Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Kreş tartışmasında CHP'li Başarır ağzını fena bozdu: Tweet bu kadar, geri zekalı

CHP'li Başarır ağzını fena bozdu! Varank'ın yanıtı ise daha bomba

Naci Görür'den Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

Atatürk'ü Anma Töreni

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, "Atatürk'ü anmanın en iyi yolu onu doğru anlamak ve şekilciliğe hapsetmemektir.

Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, "Atatürk'ü anmanın en iyi yolu onu doğru anlamak ve şekilciliğe hapsetmemektir. Aslında Atatürk'ü şekilciliğe hapsetmek, ona yapılabilecek en büyük haksızlıklardan biridir. Hiç şüphe yok ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu milletin ortak değeridir. Hiç kimsenin, hiçbir grubun ve hiçbir zümrenin tekelinde değildir. Hangi gerekçeyle olursa olsun, bu gayret içinde olanlar, toplumu ciddi anlamda ayrıştırmış olur." dedi.

Işık, Beştepe Millet ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Atatürk'ü Anma Töreni"nde yaptığı konuşmada, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm şehitler ile hayatta olmayan gazileri rahmet ve minnetle andığını, hayatta olan bütün gazilere de sağlık ve mutluluk dilediğini söyledi.

Geçtiğimiz günlerde Ankara'da saldırıya uğrayan gazilere de geçmiş olsun dileklerini ileten Işık, "Saldırıyı şiddetle kınıyorum. Gazilerimizin bütün milletimize emanet olduğunu hiçbir zaman unutmamalı, bu bilinç ve hassasiyetle hareket etmeliyiz." dedi.

Gazi Mustafa Kemal'in Osmanlı devletinin varlığını devam ettirme mücadelesi içinde olduğu bir zaman diliminde dünyaya geldiğini, asker olduğu 20'nci asrın başlarında ise ordunun büyük çoğunluğunun II. Abdülhamid Han yönetimini devirmek için mücadele ettiğini ifade eden Işık, 1913'ten itibaren Osmanlı Ordusunun tamamen Almanların kontrolüne girdiğini anlattı.

O dönemde aynı anda pek çok cephede savaşan Osmanlı Ordusu'nun Çanakkale'de, Kut'ül Amare'de ve Medine Müdafaası'nda zaferler kazanmasına karşın I. Dünya Savaşı'nın sonunda mağlup sayıldığını aktaran Işık, bu çalkantılı dönemde kurmay subay olarak görev yapan ve mensubu olduğu ordunun zaaflarını bizzat gören Mustafa Kemal'in zamanın şartlarını iyi okuyabilen, muhakeme kabiliyeti son derece yüksek ve güçlü sezgiye sahip bir asker olduğunu dile getirdi.

"O, insanlık için daha huzurlu bir dünyanın mümkün olduğuna inanmaktadır"

Başbakan Yardımcısı Işık, Mustafa Kemal'in gerçekçi, savaşın ne demek ve nelere mal olacağını bilen bir asker olduğunu kaydetti. Mustafa Kemal Atatürk'ü anarken onun yaşadığı dönemin zor şartlarının, Osmanlı'nın yıkılışına giden süreçte yapılan hataların ve yanlışların iyi değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çeken Işık, onun halktan daha büyük bir beşeri gücün olmadığının bilincinde bir lider olduğunu dile getirdi.

Atatürk'ün "Bir milletin başarısı iyi bir ekibe dayanır. Yani tek başına bir kimseye bütün muvaffakıyetler atfedilemez. Onu organize etmek lazımdır ki bir başarıya ulaşılabilsin. Ben ne yaptıysam arkadaşlarıma dayanarak, milletime dayanarak ancak bu işleri yapabilmişimdir. Yani tek başına bana atfedilemez." sözlerini anımsatan Bakan Işık, şunları kaydetti:

"O, insanlık için daha huzurlu bir dünyanın mümkün olduğuna inanmaktadır. Kendisi bu hususu şöyle dile getirmiştir: 'Eğer devamlı barış isteniyorsa, insan kitlelerinin vaziyetlerini iyileştirecek milletlerarası önlemler alınmalıdır. İnsanlığın tümünün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları haset, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir.' Mustafa Kemal Atatürk'ün, 1937'de serdettiği bu görüşleri, kurulan kurumlara ve atılan adımlara rağmen günümüzde de hala geçerliliğini korumaktadır. 'Dünya 5'ten büyüktür' vurgusu, bu ihtiyacın bir başka güncel ifadesidir."

"Büyük ve bütüncül bir kalkınma hamlesi başlatılmıştır"

Işık, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Atatürk'ün en önemli hedefinin ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak olduğuna ve bu anlamda pek çok reform ve devrimi gerçekleştirdiğine dikkati çekerek, "Atatürk'ün liderliğinde her alanda kendine yeten bir ülke olmak için büyük ve bütüncül bir kalkınma hamlesi başlatılmıştır." diye konuştu.

Sanayiden altyapı yatırımlarına, eğitim seferberliklerinden Türk dilini ve tarihini araştıracak kurumların kurulmasına kadar pek çok çalışmanın yürütüldüğünü belirten Işık, muasır medeniyet yürüyüşünün bugün de devam ettiğini vurguladı.

