Atatürk'e Basın Yoluyla Hakaret İddiasıyla Suç Duyurusu
İzmir Barosu Başkanı avukat Aydın Özcan ile Atatürk ve Cumhuriyet Devrimleri Komisyonu üyesi avukatlar, TRT Türk kanalında yayınlanan 'Kendi Gök Kubbemiz' adlı belgeselde, Atatürk'ün manevi kişiliğine basın yoluyla hakaret edildiği iddiasıyla, yapımcılar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
İzmir Barosu Başkanı avukat Aydın Özcan ile Atatürk ve Cumhuriyet Devrimleri Komisyonu üyesi avukatlar, TRT Türk kanalında yayınlanan 'Kendi Gök Kubbemiz' adlı belgeselde, Atatürk'ün manevi kişiliğine basın yoluyla hakaret edildiği iddiasıyla, yapımcılar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Baro Başkanı Özcan, önderliğindeki avukatlar, TRT Türk kanalında 10 Temmuz'da yayınlanan belgeselde, Atatürk'ün manevi hatırasına hakaret suçunun basın yoluyla işlendiği apaçık ortada olduğunu belirterek, şüphelilerin kimliği tespit edilerek haklarında 5816 sayılı yasaya göre soruşturma ve kamu davası açılmasını talep etti. Atatürk ve Cumhuriyet Devrimleri Komisyonu üyesi avukatlar, Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdikleri şikayet dilekçesinde, 10 Temmuz 2015 günü yayınlanan 'Kendi Gök Kubbemiz' adlı belgeselde, asıl adı Osman Zeki Yüksel olan Osman Yüksel Serdengeçti'nin, "Yapanlar onlardı, yaratanlar onlardı, partilerinden bahsederken 'şerefli partimiz' diyorlardı. On yılda on beş milyon genç yaratmışlardı. Tam 27 yıl tanrılar gibi konuştular. Firavunlar gibi saltanat sürdüler. Tepeden inme, dışarıdan gelme yapılan birçok inkılaplar milleti allak bullak etmişti. Paris sokaklarında yetişenler, hukuk-u beşer beyannamesini ezbere bilenler, laiklik ve inkılapçılık perdesi altında yoksul Anadolu halkının imanını, vicdanını, hak ve hukukunu pervasızca çiğnediler. Kıtalara hükmeden, 3 kıtada asırlarca dimdik duran ecdadımızı, şurada, burada, halkevlerinde türlü kuyruklara sokarak tahkir ve tehvil ettiler. Onlar kendilerini yarı ilah sayıyorlardı. Yediler, içtiler, kustular. Altta kalanın canı çıksın. Altta kalan halktı, milletti, köylüydü. Ama nutuklarda, ama afişlerde 'Köylü milletin efendisidir' diye yazıyordu. Halkı ve köylüyü efendimiz sensin, efendimiz sensin diye soydular" sözlerinin denildiğini belirtti. Avukatlar, bu döneme olan öfke ile haksız ve vicdansızca Atatürk'e hakaret edici cümlelerle Atatürk'ün hatırasına basın yolu ile hakaret suçunun işlendiğini vurguladı.
Dilekçenin devamında, konuşma metninde geçen "On yılda on beş milyon genç yaratmışlardı" cümlesinin, Onuncu Yıl Marşı'ndan alınma olduğuna dikkat çekilerek şöyle denildi:
"Bu marş Cumhuriyetimizin kuruluşunun 10'uncu yılı nedeniyle yazılmış ve bestelenmiş, adeta simge haline gelmiş bir marştır. Yıl 1933 olup Atatürk halen sağdır. 'Tam 27 yıl tanrılar gibi konuştular' derken, 15 yıl Atatürk'ün dönemi, 12 yıl da İsmet İnönü'nün dönemi olmak üzere 27 yıllık dönemi kastetmektedir. Osman Yüksel'in yakıştırmasının aksine, hem Atatürk hem de İnönü, İslami inancı sağlam ve son derece bilgili, alçakgönüllü insanlardı. 'Firavunlar gibi saltanat sürdüler' sözü ile de şimdiki modern olmaya gayret eden Türkiye'yi kuran, çevresi kan ve ateş içinde olmasına rağmen, başı dik ve huzur içinde yaşamamızı sağlayan ve bu yüzden minnet duyduğumuz büyük Atatürk'ü 'firavun'a benzeterek hakaret edilmektedir. Kula'da yaşlı bir kimse diğerine kızdığı zaman, sin-kaflı küfür etse günaha gireceği için 'firavun' diyerek hakaret ederdi. Bilindiği üzere 'Köylü milletin efendisidir' sözü Atatürk'e aittir. Köylünün çalışıp çabalayıp üretmesi nedeniyle 'Bu millete hizmet eden onun efendisi olur' sözünden hareketle büyük önder bu sözü söyleyerek köylüyü yüceltmek istemiştir. Buna rağmen 'Halkı ve köylüyü efendimiz sensin, efendimiz sensin diye soydular' deme bahtsızlığını gösteren Osman Yüksel'in bu sözü yayınlanarak, Atatürk'ün hatırasına hakaret edilmiştir. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden yararlanarak, önceki iktidar döneminde zarar gören, yasal soruşturmalara maruz kalan, İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanıp ceza alan, keza Atatürk'e suikast suçundan yargılanıp asılan, bu yüzden Atatürk'e hınç duyan, kin besleyen bir takım kişilerin Atatürk'e dil uzatmaları üzerine, zamanın hükümeti tarafından 25.07.1951 tarih ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Üzerine Kanun çıkarıldı. Atatürk'ün manevi hatırasına hakaret suçunun basın yoluyla işlendiği apaçık ortada olduğundan, şüphelilerin kimliği araştırılıp tespit edilerek haklarında 5816 sayılı kanunun 1'inci maddesinde yer alan 'Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret veya sövmek' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması istemiyle dava açılmasını istiyoruz" denildi. - İzmir