Aydemir Akbaş'tan Samimi Açıklamalar
Dile kolay 60 yıl. 136 filmde yer alan oyuncu, 40'ı komedi, Geriye kalanın dram avantür olduğunu söylüyor.
Aydemir bey sizi daha yakından tanımak istesek, bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Ben 1 ocak 1936'da İstanbul Feriköy'de dünyaya geldim. Babam ciğerciydi. Arnavut'tu. Aslen Manastır' lı. Annem, Trabzon Sürmene' li. Ev hanımıydı. Bizde kadın çalıştırılmaz çok tutucuyuz. Babam, katıksız bir Atatürk'çüydü. Biz 3 erkek 1 kız olmak üzere 4 kardeşiz. Ben İlkokuldan sonra Galatasaray Lisesine gitmeyi kafama koymuştum ve Galatasaray lisesine girdim. Lisedeyken, sıra arkadaşım Ayberk Çölok'la beraber zor bir imtihandan kaçmak için tiyatro koluna girdik. Ahmet Kutsi Tacer yönetiminde olan Tiyatro okulunun, çok güçlü bir kadrosu vardı. Hatta bu kadro, sonra Haldun Dormen'in kurduğu cep tiyatrosunun nüvesini teşkil etti. Neyse biz katıldık, amacımız imtihandan kaçmak. Fakat Ahmet Kutsi Tecer bize rol verdi. Şaşırdık tabi. Kaçsak! bir türlü. Oynasak! bir türlü, oynamasak bir türlü. Mecburen oynadık bu piyesi. İşte mesleğe adımımı attım, atış o atış. Aşağı yukarı 60 sene oldu. Lise son sınıftaydım. Bir kere kanıma girdi. Bir daha bırakamadım. Erol günaydın, Duygu Sağıroğlu, Yiğit Okur,.. Haldun Dormen'in kurmuş olduğu cep Tiyatrosunda bende perde çekiyordum. Rahmetli Nisa Serezli, ben ve birkaç kişi daha "Dilsiz Kadın" ve "Mum Söndü" diye 2 oyunla İngiltere'ye Bristol Festivaline gittik. Orada en iyi ekip seçildik. Oradan döndük Dormen Tiyatrosunda 178,83 kuruş maaşla sahne amiri, perdeci olarak işe başladım. Perde çekiyordum. Kenarda oturup Erol Günaydın'nı, Altan Erbulak'ı, Metin Serezli'yi, Gülriz Sururi'yi,…seyrederdim. Onları seyrede seyrede bir gün Haldun Dormen ne kadar istekli olduğumu fark etmiş olacak ki "Gogoli Müfettişi" oyununda bana bir rol verdi. Hepsi dörder kelimelik iki cümlem vardı. Ama heyecandan benim uykularım kaçtı. Öyle profesyonel olduk.
Şu anda neler yapıyorsunuz?
Şu anda senaryo yazıyorum. İleride çekeceğim filmlerin projelerini hazırlıyorum. Aslında hazırlar, sadece üstlerine cila çekiyorum. Sinema oyuncusu olmakta ne var, ben senarist olmak istiyordum. Benim asıl mesleğim senaristti. Ben Tanju Gürsu'nun hatırı için bir rol oynadım. Ali Poyrazoğlu "Kazıma Ne Lazım" diye bir film çekiyordu. Orada rolüm Ali Poyrazoğlu'na "Konuşma Ulan" diyerek bir tokat atmaktı. Bu film Adana'da oynayınca benim o "konuşma ulan" lafım çok tuttu ve Türkiye'de slogan oldu. O zaman Abdurrahman Keskiner hemen benimle 3 film anlaşması yaptı. Amigo Hüsnü, Bitirim Hüsnü,..
İbrahim Tatlıses ile olan dostluğunuz herkesi kıskandırıyor. Bu dostluk nasıl başladı?