Işık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben, "Uzaydaki gözümüz Göktürk uyduları, gökyüzünde süzülen Hürkuş'lar, teröristlerin korkulu rüyası İHA'lar ve SİHA'lar, denizlerde kuğu gibi süzülen gemilerimiz, mesafeleri kısaltan hızlı trenler, kıtaları kavuşturan Marmaray, ülkeleri birleştiren Demir İpek Yolu, gönülleri birleştiren bölünmüş yollar, modern şifahaneler olan şehir hastaneleri ve tüm illerimize yayılan üniversitelerimiz bu ideal için liderliğinizde atılan bazı adımlardır." dedi.

"Atatürk, bu milletin ortak değeridir"

Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, İbn-i Haldun'un "Geçmiş geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer." sözlerini anımsatarak, şu ifadeleri kullandı:

"Atatürk'ü anmanın en iyi yolu onu doğru anlamak ve şekilciliğe hapsetmemektir. Aslında Atatürk'ü şekilciliğe hapsetmek, ona yapılabilecek en büyük haksızlıklardan biridir. Hiç şüphe yok ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu milletin ortak değeridir. Hiç kimsenin, hiçbir grubun ve hiçbir zümrenin tekelinde değildir. Hangi gerekçeyle olursa olsun bu gayret içinde olanlar, toplumu ciddi anlamda ayrıştırmış olur.

Tarihi kişiliklerin hukuku, milletin uhdesindedir. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tarihe mal olmuş önemli şahsiyetlerin özel hayatına dil uzatmak, hiç kimsenin haddi değildir, hiç kimsenin buna hakkı da yoktur. Bu bağlamda, Atatürk'ü ve Atatürk öznesinde yakın tarihimizi kalıp ve klişelerden uzak bir biçimde derinlemesine incelemek, değerlendirmek, dersler çıkarmak ve gelecek kuşaklara aktarmak bizim için milli bir görevdir."

Prof. Dr. Örs'ün konuşması

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs de konuşmasında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, minnet ve şükran duygularıyla andıklarını ifade ederek, Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz Darbe Girişimi'nde, terör örgütüyle mücadelede şehit olan tüm vatandaşlar, Mehmetçik ve güvenlik güçlerine Allah'tan rahmet diledi.

Tarih boyunca esarete boyun eğmemiş, devletini yıktırmamış, bayrağını indirmemiş bir milletin mensubu olduklarını vurgulayan Örs, Kurtuluş Savaşı'nın "İstiklal Harbi", milli marşın da "İstiklal Marşı" olarak adlandırılmasının asla tesadüf olmadığını dile getirdi.

Örs, Türk milletinin istiklali ve istikbali uğrunda binlerce yıldır canıyla, kanıyla çok ağır bedeller ödediğini ve ödemekte olduğunu belirterek, "20. yüzyılın ilk çeyreğinde Mustafa Kemal'in önderliğinde yakılan istiklal meşalesi, onu söndürmeye çalışan dahili ve harici bedhahların bütün uğraşlarına rağmen milli iradeyi arkasına almış devlet adamlarımız tarafından Cumhuriyet tarihi boyunca elden ele devredilmiştir." dedi.

"Ne Türk'ün ateşle imtihanı bitmiş ne de İstiklal mücadelesi sona ermiştir"

Bugün istiklal meşalesinin milletin sarsılmaz iradesi tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tevdi edildiğini vurgulayan Örs, konuşmasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1919'da başlattığı istiklal mücadelesinin Türk milletinin büyük fedakarlık ve kahramanlıklarıyla sonuca ulaştığını, vatan topraklarının düşmanlardan temizlendiğini anlattı.

"Aradan geçen bunca zamana rağmen ne Türk'ün ateşle imtihanı bitmiş ne de İstiklal mücadelesi sona ermiştir." diyen Örs, bütün dünyada, özellikle de Türk İslam aleminde başrol oyunculuğuna soyunan Türkiye'nin, Atatürk'ün gösterdiği muasır medeniyetler hedefine ulaşma yolundaki tarihi yürüyüşünü durdurmak için bin bir türlü hileyle Türkiye'ye saldırıldığını vurguladı.

Örs, şöyle devam etti:

"Türk devletini içeriden yıkma planları tutmayanlar şimdi de Türkiye'ye komşu ülkelerde çıkardıkları savaş yangınlarının dumanıyla ülkemizi ve milletimizi boğma peşindedirler. Gövdesi Türkiye'de, kolları Balkanlar ve Türk Cumhuriyetlerinde, ayakları Afrika ve Orta Doğu'da bulunan bir Türk devleti, 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek bütün mazlumların sesi olan bir Türk lideri, yerli ve milli olmak iddiasıyla her alanda devasa projeler geliştiren ve uygulayan bir Türk ekonomisi, asırlardır dünyayı pervasızca sömüren, ekonomilerini ağırlıklı olarak savaş çarkıyla çeviren küresel şer odaklarını fevkalede ürkütmüştür."

Örs, Türkiye'nin isimde ve kisvede Türk, düşünce ve eylemde ecnebi çok sayıda iç düşmanı da bulunduğunu belirterek, Türk milleti ve devletinin birliğine, beraberliğine ve istiklaline kast edenlere karşı amansız bir mücadele sürdürebilecek güçte ve kararlılılıkta olduğunu vurguladı.

Örs, "Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk devletine ve milletine emanet ettiği Cumhuriyeti, demokrasiyi, milli iradeyi ve tam bağımsızlığı korumak için dün olduğu gibi bugün de biricik düsturumuz, şiarımız, ilkemiz ve ölçümüz 'Ya İstiklal ya ölüm'dür." ifadesini kullandı.

Kaynak: AA / Güncel
title