok konuda düzenleme içeren genelgeye ilişkin, "Ağlarına düşürdükleri gençleri çeşitli baskılarla intiharın eşiğine getiren, türlü şiddet ve taciz vakalarıyla gündemden düşmeyen cemaat ve vakıflara karşı değil teyakkuz, sesini bile çıkaramayan hükümet, gençlerin birlik olmasına, haklarını aramalarına ve birbirlerine destek olmalarına karşı teyakkuza geçiyor. Neden? Çünkü korkuyorlar. Gençleri, üniversiteleri, kadınları sindirememekten korkuyorlar. ve korkmakta da çok haklılar, sindiremeyecekler" dedi.

Gençlik ve Spor Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından ortaklaşa hazırlanan 'Üniversitelerde Güvenlik ve Barınma Tedbirleri Genelgesi' dün 81 il valiliğine gönderildi.

Aysu Bankoğlu, bugün yaptığı yazılı açıklamada, üniversitelerde barınmadan güvenliğe kadar birçok konuda düzenleme içeren genelgeye tepki gösterdi. Bankoğlu'nun açıklaması şöyle:

"Geçtiğimiz yıl üniversite öğrencileri, eğitim özgürlüklerini engelleyecek derecede büyük bir barınma sorunuyla karşılaştılar. Devlet yurtlarında kapasite ve kalite sorunu varken özel yurt ve ev kiralarında fahiş fiyat artışları oldu. Bunun sorumlusu olan hükümet, her zamanki gibi başta sorunu görmezden gelmeye ve reddetmeye çalıştı. Ancak gençler, haklarını aradılar ve örgütlenerek hükümete çok güzel bir ders verdiler. Başta 'Barınma sorunu yok' diyenler, nihayet gençleri geçiştiremeyeceklerini anladılar. Ancak bu defa da sorumluluğu pandemi koşullarına yüklemeye çalıştılar. Bir yandan meşru bir şekilde haklarını arayan gençleri susturmak için ters kelepçe de dahil olmak üzere her yöntemi denediler. Bizler, 'Barınamıyoruz' hareketiyle bir araya gelen genç arkadaşlarımızla parklarda beraberdik. Bu gençlerin nasıl mağdur edildiğine, hükümet eliyle nasıl cemaat ve vakıf yurtlarına mecbur bırakıldıklarına, parkta eylem yapan arkadaşlarımıza nasıl müdahale edildiğine bizzat şahit olduk. Hükümet, gençleri hafife almaya, sorumluluklarından kaçmaya çalıştı. Ama gençler, haklarını arama konusunda iradelerini hükümete gayet net bir şekilde ifade ettiler. İşte gençlerin bu farkındalığı, hükümete dert olmuş durumda. O yüzden şimdi üniversitelerde gençlerin üzerindeki baskıyı böyle genelgelerle artırmaya çalışıyorlar.

Genelgede, barınma sorunundan üniversitelerde uyuşturucuyla mücadeleye kadar her biri ayrı özen gerektiren pek çok konuyu oldukça muğlak ifadelerle ele almışlar. Sonuç olarak da özensiz, ne dediği, ne amaçladığı belli olmayan bir metin ortaya çıkmış.