Ben bir gün bir yazıhanedeydim. Oda hemen karşıdaki benim devamlı film yaptığım Tanju Gürsu'nun yazıhanesindeydi. Bana el salladı, bende ona el salladım. Kalktım yanına gittim. İbrahim Yeşilçam hastasıydı. O dönem bir film yapacakmış ama hep eski filmlerin senaryolarını değiştirip değiştirip getirip önüne koymuşlar. Bende ona "ben sana orijinal hikaye vereyim" dedim "Sende var mı" dedi. "Benim işim bu. Hikaye, senaryo, hem de orijinal" dedim. Yapma ya getir o zaman dedi. Ben İbrahim Tatlıses'e 4 tane senaryo verdim 4'ünüde çekti. Bizim İbrahim Tatlıses ile olan dostluğumuz öyle başladı ve o gün den bu yana dostuz. Sanırım 35 yıl oldu.
İbrahim Tatlıses ile Fenerbahçe- Galatasaray maçını izlediniz mi?
Biz İbrahim Tatlıses ile beraber Fenerbahçe- Galatasaray maçlarını çok izledik. Eskiden maç sonunda ben İbrahim'in çok parasını aldım. Ben maç izlerken çok bağırıp çağırıyordum. Maç izlerken bağırıp çağırmak zaten benim huyumdur. Ben halada öyleyim. Bakın sesim, Galatasaray maçında bağırmaktan hala kısık. Doktorumdan yasak geldi. Artık Galatasaray ile uğraşmayacaksın diye. Bana Galatasaray'ın maçına gitmek yok Artık yasak, Galatasaray'la ilişkini keseceksin. Divan kurul toplantılarına katılmak yok dedi.(bu arada ben hem Galatasaray Cemiyetinin hem Kulübün divan kurulu üyesiyim). Çünkü ben basında yazı yazarken, basın tribününde İspanyol bir radyocuya saldırdım. Galatasaray-Barselona maçıydı. Bir tane gol yedik. İspanyol radyo spikeri arkamda oturuyordu. Onların bir bağırma tarzı var ya! Galatasaray gol yedi diye o bağırınca benim kanıma dokundu, benim Milliyetçiliğim tuttu. Daha sonra biz gol atınca döndüm ona bir hareket yaptım. O zaman sanırım Akşam gazetesindeydim. Gazeteciler Spor Yazarları Derneğinden gazeteye bir yazı geldi. Aydemir Akbaş'ı bir daha maç yazmaya yolamayın diye. Ben gazeteciliğe Yeni Sabah gazetesinde başladım. Rahmetli Nezih Demirkent, Atilla Karsan, Oktay Kurtböke gibi bir ekiple çalıştım. Sonra Hafta Sonu'na geçtim. Oradan Hürriyet'te Yeni gazete vardı oraya geçtim. Sonra ABC diye bir gazete çıkıyordu oraya geçtim. Ama ben biraz sivri dilli olduğum için fazla dayanamıyordum.
Galatasaray Aşkı nasıl başladı?
62 yıldır ben fanatik bir Galatasaraylıyım. Daha 8 yaşlarındayken Galatasaray antrenmanlarında oyuncuların arkasından top toplardım.
Çocukluğumda başladı. Ali Sami Yen Stadının etrafı daha tahta perdeyle çevriliyken, o meşhur stadda Galatasaray takımı antrenman yaparken, ben onların arkasında top toplardım. O zaman ben 8 yaşlarındaydım. O tarihlerde daha kalede Turgay yoktu. Erdoğan diye bir kaleci vardı. Yani o kadar eski. Yaklaşık 62 yıldır ben fanatik bir Galatasaraylıyım. O zaman Sarı Naci, Eşmek Aytaç, Bülent Eken- Reha Eken kardeşler vardı.
Bu sene (2015-2016 sezonunda)Galatasaray'ın durumu ne olur?
Galatasaray bu sene hiçbir şey olamaz çünkü Galatasaray'ın durumu çok kötü. Dört yıldır rezil bir takımız. 5-6 sene evvel çoktan bu takımdan gitmesi lazım gelen futbolcular hala takımda. İnanılmaz paralar veriliyor onlara. Zaten ben 5-6 ay evvel Galatasaray soyuluyor diye televizyonlarda bağırdım. Nitekim başkan benim sınıf arkadaşımdı. O sanırım 100- 150 kişiyi Galatasaray'dan çıkardı. Ama bana göre hala çıkarılması gereken insanlar var.
