Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Düzenlediği "100. Yılda Laik Cumhuriyet Büyük Ankara Buluşması"... Hüsnü Bozkurt: " Türk Devrimininden Söz Ediyoruz.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, ADD’nin düzenlediği “100. Yılda Laik Cumhuriyet, Büyük Ankara Buluşması'nda”; "Biz Türkiye Cumhuriyeti derken Türk devrimininden söz ediyoruz. Bu bir devrimdir ve her devriminin de bir ideolojisi vardır. Şimdi o ideolojinin adını unutan, unutmayan herkese buradan haykırıyorum. O ideolojinin adı; Kemalizm'dir, Atatürkçülük'tür. Atatürkçü düşüncedir" dedi.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, ADD'nin düzenlediği "100. Yılda Laik Cumhuriyet, Büyük Ankara Buluşması'nda"; "Biz Türkiye Cumhuriyeti derken Türk devrimininden söz ediyoruz. Bu bir devrimdir ve her devriminin de bir ideolojisi vardır. Şimdi o ideolojinin adını unutan, unutmayan herkese buradan haykırıyorum. O ideolojinin adı; Kemalizm'dir, Atatürkçülük'tür. Atatürkçü düşüncedir" dedi.
Atatürkçü Düşünce Derneği, bugün Ankara Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde "100. Yılda Laik Cumhuriyet Büyük Ankara Buluşması" düzenledi. Düzenlenen etkinliğe ADD Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Mehmet Yeşildağ, ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Işık Kansu ve şair Ataol Behramoğlu katıldı.
"CUMHURİYET'İN TEMEL DİREĞİ OLAN LAİKLİK, BUGÜN ALENEN SALDIRI ALTINDADIR"
Yeşildağ, burada şunları söyledi:
"Atatürk'ün 'şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz' dediği Cumhuriyet'te bugün tarikatlar hortlatılmıştır. Eğitimden, adalete, kamu kurumlarından özel sektöre kadar kritik her alana sızdırılan bu karanlık yapılar, Cumhuriyet'in ve onun devrimlerinin en büyük düşmanı olduğu halde günden güne güçlendirilmekte, siyasal ve toplumsal hayatımıza enjekte edilmektedir.
Cumhuriyet'in temel direği olan laiklik, bugün alenen saldırı altındadır. Bizzat iktidar tarafından 'İslam ülkesi' olarak tariflenen ülkemizde, kamu yönetiminden uluslararası diplomasiye kadar her alanda dini söylem ve politikalar hakim kılınmaktadır. Bu topraklar tek bir adamın dudakları arasından çıkan sözlerle değil halkın iradesiyle yönetilsin diye kurulan Cumhuriyet, ne yazık ki bugün AKP'nin getirdiği Cumhurbaşkanı-Hükümet Sistemiyle yine tüm yetki ve kararların Tek Adam'a verildiği bir ülke haline getirilmiştir. Devletin yurttaşa karşı eşit, hesap verilebilir yaklaşımının yerini, nobran ve dediğim dedik bir anlayış almıştır. Anayasa'da güvence altına alınan hak ve özgürlükler dahi padişah fermanını aratmayan KHK'larla kırpılır, gasp edilir hale gelmiştir.
"BUGÜN HALKIN GÜNDEN GÜNE FAKİRLEŞTİRİLDİĞİ VE BELLİ BİR ZÜMRENİN ORANTISIZCA ZENGİNLEŞTİRİLDİĞİ BİR RANTİYEYE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR"
Genç Cumhuriyet'teki reformların aksine; eğitim paralı ve gerici hale getirilmiş; adalet mülkün değil belli bir kesimin mülkünün temeli olmuştur. Kimsesizlerin kimsesi olarak kurulan ve daha ilk yıllarında bile sosyal devlet ilkesi gereğince yurttaşlarının yanında duran bu ülke, bugün halkın günden güne fakirleştirildiği ve belli bir zümrenin orantısızca zenginleştirildiği bir rantiyeye dönüştürülmüştür. Fakat elbette bizlere düşen, bu acı tabloya bakarak karamsarlığa kapılmak değil, Atatürk'ün neferleri olarak daha da azimli şekilde Cumhuriyet'e sahip çıkmaktır.
"BU ÖRGÜTLÜ GERİCİ KUŞATMAYA KARŞI SİPER OLMAK CUMHURİYET'E VE DEVRİMLERİNE SAHİP ÇIKMAK İKİNCİ YÜZYILINDA VEREBİLECEĞİMİZ EN KIYMETLİ SÖZDÜR"
Bu örgütlü gerici kuşatmaya karşı siper olmak Cumhuriyet'e ve devrimlerine sahip çıkmak ikinci yüzyılında verebileceğimiz en kıymetli sözdür. Kurulduğu günden bu yana Cumhuriyet'in ve devrimlerinin savunucusu olan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak bu sözü gurur ve kararlılıkla veriyoruz. Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında vereceğimiz Cumhuriyet'i kurtarma mücadelesini, 100 yıl öncenin heyecanı ve yüz yıllık birikimle, hep birlikte vermek için tüm yurttaşlarımızı çağırıyoruz."
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ YAŞAMIMIZ BOYUNCA KORUYACAĞIZ"
Prof. Dr. Ayşe Yüksel ise şunları söyledi:
"Biz, hepimiz, Cumhuriyet'İn eseriyiz. Dolayısıyla Cumhuriyet'İn eseri olmakla ne kadar gurur duysak azdır. Atam, senin gözün arkada kalmasın. Bu salonu dolduran evlatların, gelemeyen, bulunduğu yerde senin için emek veren o kadar çok evladın, o kadar çok torunun, o kadar çok gencin var ki... Onlar senin, 'Ey Türk Gençliği, birinci vazifen' diye başlayan Gençliğe Hitabe'ni hiç ihmal etmiyorlar. İyi ki Atatürk gençliği var. Sevgili gençler, o kadar kıymelisiniz ki doğru adreslerde olduğunuz için sizi yürekten alkışlıyorum.
