Avrupa'nın Katli (1918-1939) Siyasi bir Tarih
Ünlü tarihçi Howard M. Sachar, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Avrupa'nın Katli'nde, Avrupa'da 1918-1939 yılları arasında ve sonrasında gerçekleşen siyasi suikastları ele alarak, 20. yüzyıl Avrupası'nın trajedisini yaratıcı ve sürükleyici bir dille anlatıyor.
Kamuoyunun yakından tanıdığı önemli isimlerin büyük sıkıntılarla dolu bir dönem olan Birinci Dünya Savaşı sonrasında maruz kaldıkları korkunç ölümleri araştırarak çok daha geniş bir tarihi gözler önüne seriyor: Avrupa uygarlığının ahlaki ve siyasi çöküşü ve İkinci Dünya Savaşı'na sürüklenmesi.
Çarpıcı bir üslup
Sachar, Almanya'da birbirini izleyen ve nihayetinde Weimar Cumhuriyeti'nin çökmesine ve Hitler'in iktidara gelmesine zemin hazırlayan Rosa Luxemburg, Kurt Eisner, Matthias Erzberger ve Walther Rathenau suikastlarının izini sürüyor. İtalya, Avusturya, Doğu Avrupa'da kurulan ardıl devletler ve Fransa'daki siyasi kırılganlık üzerine yapılan bu araştırma, Eski Dünya'nın ölümcül zayıflıklarını yürek burkan fakat bir o kadar da merak uyandıran bir şekilde ortaya koyuyor.
Avrupa'yı biçimlendiren suikastların izinde
Kitapta ayrıntılarıyla ele alınan siyasi cinayetler, aynı zamanda savaş sonrası Avrupası'nın siyasi ve ahlaki liderlerinin "gurur kulesi"ne nasıl "ölümcül bir darbe" indiğinin de göstergesi. Gözünü kin bürümüş hükümetlerin ve yasadışı grupların siyasi, ulusal ve "ırksal" düşmanlarını fiziksel olarak ortadan kaldırma amacı güttükleri bu dönem, arka planında anayasaların ve barış antlaşmalarının bulunduğu ve milliyetçi veya etnik çekişmeler açısından da son derece sıradışı bir dönem.
Kitabın omurgasını oluşturan Sacher'ın ele aldığı suikastların hedefleri arasında krallar ve sıradan kişiler, siviller ve askerler, erler ve üst düzey komutanlar, siyasi ayakçılar ve parti genel başkanları, işadamları ve akademisyenler, gazeteciler ve edebiyatçılar ve nihayet kurbanların eşleri ve çocukları dahil tüm aile fertleri yer alıyor.
Zweig'ların ölümü
Kitabın son bölümünde ise Stefan ve Lotte Zweig'ın birlikte ölümlerine giden yolda yaşadıkları ayrıntılarıyla ele alınırken, bu bölüm hem Sacher'ın Avrupa genelinde oluşan yeni tablo hem de bizzat Eski Dünya'nın katledilişi için düşündürücü bir metafor işlevi görüyor.