Örneğin fahiş fiyat uygulamalarına müsaade edilmeyeceği yazılmış, ancak bunun nasıl yapılacağı, fahiş fiyattan neyin anlaşılacağı, fahiş fiyat durumunda ne gibi bir yaptırımın olacağı belli değil. Yine barınma konusunda illegal yapılanmaların faaliyetlerine izin verilmeyeceği belirtilmiş. Bu yapılanmalar illegalse zaten faaliyette bulunmamaları gerekiyor. Genelgede, 'Maddi durumu yetersiz öğrencilere yardımcı olunacak' deniliyor. Maddi durum yetersizliğinden neyin anlaşılacağı, yardımcı olmaktan neyin kastedildiği ise açıkta bırakılmış. Bu konuda sivil toplum örgütlerinden maddi destek sağlanacağı belirtilmiş. Ancak hangi sivil toplum örgütleri ne şartlarla ve ne kadar destek sağlayacak, bu da belli değil. Gençlik ve Spor Bakanlığı, 2022'nin ilk yarısında dernek ve vakıflara geçen senenin aynı dönemine oranla yüzde 266 artışla 287 milyon 689 bin TL aktarmış durumda. Demek ki imkanı var. Neden maddi durumu yetersiz öğrencilere kendisi yardım etmiyor da sorumluluğu sivil toplum örgütlerine atıyor? Bunun, hükümete yakın, hatta doğrudan hükümet bağlantılı dernek ve vakıfların önünü açmak, üniversite gençliğini bu dernek ve vakıflara mecbur bırakmaktan başka bir açıklaması olabilir mi?

Genelgenin muğlak içeriği de zamanlaması da bize, asıl amacın sorunu çözmek olmadığını gösteriyor. Barınma sorunu geçen sene ayyuka çıktı. Bu genelgede belirtilen önlemleri, örneğin kamu misafirhanelerinin yurt olarak kullanılması gerektiğini biz CHP olarak bir senedir söylüyoruz. Gençlerin barınma sorununu gerçekten çözmek isteselerdi bu önlemleri çok daha önceden almaları gerekirdi. Bir ay sonra eğitim-öğretim yılı başlıyor. Sanki bu sorun bir senedir yokmuş gibi, yeni eğitim-öğretim yılına bir ay kala ancak genelge yolluyorlar. Asıl amaçları, sorunları çözmek değil.

"'TERÖR ÖRGÜTLERİYLE İLTİSAKLI OLDUĞU DEĞERLENDİRİLEN ÖĞRENCİ KULÜPLERİ VE KADIN PLATFORMLARI GİBİ İLLEGAL YAPILANMALARIN FAALİYETLERİNİN YASAKLANMASI' GİBİ BİR İFADE VAR"

Burada 'Terör örgütleriyle iltisaklı olduğu değerlendirilen öğrenci kulüpleri ve kadın platformları gibi illegal yapılanmaların faaliyetlerinin yasaklanması' gibi bir ifade var. Terör örgütlerine ve onların üniversitelerdeki faaliyetlerine hepimiz karşıyız, ancak bu değerlendirmeyi kim yapacak, bu önemli? Eğer ortada hakim ya da mahkeme değerlendirmesi varsa, yani bir öğrenci kulübü mahkeme yoluyla terörle ilişkili bulunduysa zaten faaliyette olamaz. Bu, kanunen yasaktır. Eğer bu terörle iltisak değerlendirmesi mahkemenin değil, herhangi bir idari amirin kişisel değerlendirmesiyse o zaman bu düzenleme tehlikeli yerlere gidebilir.

"ASIL AMAÇLARI ÜNİVERSİTELERDEKİ BASKIYI ARTIRMAK"

ODTÜ'nün, kayyum rektör baskısındaki Boğaziçi'nin gelenekselleşmiş mezuniyet törenleri yasaklandı. Öğrenciler tarafından organize edilen alternatif törenlere katılan öğrenciler, mezun kartından mahrum bırakılmakla tehdit edildi. Türkiye'nin dört bir tarafında cemaat liderleri, festivallere gelecek sanatçıları tehdit edebilir hale geldi. Bu mahalle baskısını engellemesi gereken hükümet, festivalleri ve sanatçıları yasakladı. Son olarak Balıkesir'de Zeytinli Yaz Festivali'ni yasakladılar. Bir yandan kadın cinayetlerine karşı mücadele veren kadın örgütlerine kapatma davaları açılıyor. Hükümet, kendisine karşı olan, onun yönetimindeki eksikliklerin ve yanlışlıkların farkında olan toplumun her kesimine, ama özellikle gençlere ve kadınlara karşı bir mücadele başlatmış durumdadır. Bu genelge, tüm bunlarla değerlendirildiğinde, bir genelgeden fazladır. Bu, halihazırdaki gençlik ve kadın karşıtlığının, baskıcı rejimin yasal düzeneğinin pekiştirilmesi durumudur.  Hükümet, iktidarı kaybetmekten korktukça baskıya yöneliyor. Asıl amaçları, üniversitelerdeki baskıyı artırmak, öğrenci kulüplerinin ve kadın platformlarının çalışmasını engellemek. Yoksa buraya neden örneğin üniversitedeki cemaat ve tarikatların ya da spor kulüplerinin, platformlarının değil de kadın platformlarının eklendiğini iyi niyetle bağdaştırmak mümkün değil.