Mustafa Denizli Galatasaray'ın başına geldi. Buna ne diyorsunuz?
Peki bu kulüp bu kadar parayı nereye harcadı. Bu takımdan hiçbir şey olmaz. Eğer olursa şaşarım. Hepsi yaşlı, bunlar yürüyerek futbol oynuyorlar. Yürüyerek futbol oynanmaz. Sinirleniyorum çünkü bana bu konuda biraz bana gayri resmi hırsızlık var gibi geliyor. Yani ciğeri beş para etmez futbolcuya, yüz bin dolar etmeyecek adama 3 milyon dolar verilmiş. Bu nasıl bir iş. Burada, süistimal var gibi geliyor bana. Dünyanın borcu, bu borç nasıl oldu. Galatasaray kumar oynamıyor ki, metresleri de yok, uyuşturucuda kullanmıyor. Peki, bu kulüp bu kadar parayı nereye harcadı. Hep böyle transferlere harcandı. Yani hep menajerleri ihya ettik.
Eski oyuncularla yeni oyuncular arasında ne gibi farklar var?
Eski oyuncular adamdı, Eskiler adamdı! Mesela benim çok yakınım Metin Oktay çok iyi dostumdu. Aradaki farkı anlatayım. Bir gün rahmetli Metin Oktay'la Beyoğlu'nda yürüyoruz. (O bana filmlerden dolayı kral derdi).
Bana "Kral! Gel seninle karşıya geçelim" dedi.
- "hayrola" dedim.
+ "geç geç" dedi.
- Karşı kaldırıma geçtik "ne oldu" dedim.
Baba Gündüz geliyor" dedi. Saygıya bak. İmparator, Antrenör'ü olan Baba Gündüz ile karşılaşmamak için kaldırım değiştiriyor. "Ben futbolu Baba Gündüz'den öğrendim. Benim için Türkiye'deki tek Antrenör odur" dedi. Ben Antrenörü tanımam ama adamdaki saygıya bak. Eskiden Galatasaray'a bir futbolcu geldiği zaman hemen lisedeki müze gezdirilirdi. Şimdi ise, Reina'ya götürülüyor. Önceden futbolcu yönetici ile karşılaşmamak için yolunu değiştiriyordu. Şimdi, yönetici futbolcu ile karşılaşmamak için yolunu değiştiriyor. Şu yöneticilere bak Allah aşkına ya! Bunlar yöneticimi? Aldıkları adamlara bak, bu adamlara verdikleri paralara bak. Kendi parası değilki peyz….rin. Zaten bu kulübü batıran 20 kişi var. İsim sayamam. Ama başkanlar, futbol şubesindeki insanlar, menajerler, onlar, bunlar ama isim veremiyorum.
EĞİTİMLE OYUNCULUK OLMAZ
Siz tiyatro kökenli bir oyuncu, yönetmen, senarist olarak şimdiki oyuncularda eskiye bakınca ne görüyorsunuz?
Şimdi oyuncu yok ki oynamıyorlar sadece okuyorlar. Kaça tane dizi var, burada oyuncuya ihtiyaç var. Şimdi tanıdığı olan oyuncu oluyor. Evde nasıl konuşuyorsa aynı konuşuyorlar oynamıyorlar. Çünkü içlerinde yok, yetenek yok. Eskiden tek bir kanal TRT vardı. Biz ona dizi yapardık. Birde Ahmet Özal Star Tv açtı. Bu iki kanal vardı. Şimdi kanaldan geçilmiyor ve en çok aranan şey dizi filmler. Adam sokaktan çeviriyor dizide oynatıyor. Sinema, televizyon ve Tiyatro hep ayrı şeylerdir. Tiyatroda Stardır ama sinemada hiç bir şeydir. Örnek verirsem ayıp olur, ölmüş olanlar var sağ olanalar var. Tiyatroda devdirler, film yapmışlardır yatmışlar iki seksen. Ben bu işin Allah vergisi olduğuna inanıyorum. Eğitimle oyunculuk olmaz.
