Haberler

Avrupa'da Koruyucu Aile Sorunu

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Avrupa'da koruyucu aile hizmetlerinde görevli olan Türk uzmanlar, Avrupa'da neredeyse hiçbir Türk ve Müslüman koruyucu aile bulunmadığını, bunun da etkisiyle koruyucu ailelere verilen Türk ya da diğer milletlere mensup çocukların yoğun bir...

Avrupa'da koruyucu aile hizmetlerinde görevli

olan Türk uzmanlar, Avrupa'da neredeyse hiçbir Türk ve Müslüman koruyucu aile

bulunmadığını, bunun da etkisiyle koruyucu ailelere verilen Türk ya da diğer

milletlere mensup çocukların yoğun bir kültürel asimilasyona maruz kaldıklarına

dikkati çektiler.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından düzenlenen

Gençlik Daireleri ve Türk Aileleri Çalıştayı kapsamında Ankara'ya gelen uzmanlar,

Avrupa'da yaşayan Türk yoksul ailelerin çocuklarının koruyucu ailelere

verilmesinin ardından ortaya çıkan sorunları AA'ya değerlendirdi.

-"Çocuklar ister istemez etkileniyor"-

Almanya'da yaşayan Sosyal Pedagog ve Gençlik Dairesi Eğitim Müdürü Ömer

Tunçdeniz, Almanya'da Türk çocukların bakıcı ailelere verilmesi ve

Hristiyanlaştırılarak asimile edilmesinin her dönem gündemde olduğunu belirterek,

"Ben bu kanaatte değilim ama hatalar olduğunun farkındayım" dedi.

"Türk çocukların kasıtlı olarak asimile edildiği" görüşüne katılmadığını

anlatan Tunçdeniz, böyle bir durumun olmadığını, ama çocukların Hristiyan

ailelerin geleneklerinden etkilendiklerine işaret etti. İstismarın yalnızca Türk

çocuklar için geçerli olmadığını söyleyen Tunçdeniz, şunları söyledi:

"İstismar, Alman aileler için de geçerli. Alman medyasına baktığınız zaman,

orada da bu konular gündeme gelmektedir. İstismara sadece bir noktadan bakılıyor.

Öteki taraftan bakılmadığı için de objektif olmuyor. Ben 3 Türk ailesinde

çalıştım, hiçbir zaman bir Türk ailesinden Türk çocuğu alınmadı. Sadece 4 tane

çocuk yurda yerleştirildi, o da aile talebinde dolayı. 24 saat boyunca mutlaka

eğitici kişiler oluyor. Amaç, yardımlardan sonra çocukların ailelerine geri

dönmesi. Kasıtlı bir istismar olmasa da çocuklar ister istemez etkileniyorlar."

-"Kültürel asimilasyon için önemli bir süreç"-

Avusturya'da yaşayan Avukat Ümit Vural, koruyucu aile konusunda

"samimiyetsizlik" olduğunu belirterek, Avusturya'daki gençleri koruma yasaları

çok geniş ve soyut olduğunu savundu. Karar verme hakkının eyalet mahkemelerine

verildiğini hatırlatan Vural, eyalet mahkemeleri tarafından gençlik dairelerinde

çalışan insanlara çok geniş yetkiler verildiğini ifade etti. Vural, şunları

söyledi:

"Amaç çocuğu sağlıklı ve refah içinde korumak. Nasıl ya da hangi kanalla

koruma yetkisi memurlara verilmiş. Bu kadar geniş yetkiler sonucunda gençlik

dairesinin 'ev temiz değil veya çocuğa bakamıyorsun' deyip, çocuğu geri aldığını

duymak mümkün. Kanıta bile gerek yok, şüphelenmek yetiyor. 'Var mıdır yok mudur'

araştırılmasına girilmeden 'çocuk zarar görebilir' düşüncesiyle alınabiliyor.

Mahkeme süreci de çok uzun ve bu süreçte aileler çocuklarından koparılıyor.

Gençlik koruma yasası olması güzel, fakat bu kadar keyfiyete mahal vermemek

lazım."

