Atalay, AB Süreci Olmasa Demokratikleşmeyi Sağlayamazdık
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nde konuşan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Türkiye'de sosyal ve toplumsal değişimin, demokratikleşmenin bir parçası olduğunu belirtip, AB ile müzakere süreci olmasaydı, Kopenhag'da bu görüşmeler yapılmasaydı, iç...
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nde konuşan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Türkiye'de sosyal ve toplumsal değişimin, demokratikleşmenin bir parçası olduğunu belirtip, AB ile müzakere süreci olmasaydı, Kopenhag'da bu görüşmeler yapılmasaydı, iç mekanizmalarda biz bu demokratikleşmeyi sağlayamazdık, pek çok engel çıkardı. Bu süreçte hem standartları yükselttik, hem de AB yolundaki adımları hızlandırdık dedi. Atalay, kürsüye geldiği sırada Her yer Taksim her yer direniş diye bağırıp, ıslıklı protestoda bulunan 2'si kız 7 öğrenci gözaltına alındı.
Sosyoloji Derneği ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nün, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nin katkılarıyla 2-5 Ekim tarihleri arasında düzenlediği, Uluslararası Katılımlı VII. Ulusal Sosyoloji Kongresi, Atatürk Kültür Merkezi'nde yapıldı. Yaklaşık 500 akademisyen ve bilim adamının katıldığı kongrenin açılış konuşmalarının ardından Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Açılım Sürecinde Devletin Rolü başlığı altında bir konuşma yaptı.
ÖĞRENCİLERDEN PROTESTO
Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı kongrede, Başbakan Yardımcısı Atalay, kürsüye geldiği sırada, üniversitenin çeşitli fakültelerinden 2'si kız 7 öğrenci Her yer Taksim her yer direniş sloganı atıp, ıslıklı protestoda bulundu. Salondaki sivil polisler tarafından ağızları kapatılıp, sürüklenerek salon dışyına çıkartılan öğrenciler, ifadeleri alınmak üzere Muğla Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.
SOSYOLOJİK PLANLAMAYLA BAŞARIYI YAKALADIK
Konuşmasına, Türkiye'nin 10-15 yılını değerlendirmeyi ve toplumsal değişimi hedefleyen kongrede, sosyolojinin ve toplumsal sorunların en iyi şekilde ele alınacağına ve yayın haline getirilerek faydalı olacağına inandığını belirterek başlayan Atalay, Türkiye'nin siyasi hayatında bu dönemde sosyal bilimler, toplumsal analizler daha çok anlam ve önem kazanıyor. Hem siyasi aktörler hem kurumlar, toplumu daha fazla anlama, bireyleri daha iyi anlama, daha çok analiz yapma ihtiyacı duyuyor. Bu siyasetin de olmazsa olmazı. Bireyin daha değerli hale geldiği, taleplerinin daha önemli olduğu bir dönemdeyiz. Bu nedenle bireyi ve toplumu iyi anlamayan siyasiler ve kurumlar başarılı olamaz. Toplumsal analizler araştırmalar analizler çok önem taşıyor. Ben kendi parti ve hükümet çalışmalarımızda toplumla iletişim, bireyin haklarına katkı veren çalışmaların içindeyim. Bu nedenle bu kongreye katkı vermek istedim. İkisi genel ikisi yerel seçimlerde koordinatörlük yaptım, toplumun beklentilerini nabzını iyi tutulması anlamında çalıştım. Parti ve hükümet olarak toplumsal araştırmaları her ay yaptırıyor ve karar vereceğimiz ve yürüttüğümüz politikaları, toplum ile paylaşıp soruyoruz. Toplumsal eğilimleri, düşünceleri görüşleri, göz önüne alarak hareket ediyoruz. Toplumun değişik kesimlerinden yeterli destek almadığımızı anlarsak o projelerden vazgeçtiğimiz oluyor. Seçim süresince her gün gelişmeler ve mitingin yansımalarını genel başkana aktarırız. Analistler her gün değerlendirme raporu ve iki haftada bir değerlendirme raporu verir. Yani çok ciddi bir sosyolojik planlama ile bu başarıyı yakaladık. 2003 yılında başlattığımız çalışmada TUİK'e her gün vatandaş memnuniyeti anketi yaptırdık. Bu da sadece gelişmiş ülkelerde vardır. Devletin kendi istatistik kurumu bunu yapıyor. Her bakan yapılan anketlerin sonucunda ne yaptığını ne yapması gerektiğini ne yapmaması gerektiğini anlıyor. Toplum ile yönetimin iletişim çok önemli. Bu çağda çok totaliter yapıların dışında açık toplumların hepsinde birey ve toplumun güçlenmesi, bütün parlamentoların bireysel ve toplumsal talepleri göz önüne alması gereken bir dönemdeyiz. Sosyal bilimler toplum çalışmaları bu nedenle giderek daha değerli hale geldi dedi.
