Haberler

"Artık Darbeciler Yargılanabiliyor"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 12 Eylül darbesinde yargılananlar ile ilgili konuştu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 12 Eylül askeri darbesine ilişkin davada yargılananların ne söylediklerinin önemli olmadığını belirterek, "Türkiye için bu manzara önemli. Artık darbeciler yargılanabiliyor. Verilecek cezadan da yattıkları yataklarında alınan ifadelerinden de daha önemlisi, darbenin artık suç olarak görülmesidir" dedi.

TOBB tarafından düzenlenen "Yeni Yüzyılda Medya ve İletişim Arama Konferansı"na katılmak üzere Bolu'da bulunan Arınç, Kanaltürk Ankara Temsilcisi Faruk Mercan'ın sunduğu "Ankara'nın Nabzı" programında soruları yanıtladı.

Konferansla ilgili bilgi veren Arınç, birilerinin veya kolayca rapor yazanların zannettiği, düşündüğü gibi Türkiye'de basın özgürlüğünün yerlerde sürünmediğini söyledi.

"Aslında basın özgürlüğü var" diyen Arınç, bunun kısıtlandığı noktaları görmek için terörle Mücadele Kanunu'na ve Türkiye'nin gerçeklerine bakmak gerektiğini belirtti.

Arınç, bu konuların iyice araştırılması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Ama bir konuda iddialıyım. Hiçbir gazeteci, sayısı önemli değil, 100-200-300-500, bir kişi bile olsa, gazetecilik mesleğini yaptığından dolayı, içeride olmamalı, hürriyeti engellenmemeli. Gerçekten gazetecilik mesleğini ifa etmesinden dolayı mı bir kısım insanlar mı içeride. Yoksa birtakım kanunların, yazılı hukukun yasak ettiği, men ettiği konuları işlediklerinden veya böyle bir suça dahil olduklarından dolayı mı- Orada tarafsız ve objektif bir gözle, hukuki açıdan bir değerlendirme yapmak lazım. Bunu da yapmaya çalıştık."

-"3 dönem yasağını dört gözle bekliyorum"-

"12 Eylül askeri darbesinin ardından, Milli Selamet Partisi İl Başkanı iken parti tabelasını indirmenizi istiyorlar, her şey bitti diyorlar. Tabelayı indirmeyi reddediyorsunuz. 70'li yıllarda başlayan siyasi hayatınız boyunca, il başkanlığı tabelasını indirmemeniz, 40 yıl sonra bu noktada olmayı bekliyor muydunuz-" sorusu üzerine siyasete başladığı dönemi anlattı.

12 Eylül darbesinin ardından il başkanı olduğu Milli Selamet Partisi'nin kapatıldığını, kendisine siyasi yasak getirildiğini ifade eden Arınç, geçen sürecin ardından parlamentoda 5. dönemini yaşadığını, siyasette her noktada bulunduğunu kaydetti.

"3 dönem yasağını dört gözle bekliyorum, bundan da memnunum" diyen Arınç, siyasi hayatta ne yapabilecekse yapmaya çalıştığını dile getirdi.

Arınç, şöyle devam etti:

"Ümit ediyorum ki arkadan gelecek çok değerli insanlar var. Parti içinde çok deneyimli arkadaşlarımız var. Onlar AK Parti'nin başarılarını bundan sonra da devam ettirecekler. Gözüm arkada değil, Allah ömür verirse, bu dönemin sonunda siyasi hayata en azından bir mola verme ihtiyacını hissediyorum. Milletvekilliği veya belediye başkanlığı noktasında hiçbir görevi kabul etmeyeceğimi ifade ettim. Eğer izin verirlerse, partide de genel merkezde de taşra teşkilatında hiçbir görev almam. Buna ihtiyacım var. Başkalarının da ihtiyacı olduğu gibi. AK Parti Türkiye'de her zaman başa güreşecek, iktidar olacak. Şahıslara bağlı bir siyaset anlayışını bir kenara koymamız lazım. Gelenler, inşallah gidenlerden daha başarılı olacak.

Türkiye'de siyasetin yozlaşmasının veya siyaset kurumunun giderek güçsüzleşmesinin arkasında lider sultası var, parti içi demokrasinin olmayışı var. Lider ve çevresindekilerin, partiye hakim olması ve başkalarına bu alanı boş bırakmamak gibi bir kaygıları var. Hele bir uygulayalım bakalım. Bakarsınız ileride böyle bir şey doğru değilmiş, çok faydasını görmedik diyenler, daha sonraki dönemlerde başlarının çaresine baksınlar. Ama biz Allah kısmet ederse,ömrümüz de olursa 2015 seçimlerinde en azından ara vermek gibi bir ihtiyacı hissediyorum."

-"O maskaralıklarla karşılaşmıyoruz"-

Bülent Arınç, hükümete geldiklerinden bu yana geçen sürede, siyasi başarının yanı sıra demokratikleşme, özgürlükler alanında ve dış politikada da önemli gelişmeler sağlandığını anlattı.

Arınç, "Yasa değişikliklerinden temel zihniyet değişiklilerine kadar ve Türkiye'de o 10 yıl içerisinde, yurt dışından gelip de kulağımıza eğilerek,

' Türkiye'de darbe olacak mı-' diye soran, yüzümüzü kızartan yabancı misafirlere kadar şimdi artık bu tür maskaralıklarla karşılaşmıyoruz" diye konuştu.