Viyana'da bulunan 900 koruyucu ailenin tümünün Hristiyan olduğunu kaydeden

Vural, yasal anlamda Müslüman ailelerin de koruyucu aile olabilmesi için hiçbir

engel bulunmadığını bildirdi. Müslüman bir koruyucu aile olmadığı için Türk

çocuklarının Hristiyan ailelere verilmesinin zorunlu olduğunu söyleyen Vural, bu

durumun kültürel asimilasyon için oldukça önemli bir süreç olduğunu vurguladı.

-"Ailenin yaşam tarzı çocuğa yansıyor"-

Hollanda'da yaşayan Gençlik ve Çocuk Koruma Memuru Deniz Çatıkkaş, ülkede

hakim kararıyla yardıma muhtaç çocukların gözetim altına alındığını kaydederek,

çocukların bir yıl gözetim altında tutulduğunu söyledi. Daha sonra hakime rapor

verildiğini ifade eden Çatıkkaş, "Çocuğun evden alınması gerekiyorsa alıyoruz ve

neden alındığını yazıyoruz. Gerektiği zaman aileye destek de veriyoruz" dedi.

Bakıcı ailelerin kasıtlı olarak çocuklara zarar verdiklerine inanmadığına

dikkati çeken Çatıkkaş, çocukların asimile edildiğine de katılmadığını söyledi.

Çatıkkaş, şöyle konuştu:

"Mesela, bizim kentimizde bin 200 tane çocuk ailelere veriliyor. Bunların

büyük kısmı Müslüman çocuklarıdır. Bunun yanı sıra bin civarında koruyucu aile

var. Fakat bunlardan yüzde 2,5'i Müslüman. Yani 20-25 tane Müslüman koruyucu aile

var. Koruyucu aileleri 24 saat takip etme imkanınız yok. Bu imkan yurtlarda daha

fazla. Çocuk, koruyucu aileye verilirse ailenin yaşam tarzı çocuğa yansıyor.

Mesela Hristiyan aileler hafta sonu kiliseye gidiyor, çocuğu bırakacak yerleri

olmadığından çocuğu da yanlarında götürüyorlar. Çocuk masada alkol de domuz eti

de görebilir. Arzum, ne kadar çok Müslüman aile koruyucu olursa, kültür de o

kadar değişir."

-Eğitim vurgusu-

Belçika Türk Kadınları Derneği Başkanı Dilek Gökgöz, yardıma muhtaç Türk

çocuklarıyla en çok sorunu annelerinin yaşadığını bildirerek, "Aileler

çocuklarıyla ilişkileri ve eğitim konusunda çok bilinçsiz. Dilden kaynaklanan

sorunlar var. Yabancı aileler, ülkenin sistemini bilmedikleri için çocukların

eğitimiyle okullarıyla ilgilenemiyorlar. Çocuklarla iletişim kuramıyorlar.

Çocuklar da, ülkenin dilini bildikleri için çok büyük iletişim kopuklukları

oluyor" diye konuştu.

Asimilasyon sorununun engellenmesi için ailelerin bilinçlenmesi gerektiğini

belirten Gökgöz, koruyucu ailelerin hep yabancılardan oluştuğunu Türk ailelerin

koruyucu aile olmadık istemediklerini söyledi.

Muhabir: Ali Öztürk - Doğa Kırmızıoğlu

Yayıncı: Ömür Üzelce - ANKARA

Kaynak: AA / Güncel
ABD ve İngiltere'nin ardından Fransa'dan da onay çıktı: Ukrayna füzelerimizi kullanabilir

Batı, topyekun Putin'e savaş açıyor! Bir ülke daha Ukrayna'ya izin verdi

20 bin öğretmenin ataması yapıldı

Eğitim camiasına yeni öğretmenler katıldı

Belediyelere bağlı kreşler kapanabilir

Belediyelere bir kötü haber daha! Kreşlerin kapanması an meselesi

Arka Sokaklar'daki 'tarikat' sahnesi izleyicileri ayaklandırdı

Arka Sokaklar'daki "tarikat" sahnesi izleyicileri ayaklandırdı

title