Avrupa'nın Sığınmacılarla İlgili Politikası Başarısız"
Uluslararası Düşünce Kuruluşu "Common Action Forum"unca düzenlenen Suriye ve Irak kaynaklı sığınmacı sorunu konferansında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin sığınmacılarla ilgili politikası eleştirildi.
Uluslararası Düşünce Kuruluşu "Common Action Forum"unca düzenlenen Suriye ve Irak kaynaklı sığınmacı sorunu konferansında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin sığınmacılarla ilgili politikası eleştirildi.
Türkiye'nin Madrid Büyükelçisi Ömer Önhon, Madrid'de düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, Avrupa'nın sığınmacılarla ilgili politikası başarısız olduğunu belirtti.
Avrupa'nın sığınmacı politikasının beklentileri karşılamadığını belirten Önhon, bazı Avrupa ülkelerin sığınmacıları kendi sınırlarının dışında tutmak istediğini vurguladı. Önhon, "Bu sorunu Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi ülkelerin üzerine yıkmaya çalışmak adil değil." dedi.
Önhon, Avrupa'nın bazı kentlerinde Madrid'de olduğu gibi "Welcome Refugees (Sığınmacılar Hoşgeldiniz)" yazılı pankartlar asıldığını hatırlatan Önhon, "Sloganlar, kampanyalar iyi ama eylem lazım. Pankart açıp daha sonra sığınmacı alınmazsa bu düşündürücü bir şey." ifadesini kullandı.
Avrupa Birliği ülkelerinin sığınmacı sorunuyla ilgili politikasını değiştirmemesi halinde krizin daha da büyüyebileceğine işaret eden Önhon, " Türkiye, Suriye'deki krizin ilk gününden beri, din, ırk, dil farkı gözetmeksizin kapılarını tüm sığınmacılara açtı. Şu anda 2,8 milyondan fazla Suriyeli Türkiye'de yaşıyor. Sığınmacıları kabul etmek bizim insani zorunluluğumuzdur ve biz bu açık kapı politikasına devam edeceğiz. Diğer yandan bazı AB ülkelerinde 'Sığınmacıları alırız ama Hristiyan olanları' şeklinde yapılan açıklamalar sadece utanç vericidir." diye konuştu.
Önhon, küresel bir sorun sığınmacı sorununun, kaynağına inmekle çözülebileceğini dile getirerek, "Sorun Türkiye'de, Yunanistan'da ya da Almanya'da değil. Suriye'nin içinde. Suriye'de güvenlik koridoru oluşturmak gerekiyor. Bu teklifi Türkiye 3 yıldır savunuyor. ve bunu yapmak en azından ileriye yönelik önemli bir adım atmak olur. Suriye'de siyasi bir çözüm bulunması da şarttır. Yoksa sorun daha da büyüyecek ve çözümden konuşmak her seferinde daha da zorlaşacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"65 milyondan fazla kişinin yer değiştirme riskiyle karşı karşıyayız"
Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği Ortadoğu ve Kuzey Afrika Direktörü Amin Awan da sığınmacı ya da göçmen sorunun uzun bir süreç olduğunu ve henüz sonuçlanmadığını belirterek, sorunun temelinde "şeffaf olmama ve güvensizliğin" yattığını ifade etti.
Sığınmacı sorunuyla "yeni bir döneme girildiğine" işaret eden Awan, "Artık çok ciddi bir şekilde ekonomik, sosyal, siyasi, yabancı düşmanlığı gibi korkularla karşı karşıyayız. Geçmişte çatışmaların çözümü daha kolaydı. Ancak şimdi dünyada 12 kadar çatışma bölgesi var ve 65 milyondan fazla kişinin yer değiştirme riskiyle karşı karşıyayız. Sığınmacı sorunu, sorumluluktan kaçmadan, şeffaf ve karşılıklı güvenle çözülmezse sınır krizleriyle de karşı karşıya kalacağız." dedi.
Uluslararası Kriz Grubunun Afrika Programı Direktörü Comfort Ero ise Avrupa'nın bu sorunun sınırlarına dayanmasını para vererek önlemeye çalıştığını savunarak, ancak bu sistemin işlemediğini söyledi.
Ero, AB ve Türkiye arasında yapılan geri kabül anlaşmasının ardından Afrika'daki birçok ülkenin Avrupa'dan daha fazla para yardımı istediğini, Kenya'daki sığınmacı kampının kapandığını, çatışmalardan kaçanların kendilerine yeni rotalar bulduklarını kaydetti.
"En büyük başarısızlık BM'nindir"
Arjantinli insan hakları uzmanı Yargıç Eduardo Barcesat, sığınmacı ve göçmen sorunlarında en büyük başarısızlığın Birleşmiş Milletlere ait olduğunu dile getirdi.
Bu sorun küresel bir cevap gerektirdiğini belirten Barcesat, "BM de aslında böyle sorunların çözülmesi için kurulan bir kurumdur. Eğer konu ciddi olarak BM'de ele alınmazsa, BM kendini yenileyip, daha çok siyasi ve ekonomik güç almazsa hiçbir ilerleme olmaz." diye konuştu.
İnsan hakları ve sığınmacılar konusunda samimi olmak gerektiğini vurgulayan Barcesat, "Ege ya da Akdeniz olsun tüm ölenler hepimizin ölüleridir." değerlendirmesinde bulundu.