'DEĞİŞİM TÜRKİYE'DE NORMALLEŞMEDİR
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay sözlerini şöyle sürdürdü
Sosyal değişme dediğimizde, planlısı plansızı her şekliyle sosyolojinin önemini tartışıyoruz. Toplumsal değişme modelleri yönetimi zamanlaması bu değişimin içinde oluyor. Bunun stratejisini yürütmek zamanlamayı iyi yapamazsanız kırılmalar olur, çatışmalar yaşanır. Bu nedenle bu değişimi iyi planlamak, toplumu, bireyi iyi anlamak gerekir. Bu stratejinin çok iyi çalışılması gerekir. Bu konuda mutfak çalışmasını çok yaptık. Mutfakta olanlardan biriyim, bu değişim sürecinde pek çok araştırma ve analiz yapıldı, bunları değerlendirdik. Mümkün olabildiğince ikna, toplumun kabullenebilmesi ile yapılacak sosyal değişme bizim tercih ettiğimiz yol. Toplumun kendi kendini değiştirmesi en tercih edileni olabilir ama planlamada çok önemli. Bu nedenle bu değişimi zamana yayarak planlama ile adımlarımızı atıyoruz. Değişime toplumun kendisini hazırlaması çok önemli. Siyasetten toplumsal değişme ve toplum üçlü gerçeğini mutlaka göz önünde tutmalısınız. Değişim kelimesini Türkiye için normalleşme olarak kullanabiliriz, buna sosyal değişmede denilebilir, yaptığımız değişmelerin adı 'Türkiye'de normalleşmedir' diyorum. İnsanı ve toplumu daha fazla değerli görme Türkiye'yi daha fazla açık toplum haline getirme, çoğulculuğu. İnsan haklarını, sivilleşmeyi daha fazla nasıl geliştiririz, sosyal değişmeyi çağır gerekleri içerisinde hareket ediyoruz. Hizmet politikalarında değişim ve yaklaşımlar parti programızda ilk günden beri vardı. Örneğin, sağlık hizmetlerini tek bir elden yürütüyoruz, vatandaş istediği hastanede tedavi olabiliyor. Aile hekimliği, sosyal güvenlik, hasta hakları geliştirildi.
DEMOKRASİ VE ZİHNİYET DEĞİŞİMİNDE İNCE ÇALIŞMALAR GEREKİYOR
Demokrasi ve zihniyet değiminde çok ince çalışma gerektiğini de vurulayan Atalay, Her bölgedeki vatandaşlarımızın hassasiyetlerini göz önüne almamız gerekiyor. Hem kültürel, hem dini açıdan, hem sosyolojik, toplumun değerleri, ananeleri açısından araştırmalar yapıyor, bunları değerlendiriyoruz. En büyük şansımız Türkiye'nin her tarafından her bölgeden destek alıyor olmamız. Bu çok önemli, aksi takdirde iktidar olamazsınız. Hem gücünüzü koruyup hem de toplumsal değişmeyi gerçekleştirmek kolay bir iş değil. Hassasiyetlere önem veriyor, toplumsal desteği arttırıyoruz. Bizi bu konuda başarılı da görüyorlar. 'İnsanı öne al' ecdadımızın önemli bir sözüdür, Osmanlı'nın sözüdür. Devlet her şeyi insanın huzuru, mutluluğu için yapar. Olağanüstü hal demek normal hukuk sisteminin rafa kaldırılması demek, haksızlık hukuksuzluk. Askeri yönetim bunun içinde her şey var. İlk hükümet dönemizde 19 Kasım 2002'de Abdullah Gül başbakanlığında ilk kararlarımızdan biri, 'Olağanüstü hali kaldırıp Türkiye'yi normalleştireceğiz demiştik' ve kasım ayının sonunda kaldırdık dedi.