Siz oynarken, karakterleri canlandırırken kendinizden bir şeyler katıyor musunuz?
Dramı herkes oynar. Ama sinemada oynatırsın. Çünkü sinema tiplemedir. Mesela bisiklet hırsızları adamı sokaktan aldı oynattı. Oscar aldı. Eğitimle olmaz bu iş. Dikkat et Starların dörtte üçü eğitimsizdir. Eğitim görmüş, okul okumuş Star çok azdır. Çünkü bizi halk seçiyor. Beni daha birinci filmimde star olacaksın diye seçti halk. O zaman reklamda yoktu.
Son filminiz "Kolpaçino" 'da çok keyif aldınız mı?
"Kolpaçino" filminde çok keyif alarak oynadım. Çok beğendiğim bir senaryoydu.
Türk sinemasının bugünkü durumu nedir?
Amerikan sinemasının yerini artık Türk filmleri aldı. Bir ara sinemalar kapandı. Filmler çalışmıyordu. Hangi filmler çalışmıyordu! fakir kız zengin oğlan filmlerinden artık halk bıkmıştı. O dönemin Starlarının filmi artık çalışmıyordu. İsim vermem doğru olmaz, bugün hala yaşıyorlar. İşte Yeşilçam bizi o ara çıkardı. Biz haydan gelmedik. Sıkışmış olan Yeşilçam, seks komedi filmlerini icat etti. EE! Türkiye'de seks komediyi çevirecek 5-6 tane aktör var. Ali Poyrazoğlu, Mete İnselel,..ben. Bizim sayemizde tekrar bir dönüş oldu. Ama işin cılkı çıktığı için biz bıraktık. Seks komedi filmleri eğer adabıyla çekilse ömür boyu devam eder. Dünya'dan eksilmeyecek şeylerden biri sekstir, ikincisi rüşvettir, üçüncüsü uyuşturucudur. Bunlar asla bitmez.
Hayatınızı film yapmayı düşünüyor musunuz, Eğer yaparsanız adı ne olur?
Aaa! hiç düşünmedim onu. Ama benim çok şey bir hayatım var bir filme sığmaz. Bir gün biri benden hayatımı roman olarak yazmamı istemişti. Yazdım, ama o ölünce romanı yayınlamama kararı aldım. Bu günlerde hep aklıma geliyor, yazdıklarımı yırtacağım.
Bir gününüz nasıl geçiyor?
Evde, yazıyorum. Gündüzleri, Galatasaray Cemiyetine geliyorum. Akşamları yine yazıyorum ve Amerikan filmleri izliyorum. Ben politikaya çok meraklıyım bu yüzden televizyonda açık oturum programlarını izliyorum.
Vazgeçilmezleriniz nelerdir?
Ben asla Galatasaray'dan vazgeçemem.
Yemek yapar mısınız en çok sevdiğiniz yemek nedir?
Yemek yapmayı seviyorum. Kafamı dinlemek için mutfağa giriyorum. Ben balık yemeklerini yapmayı seviyorum. Kuru fasulye, tava köfte patates, birde 2-3 tane Arnavut yemeği yaparım.
Eşiniz Beyhan hanım ile 3 defa ayrılmışsınız 4 defa evlenmişsiniz. Neden?
Evet ben Beyhan hanımla 50 yıllık evliyim. Ben çok tutucu bir insanım. Herkes beni girgin biri zanneder hiç ilgisi yoktur. Kolay kolay kimseyi masamda oturtmam. Eğer biri oturacaksa izin alır öyle oturabilirler. Hoşlanmadığım biri olursa küfür ederim. Benim konuşacağım kişiler sınırlı insan sayısıdır. Bu konuda çok seçiciyim. Ayrılmalarımızın sebebi İşte "yemeğin yağını neden çok koyuyorsun, külü neden silkeliyorsun" gibi çok basit şeylerdendi.
Çocuğunuz var mı?
Ben çok tutucuyum. Eğer çocuğum yaşasaydı, Sanırım çocuğu doğduğuna pişman ederdim.
