Avusturyalı Dostlarımızla İlişkilerimiz İyi"
Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Fatih Mehmet Karadaş, Avusturya'da son günlerde meydana gelen camilere ve Müslümanlara yönelik saldırılara ilişkin, "Biz kesinlikle bunun Avusturya toplumuna yayılmış bir davranış olduğunu iddia etmiyoruz.
KAYHAN GÜL - Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Fatih Mehmet Karadaş, Avusturya'da son günlerde meydana gelen camilere ve Müslümanlara yönelik saldırılara ilişkin, "Biz kesinlikle bunun Avusturya toplumuna yayılmış bir davranış olduğunu iddia etmiyoruz. Bu kesinlikle olamaz. Çünkü Avusturyalı dostlarımızla ilişkilerimiz gayet iyi seviyede." dedi.
Bosna Hersek ve Avusturya'da Devlet ve Din konulu konferansa katılmak üzere Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'ya gelen Karadaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avusturya'daki Müslümanların durumunu, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadeleyi ve Türk-Boşnak cemaatlerinin ilişkilerini değerlendirdi.
Karadaş, Saraybosna'daki konferansla ilgili olarak, "Avusturya'nın Saraybosna Avusturya Büyükelçiliğinin, buradaki Riyaset ile işbirliği içerisinde düzenlenen bir konferanstı. Bizler de bunu takip eden kişiler olarak özellikle Avusturya'da İslam Kanunuyla muhatap olduğumuz için Saraybosna'daki bu konferansı takip etmek, buradaki konuşanlardan bilgi sahibi olmak için buraya geldik." diye konuştu.
Avusturya'da etnik kökene dayalı bir İslami yapı ve cemaatleşme olduğunu aktaran Karadaş, Bosna Hersek'teki başarılı dini yapılanmanın Avrupa'nın diğer ülkelerinde nasıl uygulanabileceğinin tartışılması gereken bir konu olduğunu söyledi.
Karadaş, Avusturya'da 600 bin Müslüman yaşadığına ve bunların yarısını Türkiye'den gelen göçmenlerin oluşturduğuna işaret ederek, "Aslında Avusturya'da Türk denilince Müslüman akla gelir. Müslüman denilince de Türkler akla gelir." ifadesini kullandı.
Sayısal çoğunluğa sahip oldukları için Türklerin Avusturya'da ciddi anlamda kurumsallaştığına dikkati çeken Karadaş, "Avusturya Türk İslam Birliği (ATİB) olarak 63 tane camimiz var. Diğer Türk sivil toplum kuruluşlarının da azımsanmayacak camileri var. Mevcut camilerin yüzde 50'den fazlası, Türk kökenli derneklere ait." dedi.
Camilere ve Müslümanlara saldırılar
Karadaş, karşılaştıkları sıkıntıların farklı başlıklar altında incelenebileceğini belirterek, şöyle devam etti:
"Son günlerde Müslümanların ibadethanelerine saldırılar ferdi de olsa maalesef gerçekleşiyor. Son günlerde Graz kentinde bir Boşnak camisine, yukarı Avusturya'da Linz'de iki tane Türk camisine saldırılar gerçekleşti. Son günlerde başı kapalı bayanlara yönelik fiziki saldırılar da maalesef baş gösteriyor. Sabah vakti bir yaşlı teyzemize, akşam vakti hamile bir bayana fiziki saldırı gerçekleşti. Avusturya polisi üzerinde duruyor, takibini yapıyor. Biz de bir an önce olayın faillerinin bulunup yargıya teslim edilmesini siyasilerden ve yöneticilerden bekliyoruz çünkü toplum tedirgin oluyor. Biz kesinlikle bunun Avusturya toplumuna yayılmış bir davranış olduğunu iddia etmiyoruz. Bu kesinlikle olamaz çünkü Avusturyalı dostlarımızla ilişkilerimiz gayet iyi seviyede."
İslamofobinin temelleri geçmişe dayanıyor
Karadaş, İslam korkusunun temelinde islamofobi olduğuna dikkati çekerek, islamofobinin Avrupa'daki yükselişinin sadece sığınmacı meselesine indirgenmesinin yanlış olacağını, bunun altyapısının çok geçmiş yıllara dayandığını söyledi.
Sığınmacı krizinin çözümü noktasında Avrupa'nın ne yapacağına henüz karar veremediğini savunan Karadaş, reçete olarak Avrupa'nın sunduğu çözüm önerilerinin günlük çözümler olduğunu ifade etti.
Karadaş, Avrupa'nın sorunun kaynağına inerek tamamıyla kurutabilecek meselelere değinmediğini, daha güncel ve sorunu göremeyen bir bakış açısıyla olaya yaklaştığını vurgulayarak, "Bu da maalesef insani olmayan tutum ve davranışların içerisine Avrupa devletlerini sevk edebiliyor. Avrupa'daki en temel insan hak ve özgürlüklerini sınırlayıcı, insanın onur ve davranışına yakışmayan bir yaşam tarzını da içine alabilecek bir muameleyi Avrupa devletlerinin buradaki sığınmacılara, buradaki Müslüman milletlere yapmış olduğunu görüyoruz." dedi.
"Sandığa gidin" çağrısı
Karadaş, Avusturya'da oy kullanma hakkı bulunan Türklere cumhurbaşkanı seçiminde sandığa gitme çağrısında bulunarak, "Seçmen, hangi partiye veya adaya oy verirse versin bizim için fark etmiyor ama muhakkak sandığa gitmeli ve oyunu kullanmalı. Bu, bir vatandaş olduklarını, o topluma ait olduklarını ifade etmenin en güzel yansımasıdır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı seçiminin son olarak aralık ayına ertelendiğini anımsatan Karadaş, "İnşallah seçime kadar bir sıkıntı, dinler arası bir kavga olmadan huzur içerisinde seçime gidilmesini, milletimizin de millet varlığımızın da mutlaka seçime katılmasını ve oylarını kullanmasını arzu ediyoruz." ifadesini kullandı.
Avusturya'da FETÖ yapılanması
Birçok ülkede olduğu gibi Avusturya'da da FETÖ okulları bulunduğunu kaydeden Karadaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tabii ki devletimiz ve büyükelçiliğimiz gerekli girişimlere başladı. Bizim de sivil toplum kuruluşları olarak diğer Müslüman milletlerle, Boşnak, Arnavut, Arap ve diğer Türk kuruluşlarla diyalog ve münasebetimiz çok iyi seviyede olduğu için Avusturya'da devletimize yönelik bir çıkış çok şükür yok. Birlik ve beraberlik içinde, kol kola ve omuz omuza vererek herkes devletimizin göstermiş olduğu, istemiş olduğu hassasiyeti göstermektedir."
Avusturya'daki Türk ve Boşnak cemaatlerinin işbirliğini de değerlendiren Karadaş, "Bosna Hersek güler yüzlü ve samimi insanlarla dolu. Biz bunu Avusturya'da da yaşıyoruz. Oradaki Boşnak kardeşlerimizle diyalog ve dayanışmamız en yüksek seviyede devam ediyor." dedi.
Karadaş, İslam Cemiyeti seçimlerinde de Boşnak cemaati ile hareket ettiklerini bildirerek, "Bundan sonra da özellikle eğitim alanında ciddi adımlar atacağız. Bir sıkıntımız olmadı ki zaten aynı dine ve Allah'a inanmış, aynı kaderi paylaşmış, aynı hizmetten soluk almış bir millettin evlatları olarak işbirliğimize devam edeceğiz." diye konuştu.