HERKES SESSİZ DEVRİM'İ EN AZ BİR KERE OKUSUN
Hızla ilerliyoruz. Türkiye'de sosyal ve toplumsal değişme demokratikleşmenin bir parçasıdır. AB ile müzakere süreci olmasaydı, Kopenhag'da bu görüşmeler yapılmasaydı iç mekanizmalarda biz bu demokratikleşmeyi sağlayamazdık, pek çok engel çıkardı. Bu süreçte hem standartları yükselttik, hem de AB yolundaki adımları hızlandırdık. 2004 ve 2005'i hatırlayın, bu yöndeki adımlar en çok o zaman atıldı. Özellikle Kopenhag kriterleri Türkiye'nin standartlarının yükselmesine büyük katkı yaptı. Disiplinli mali politikamızla bizi güçlendirdi. AB ile ilgili hedeflerimiz çalışmalarımız devam ediyor.
Atalay, AK Parti iktidarını anlatan Sessiz Devrim isimli kitabı gösterip, herkesin bir kez okumasını da istedi.
İŞKENCEYE SIFIR TOLERANS İLE DÜZENLEME YAPTIK
İşkence için özel bir düzenleme yaptıklarını da vurgulayan Atalay, 2003'te, AB İnsan Hakları Mahkemesi'nde işkencede, birinci sıradaydık. 'İşkenceye sıfır telorans' sloganıyla işkenceye, 'paraya çevrilemez, ertelenemez' şeklinde öyle bir düzenleme yaptık. İnsanlarda değişim zihniyeti zaman alıyor tabi ama bunu da başardık. Vatandaşa şeffaf olma, bilgi edinme kanunu hakkını getirdik. Gerçekçi olmak gerek, Türkiye'de devlet vatandaşlarını koruyor. Devlete kaybolan güven bu düzenlemeler bu değişimlerle geri geldi. Bunları çözerek insanını anlayarak herkesin devlete bağlılığını arttırarak bunu başardık. Herkes anadilini konuşacak, kıyafetten kimse çekinmeyecek, bunların aksini düşünmek çağ dışı düşünceler artık. Bütün bunları yaparken adım atarken toplumun bütün kesimleri ile ilgili olarak, 'Ne nerede nasıl tartışılmalı' zamanlaması iyi yapılmalı. Neticede bu çalışmaların bu çalışmaların yapılması gerekiyor. Bu kararları almak kolay mı, değil tabiki. Sosyal bilimlede çalışanlar bunun zorluğunu bilir. 30 yıldır devam eden terör ve bununla ilgili toplumun duyarlılığı var. Böyle bir ülkede böyle bir değişimi yapacak kararları almak kolay değil. Dünyada çok değişmeler oluyor, özellikle bireyin çok önemli çok sesliğin önemli olduğu bir düzenleme, kimse kimseye engel olmayacak, kaba davranış yok, her düşünce önemli. İçimizde birçok farklılığı taşıyan bir ülkeyiz. Huzurluksuzlar, sıkıntılar olabilir, bunları yenmek zorundayız. İşte bu tür kongreler bu gelişmeler değişmelerde bize bilimsel yol gösterecek dedi.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar, Atalay'a plaket verip, teşekkür etti. Atalay, yaklaşık bir saat süren konuşmasının ardından Fotoğraf ve Resimlerle Muğla serginin açılışını yaptı, ressamlardan eserleri hakkında bilgi aldı. Atalay, taş kullanılarak yapılan dans eden Atatürk tablosunun önünde sanatçıyla uzun süre sohbet etti. Atalay ardından Valilik Binası'na geçti.
Kongere, öğleden sonra Çözüm Sürecinde Kürt Sorunu konulu panelle devam edecek. Panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Doğu Ergil, Prof. Dr. Ferhat Kentel, Prof. Dr. Mesut Yeğen, Prof. Dr. Ahmet Özer, Toros Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Rüstem Erkan katılacak.