"Aynı Çatı Altında" oyunu yarın prömiyer gösteriminde sanatseverlerle buluşacak

İkiz kardeşler Cevahir ve Hüseyin Önder, "Aynı Çatı Altında" oyununu yarın Trump Sahne'de izleyiciyle buluşturacak.
İkiz kardeşler Cevahir ve Hüseyin Önder, "Aynı Çatı Altında" oyununu yarın Trump Sahne'de izleyiciyle buluşturacak.
İlk oyunlarında geleneksel Türk Tiyatrosu ile modern tiyatroyu harmanlayan ikilinin yeni eseri ise mizahın usta kalemi Gani Müjde imzası taşıyor.
Ziver Armağan Açıl'ın süpervizörlüğünü üstlendiği tek perdelik komedi, iyilik ile kötülüğün sembolü melek ve şeytan ikiz kardeşlerin, intihar etmek üzere olan Gülsüm adlı kadınla yaşadığı absürt çatışmayı işliyor.
Cevahir ve Hüseyin Önder, oyunculukla ilgili düşüncelerini ve "Aynı Çatı Altında" oyununu AA muhabirine anlattı.
"İçindeki bazı anılar hayatımıza esinlendiğimiz hikayelerdi"
Cevahir Önder, kardeşiyle 13 yaşına kadar Fatsa'da büyüdüklerini, sonrasında yatılı okul dolayısıyla İstanbul'a geldiklerini söyledi.
Kabataş Erkek Lisesinde eğitimlerine başladıklarını belirten Cevahir Önder, ünlü isimlerin yeğeni olmanın yüklediği sorumluluğa işaret ederek, "Kadir (İnanır) dayı lisede Haydarpaşa'ya gelmiş. Soner (Arıca) dayım ve Levent (İnanır) dayım da İstanbul'a okumaya gelmiş. Bizim ailede ortaokulu, ilkokulu bitiren eğitim hayatına İstanbul'a devam ediyor. Rahmetli Erdoğan (Arıca) futbol oynamaya Fenerbahçe'ye gelmiş. O yüzden sanat, spor, müzik, sektörün, sanatın her kolunda popüler bir aile. Çocuk olsan bile arkadaşlık ilişkilerinde popüler bir kimlik olmaya başlıyorsun. Yani ne oluyor? Kadir İnanır'ın, Soner Arıca'nın, Erdoğan Arıca'nın yeğeni oluyorsun. Böyle bir avantajı var. Göz önünde o popüler kimliğin var." dedi.
Oyun sırasında seyircinin takdir edip alkışlamasının verdiği mutluluk hissine de değinen Cevahir Önder, "Herkes için alkışın duygusu farklıdır. Altında yatan neden veya alkışın duygusu çok önemli. Orada gerçekten emeğin karşılığını görmek, doğru iş yapıp yapmadığını anlamak açısından seyirci tepkisi önemli. Oyunda seyircinin verdiği tepkiler, gülmeleri sonucunda, oyunun devamı daha konsantre geçmeye başlıyor." ifadelerini kullandı.
Cevahir Önder, seyirci tepkilerinin şehrin demografik özelliklerine, yaş ortalamasına, kültürel kodlara ve hatta salondaki protokol varlığına göre değişiklik gösterebildiğini dile getirdi.
"Onun için Türk mizahını tükenmez kalemi diyorlar"
Hüseyin Önder ise ünlü akrabaların doğal olarak rol model olduğunu ve bilinçaltında kariyer seçimlerini etkilediğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Seçimlerinde sana öncü olabiliyorlar. Bilinçli bir şekilde olmasa da oluyor. Çünkü bu konuda başarılı olmuş ve Türkiye'nin değer verdiği insanlar senin ailen içerisinde. Sen de tabii ki bir yerde 'Acaba ben de o yoldan gidebilir miyim?' diye düşünüyorsun. Yeteneklerini sorguluyorsun hangisini yapabilirim, hangisini yapamam diye."