"GENÇLERE RAĞMEN DEĞİL, GENÇLERLE ÇÖZECEĞİZ"

Bunun sebebi çok açık; hükümet, barınma sorunu sebebiyle gençlerin sosyal medyadan örgütlenerek haklarını aramalarını hala sindirebilmiş değil. Kendilerinden olmayan, kendileri gibi düşünmeyen kesimlere olan tahammülsüzlükleri barınma sorununda o dereceye geldi ki maalesef neye karşı teyakkuzda olmaları gerektiğini bile bilemeyecek durumdalar. Geçen sene yurt bulamadığı için kaydını dondurmak zorunda kalan öğrencilerin eğitimi için teyakkuza geçmeyen hükümet, bugün gençlerin sosyal medya üzerinden örgütlenmelerine karşı teyakkuza geçiyor. Ağlarına düşürdükleri gençleri çeşitli baskılarla intiharın eşiğine getiren, türlü şiddet ve taciz vakalarıyla gündemden düşmeyen cemaat ve vakıflara karşı değil teyakkuz, sesini bile çıkaramayan hükümet, gençlerin birlik olmasına, haklarını aramalarına ve birbirlerine destek olmalarına karşı teyakkuza geçiyor. Neden? Çünkü korkuyorlar. Gençleri, üniversiteleri, kadınları sindirememekten korkuyorlar. ve korkmakta da çok haklılar, sindiremeyecekler.

Hükümet, yıllardır baskı ve yıldırma politikası güdüyor. Ama kimse, özellikle de gençler ümitsizliğe kapılmasın. Tarihte bu baskı politikaları hiçbir zaman başarılı olamadı. Biz, bu gibi baskı ve koltuk sevdası dönemlerinden defalarca başarıyla çıkmış, yeniden ayağa kalkmış bir toplumuz. Yine kalkacağız. Gençlere rağmen üniversiteleri baskılayarak; kulüpleri, festivalleri yasaklayarak, gençleri cemaat ve vakıflara mecbur bırakarak hiçbir çözüme ulaşılmayacağını biliyoruz. Gençliği bu rejiminden kurtarmak istiyoruz. Bunu ancak birlik olursak, gençlerle beraber olursak yapabiliriz. İsteyip de çözemeyeceğimiz hiçbir sorunumuz yok. Bu yüzden de CHP olarak, 'İktidarımızın ilk senesinde barınma sorununu çözeceğiz' diyoruz."

Kaynak: ANKA / Güncel
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, 15 günlük ara sonrası yarın yeniden toplanıyor

Milyonların gözü Erdoğan'ın başkanlık edeceği bu toplantıda! Masada 2 kritik başlık var

Konya'yı 4 ile bağlayan kara yollarında ulaşıma kar engeli

Kar yağışı şehri resmen hapsetti! 4 ile giden yolların tamamı kapandı

Çin'in 9 milyar dolarlık gizli savaş gemisi ilk kez görüntülendi

Uydu görüntüleri 9 milyar dolarlık gizli savaş gemisini ortaya çıkardı

Tunceli'ye kayyum atanan Tekbıyıkoğlu, X hesabındaki 'Dersim' ifadesini değiştirdi

Tunceli'ye kayyum atanan Tekbıyıkoğlu koltuğa oturur oturmaz düğmeye bastı

title