Darbe teşebbüsleri, cuntacılık faaliyetlerinin bugün yaşanmadığını, bunların sorumlularının büyük kısmının da yargılandığını söyleyen Arınç, "Ama en azından yargının artık bu işleri sorgulayıp, daha sonra yeni komisyonlarla 28 Şubat sürecinin incelenmesi, bir taraftan da 12 Eylül'ün artık yargı noktasında, yataklarından bile sorgulanabilecek duruma gelen darbecilerin hazin sonunu hep beraber izliyoruz" dedi.

12 Eylül davasını izlerken neler hissettiğinin sorulması üzerine de Arınç, 12 Eylül darbesini yapanların kendilerini koruyacak hükümleri anayasaya koyduklarını, 12 Eylül 2010 referandumundaki halk oylamasıyla bunun değiştirildiğini anlattı.

Bunun üzerine soruşturmanın başlatıldığını ve konseyin hayatta kalan 2 üyesiyle ilgili dava açıldığını anımsatan Arınç, şöyle konuştu:

"Ne söyledikleri önemli değil, Türkiye için bu manzara önemli. Artık darbeciler yargılanabiliyor. Batının çok önce başardığı ve artık darbe sözünü tarihe gömdüğü bir zamanda biz aradan 32 sene geçtikten sonra darbecileri yargılayabiliyoruz. Verilecek cezadan da yattıkları yataklarında alınan ifadelerinden de daha önemlisi, darbenin artık suç olarak görülmesidir. Geçmişte darbecilere alkış tutanların da utanıp şimdi bundan nedamet duyması en azından büyük bir kısmının ve darbecilerin yargılanmasını alkışlamasıdır. Bundan sonra ümit ediyorum ki artık durumdan vazife çıkararak veya 'Cumhuriyetimizi korur ve kollarız' diyerek harekete geçecek artık bir unsurun kalmamış olduğudur."

-"Bunların hiçbirisinin şu bardak kadar kıymeti kalmadı"-

AK Parti'nin 10 yıllık döneminde, kapatma davasından, 27 Nisan bildirgesine kadar yaşanan süreçlere ilişkin soru üzerine Arınç, "Meclis Başkanı sıfatımız, Başbakan, Başbakan olmasına rağmen çoğu zaman bizi yalnız bırakırlar veya gülümsemeyen, tepeden bakan ifadeleriyle kendilerince bize tafra yaparlardı. İsim isim bunları söyleyebiliriz, ama artık bunların hiçbirisinin şu bardak kadar kıymeti kalmadı" dedi.

Meclis Başkanı olduğu dönemde, komutanların yaptığı ziyaretin çok kısa tutulduğunun hatırlatılmasına karşılık da Arınç, şunları söyledi:

"3,5-4 dakika mıydı, saat tutmadım, ama çok kısa olduğunu hatırlıyorum. Onun arka planında ne olduğu da çok yazıldı. Şahsen üzülmüştüm. İlk tebrik etme ziyaretine gelip de böyle bir tavır içinde olmalarına. Sayın Özkök'ün o davranışın içinde bulunan Genelkurmay Başkanı olarak çok da memnun olmadığını anlıyordum. Yani diğerlerinin tavrını belki onaylamıyordu. Ama bir komuta kademesi olarak bana ilk geldiklerinde böyle bir mesaj vermek istemiş olabilirler. Ama benim vicdanım müsterih. Ben onlara daha güzel bir mesaj verdim. O ziyaretin iadesini yaptığım zaman her birinde en az yarım saat kaldım. Özellikle Şener Eruygur'da biraz daha fazla kaldım. Onunla ne konuştuğumuzu veya annemin Manisa'daki evini aratmak istemesinin altında ne yattığını sağlığına kavuştuğu zaman konuşacağım. Şimdilik sağlığına kavuşmadığı görülüyor. O günleri yaşadık, eğilmedik, bükülmedik, korkmadık. Türkiye'nin böyle bir sınavdan geçeceğini biliyorduk. Çok şükür bunları kötü bir hatıra olarak anıyoruz."

Sorular üzerine, Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, 27 Nisan bildirisi ve Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararıyla ilgili süreci de anlatan Arınç, TBMM'de 367 yeter sayısı bulunamayınca, sürecin sonunda ağustos ayında Cumhurbaşkanının seçilebildiğini söyledi. Arınç, "4 aylık bir gecikmeye yol açtı yüzde 47 oy oranıyla ikinci seçimleri almamızda halk üzerinde çok olumlu etkisi oldu" dedi.

"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçiminin doğal adayı konumunda herhalde" denilmesi üzerine Arınç, "Yorumu siz yapın. 1,5 sene var diyelim. Bu günden şu adaydır, bu aday olacak diye konuşmak doğru değil. İnşallah çok güzel bir seçim olacak. Çok güzel, çok iyi, çok başarılı bir Cumhurbaşkanı, ilk defa halkın oylarıyla seçilmiş olacak" dedi.

Arınç, "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında zaman zaman üslup farklılıkları ortaya çıkabiliyor. İlişkilerinde başta olmayan şimdi olan bir şey görüyor musunuz-" sorusuna karşılık, farklılık görmediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı ve Başbakanın anayasada tarif edilen görevlerinin farklı olduğunu belirten Arınç, farklı konular, görüşler olsa bile sonuçta karar alma noktasında Başbakan Erdoğan ile ayrı düşmediklerini ifade etti. Arınç, parti içindeki farklılıkları zenginlik olarak gördüklerini anlattı.

Kaynak: AA / Güncel
Kayyum kararının ardından harekete geçen CHP, 414 belediye başkanını Ankara'ya çağırdı

Kayyum kararının ardından harekete geçtiler! 414 belediye başkanına çağrı

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan kayyum tepkisi

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan kayyum tepkisi

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi feci şekilde can verdi

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi 20. kattan düşerek can verdi

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

title