Tiyatroda oyuncular için alkışın, emeğin karşılığını almak ve motivasyon kaynağı açısından çok değerli olduğunu vurgulayan Hüseyin Önder, şöyle devam etti:
"Muhteşem bir duygu. İyi bir şey yaptığında para kazanıyorsun. Buradaki ayrım, para kazanmak için yapıyorsan başarılı olamıyorsun. Sen iyi bir şey yap, parayı zaten kazanırsın. Her meslek için de geçerli bu. Ama benim bir oyunda en mutlu olduğum an selama çıktığım andır. O alkışı aldığın, hele de insanların ayağa kalkıp alkışlamaları, ekstra motivasyon kaynağı oluyor. Bir işi niye yaptığını ve yapman gerektiğini, verdiğin emeğin boş olmadığını, orada çok iyi anlıyorsun."
Hüseyin Önder, daha önce sahneye koydukları "İkizi Birden" adlı ilk oyunlarını kendilerinin yazdığını anımsatarak, "İlk oyunumuz bir ikiz hikayesiydi. Kendimizden yola çıkarak yaptığımız yerler vardı ama başka birilerinin, Reis ve İdris'in hikayesiydi. İkizdi onlar da. Teatral bir kurgusu vardı. İçindeki bazı anılar bizim hayatımıza esinlendiğimiz hikayelerdi." diye konuştu.
Hüseyin Önder, oyunun yazarı Gani Müjde'nin kendine ait bir mizah anlayışı olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hatta onun için Türk mizahını tükenmez kalemi diyorlar. Gani Müjde'nin mizah anlayışını tamamen yansıttığı bir oyun. İnteraktif, seyirciyle diyalogları olan şarkılı, danslı bir oyun. Biz bunu Gani Abi'den özel olarak rica ettik. Gani Müjde bu oyunu yazmadan önce, bizi öbür oyunumuzda seyretti. Seyrettikten sonra nasıl bir şey yapabileceğine, yapmak istediğine karar verdi. Çünkü 'Seyretmem gerekiyor. Size nasıl bir kıyafet dikeceğimi görmem gerekiyor.' dedi. İyi ve kötünün hikayesi yani iyi ve kötü, şeytan ve melek diyebiliriz. Kadim hikaye aslında. Kadim hikayenin farklı bir versiyonu. Bir kızın intihar arifesinde karar verme ve kararsızlık arasında kaldığında şeytan ve meleğin etkisini göreceğiz."
Hüseyin Önder, seyircilerin oyuna çok güleceklerine inandığını belirterek, "Çünkü biz okurken çok güldük. Oynarken de gülüyoruz. Bu çok önemli. Bir oyuncu tekste okurken gülüyorsa... Biz bunu yaşadık, oyun içerisinde. Hem oyuncu kendini zor tutuyor hem de seyirci ona daha çok gülüyor. Çünkü sen inanıyorsun ya onun komik olduğuna, onu daha iyi yansıtıyorsun." dedi.
Oyun hakkında
Oyunda "Melek" olan Cevahir Önder, iyiliği, vicdanı ve doğru yolu temsil ederek izleyiciye umut verirken, "Şeytan" olan Hüseyin Önder kötülüğü, bencilliği ve kurnazlığı alaycı bir dille seyirciye aktarıyor.
Gülsüm karakterine hayat veren Sedef Şahin ise aşk acısı nedeniyle umutsuzluğa kapılmış bir kadın olarak hikayenin merkezinde yer alıyor.
İyilik ve kötülüğün bitmeyen mücadelesi, göndermeler ve toplumsal taşlamalarla süslenen oyun, hem düşündüren hem kahkahalara boğan sahneleriyle dikkati çekiyor.
"Aynı Çatı Altında" oyununun 16 Eylül'de Trump Sahne'de gerçekleşecek prömiyerinin ardından geniş bir turne programıyla Türkiye'nin birçok şehrinde tiyatroseverlerle buluşacak.