Çocuğumuz oldu ama yaşamadı. Ben yaşamasını eşimin açısından çok isterdim ama bugünkü ortama bakıyorum, eğer çocuğum yaşasaydı bugünkü ortamda herhalde ben delirirdim. Uyuşturucu gırla, homoseksüellik gırla, oros…uk, gırla, hırsızlık gırla. Sanırım çocuğu doğduğuna pişman ederdim.
Benim bir kız kardeşim olduğunu senelerce arkadaşlarım bilmemiştir. Arkadaşlarım eve misafirliğe gelirlerdi ama kız kardeşim asla gözükmezdi. Ben çok tutucuyumdur. Galatasaray'lı medeni olması lazım. Ama ben bu tarz medeniliklere karşıyım. Ben bir arkadaşımla sokağa çıksam onu açık saçık giydirmem, rahatsız olurum, kapanmasını isterim. Yani arkadaşımı öyle kıskanırım. Ben böyle terbiye gördüm.
Şimdiki oyunculardan beğendiğiniz oyuncu kim diye sorsam?
Ben eski oyuncuları arıyorum
Ben zaten tiyatroya küstüm, seyretmiyorum. Dizilere filmlere bakıyorum, özür dilerim ama beni sarmıyor. Ben eski oyuncuları arıyorum. Bir yılmaz Güney, bir Fikret Hakan yok. O yan kadroyu saysam var ya, öyle bir yan kadro yok. Bir Aliye Rona, bir Erol Taş yok. Ben özür dileyerek bunları söylemek durumundayım.
Bugüne kadar Tiyatro olsun, Sinema olsun elbette bütün oynadığınız karakterleri mutlaka severek oynamışsınızdır. Ama en çok beğenerek, en çok zevk alarak oynadığınız karakter hangisi?
Keşanlı Ali Destanı'ndaki "Sipsi Selim" karakteri beni tepeye çıkarmıştır.
Ben bütün karakterlerimi severek oynadım. Ama Tiyatroda beni ben yapan Keşanlı Ali Destanı'ndaki "Sipsi Selim" karakteri beni tepeye çıkarmıştır.
Bununla ilgili ufak bir anımı anlatayım.
Gülriz Sururi tiyatrosuyla turneye Almanya'ya gitmiştik. Ben Almanya'da Keşanlı Ali Destanı'nı oynarken salonda devamlı bana bakan bir kadın vardı, biz bundan huylandık. Sonra Haldun Taner "bu kadın devamlı Aydemir'e bakıyor" diye sordu. Meğer kadın benim "Sipsi Selim" tiplememi çizmiş. O rolü çok büyük bir keyifle oynadım. Bunun dışında Haldun Taner, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Erol Toy'un bütün oyunlarını keyifle oynadım. Belki de ben Türkiye'de en iyi yönetmenlerle, en iyi oyuncularla çalışmış tek oyuncuyum. Ben Lütfü Akat'ın vazgeçilmez oyuncusuydum. Tuncer Kurtiz, Tuncer Necmioğlu, Yılmaz Güney, dekoratör Duygu Sağıroğlu bir ekiptik. Birlikte 4-5 film yaptık. Sonra ben Yaşar Kemal'in bir oyunu olan "Teneke"'yi oynamak için Yılmaz Güney'den ayrılmak zorunda kaldım.
Bu mesleği seçmek isteyen gençlere önerileriniz nelerdir?
Gençlere önerim eğer bu mesleği istiyorlarsa çıkıp oynasınlar. Ders almakla bu iş olmaz. Yetenekleri varsa sahnede göstersinler.
Sizi televizyonda yeniden görebilecek miyiz?
Televizyon ve diziler bana ters. Ama dizilerde küçük roller olursa oynarım. Şu an zaten bir teklif var onu değerlendiriyorum. Ama büyük roller bana göre hamallıktır. Çünkü 1,5 saat bir bölüm olmaz. Neden? Diyelim bir sahnenin hakkı 10 cümle, uzasın diye onu 40 cümle yapıyorlar. Geriye kalan 30 cümle burada hamallık oluyor. Dolayısı ile ben sahne ne hak ediyorsa onu konuşurum ben hamal değilim.
Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Çok mutluydum hatta el üstünde tutuluyordum. Arnavutlar çocuklarına çok düşkün olur. Babam bana çok düşkündü. Ben nereye gidiyorum, kimlerle görüşüyorum diye merak ettiğinden peşime adam koyup beni takip ettirdi. Ben Adnan Menderesle, aslen adanalı olan Leventteki ahbaplarının evinde tanışmıştık. Babam onu bile soruşturdu.
İçimde ukte kaldı dediğiniz bir şey var mı?
Babamın 20 tane bile bisiklet alacak durumu varken bana bisiklet almadı
Ben çocukken her istediğimiz alınmazdı. Ama durumları iyi olduğu halde düşersin bahanesi ile bana bir bisiklet almadılar.
Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Zilli Zarife diye bir piyes oynuyorduk. Oyunun Galas'ını akıl hastalarına yaptık. Benim oradaki rolüm oyunun sonunda salondan sahneye gelmekti. Ben fırladım ama 2 tane deli beni deli zannedip tuttular. Sahnedeki oyuncular beni bekliyor, ben kurtulamıyorum. Neyse sonunda ben itişe kakışa, bir şekilde kurtulup ve sahneye gittim. Çetin Şencan diye bir gazeteci beni çekmiş, o zaman Yeni Gazete'de yılın fotoğrafı seçilmişti.
Birde okuldan kaçıp okulun taksitini yemiştim.
O zaman okul arkadaşlarım Atilla Karsan(günaydın gazetesinin yayın yönetmeni), Ali Kurt (Galatasaray'da yöneticilik yaptı) Birlikte okuldan kaçtık. Gidip pavyonda okul taksitini yedik. Sonra bu parayı kazanmak için okulda leblebi ve çikolata sattık. Kalan leblebileride Galatasaray Lisesinin balkonunda oturan Turgay Şeren ve Coşkun Özarı'ya verdik.
Hayat felsefeniz nedir?
Ben psikiyatri olmayı kafaya koymuştum. Babam, benim Büyükelçi olmamı istiyordu. Yani siyasal bilgiler. Siyasal bilgiler Galatasaray'ın devamıdır. Türkiye'nin bütün Büyükelçilerin çoğu Galatasaray Lisesi mezunudur. Çünkü o okul onun için kurulmuştur zaten. Padişahlar Fransa'yla konuşabilmek için kurdurmuşlar o okulu. Bende 27 Mayıs darbesinden sonra ben üniversiteyi okumaktan vazgeçtim. Ama Şanlıurfa Suruç kazasının Kara köyünde hem yedek subay, hem öğretmenlik yaptım. Orada geçirdiğim iki senenin bana çok faydası oldu.
Kadim dostunuz kim?
İbrahim Tatlıses benim kadim dostumdur
Tabi ki benim kadim dostum İbrahim Tatlıses. Sonra Acar Yıldırım ve rahmetli Metin Serezli.
Türkiye'nin gidişatı nedir?
Bu bizim elimizde değil. Bu Amerika' nın, Rusya' nın ve küresel sermayenin elinde. Onlar ne çizmişse, o olacak. Dünya' nın işi zor. Yüzde yüz, bir üçüncü Dünya savaşı çıkacak.
Sizi sevenlere mesajınız nedir?
Ben bu dünyada bir tek şeyimle övünürüm. Çok iyi bir dostumdur. Herkes benimle dost olmak ister ama ben çok seçiciyimdir. Sanatta da, Sporda da, mükemmeli ararım. Benim en az 15 tane yazılmış olan senaryom var. Ama daha kimseye okutmadım, çünkü ben mükemmeli arıyorum. Yazarım, bir daha yazarım, bir daha yazarım. Yazmak benim hobim.
BAŞARINIZIN SIRRI NEDİR?
Başarımın sırrı çok çalışmaktır. Haldun Taner bana derdi ki! "Aydemir, çalışmasan bile, yazmasan bile masaya otur". Bir de çok iyi gözlemci olmak benim başarımın sırrıdır. Benim babam ilkokul mezunudur ama profesöre akıl verirdi. Ben Arnavut kökenli Türk'üm. Ne mutlu Türk'üm diyene.
Fatma ÇELİK