Burada olan hepimiz büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, bize emaneti olan laik Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşamımız boyunca koruyacağız. Yaşatacağız ve gençlerin yaşatması için emek vereceğiz."
"KENDİMİZE İNANMAMIZ VE KENDİMİZE GÜVENMEMİZ GEREKİYOR"
Işık Kansu da konuşmasında şunları kaydetti:
"1923 devriminin yüzüncü yılını coşkuyla, gereğince kutlamaktan özenle kaçınan bir siyasi ortamın içinde yaşamaktayız. Böylesi bir dönemden çıkabilmek için de dilde, düşüncede insanlık değerlerinde, yeni uygarlık oluşturma isteğiyle yaşamın her alanında bağımsızlaşma gereksinimimiz olduğu çok açıktır. Bu ortamda çalışarak, kendine güvenerek, üreterek, ürettiğinden adil pay alarak bir bağımsızlaşmaya gerek duymaktayız. Yani, ortaçağ kalıntılarından, bağnazlık, tutuculuk ve dogmadan sıyrılma, bağımsızlara davranabilme, düşünebilme, yaşayabilme, yaşatabilme ve yönetebilme gücüne ulaşmayı istiyoruz. O yüzden kendimize inanmamız ve kendimize güvenmemiz gerekiyor.
Günümüzün iç karartıcı siyaset ortamını aşmanın akılcı ve tutarlı çıkışı mutlaka ama mutlaka gerçekleşecektir. Toplumun ısrarla sürdürmekte olduğu ve bugün gösterdiğimiz bilinçli direnç ile bu gerçekleşecektir mutlaka. İçimizde yanmakta olan ulusal gücümüz, Kuvayı Milliye ruhumuz bize güç vermektedir.
"BİZ HALKIZ, CUMHURİYETİMİZİ BİZ KORURUZ, BİZ KUTLARIZ"
Biz halkız, Cumhuriyetimizi biz koruruz, biz kutlarız. Örgütlerimizle, derneklerimizle, sendikalarımızla, yayın organlarımızla, Cumhuriyetimize sahip çıkarız. Biz bu bilince sahibiz. İşte bugün yaptığımız etkinlik bunun kanıtıdır. Bugünkü etkinlikte olduğu gibi omuzlaşarak, dayanışarak, birlikte hareket ederek Cumhuriyet Devrimi'ni yok sayanlarının inadına, sahip çıktığımızı, egemenliğin bizde olduğunu ve bu yetkimizi kimseye devretmeyeceğimizi inançla gösteriyoruz."
"ÜLKEMİZ BUGÜN BÜYÜK BİR İHANET İLE KARŞI KARŞIYA"
Ataol Behramoğlu ise şunları söyledi:
"Ülkemiz bugün büyük bir ihanet ile karşı karşıya. Bugün Büyük Ortadopu Projesi (BOP) denilen şey, aslında ABD'nin Ortadoğu projesidir ve bu projenin amacı Türkiye'yi Ortadoğu bataklığında yok etmektir. Ben Büyük Ortadoğu Projesi'nin 'falanıyım filanıyım' diyen kişiler, bu ihanete ortaklık etmektedir. Türkiye, Ortadoğu bataklığına sürüklenerek yok edilmek isteniyor. Bu Afganistan'dan Suriye'den edilen göçler tesadüfi olmadığı kanaatim var. Emperyalizm, Türkiye'yi yok etmek için bunu da bir taktik olarak kullanıyor. Demografik yapısını, nüfus yapısını, kültür yapısını bozmak için bunu yapıyor. Yazıklar olsun, lanet olsun.
Böyle bir ülkede, bundan rahatsız olmayana şaşarım. Rahatsız olup da seslerini çıkarmayanları da küçümserim. Onlara da yazıklar olsun. Herkesin, toplumun her kesiminin konuşması lazım, bu konuyu konuşması ve sesini yükseltmesi lazım. Bunu yapmak zorunda."
"O İDEOLOJİNİN ADI; KEMALİZM'DİR, ATATÜRKÇÜLÜK'TÜR. ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCEDİR"
Hüsnü Bozkurt ise şunları söyledi:
"Türkiye Cumhuriyeti, dünyada 200 küsür ülke var. Bu 200 küsür ülke içinde başkalarına benzemeyen bir tane ülke var. O da bu ülke Tükriye Cumhuriyeti. Neden? 20. yüzyıl devrimler çağı, bir sürü devrim var... 18. yüzyıl devrimler çağı bir sürü devrimler var. Fransız Devrimi var. Amerikan Devrimi var... Ama arkadaşlar, antiemperyalist ulusal bağımsızlık savaşını zafere ulaştırma becerisini gösteren devrimcilerin var ettiği başka devrim yok.
Biz Türkiye Cumhuriyeti derken Türk devrimininden söz ediyoruz. Bu bir devrimdir ve her devriminin de bir ideolojisi vardır. Şimdi o ideolojinin adını unutan, unutmayan herkese buradan haykırıyorum. O ideolojinin adı; Kemalizm'dir, Atatürkçülük'tür. Atatürkçü düşüncedir.
Andımız kaldırılmış, 'TC' tabelalardan silinmiş, Atatürk adı statlardan, meydanlardan yok edilmişse, buradan en yüksek sesimiz ile önce Kemalizm'i unutanlara, sonra Atatürk Cumhuriyeti'ni kutlamaktan imtina edenlere seslenelim. Yeniden laik, bilimsel, kamusal, ücretsiz ve milli bir eğitim sistemi şarttır."