Arşivler Açılıp, Gerçekler Ortaya Çıkarılmalı"
Dünyaca ünlü Fransız piyanist Stephane Blet, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları hakkında "Geçmiş geride bırakılıp beraberce tarihin acılarını silmek gerekir. Bu da ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önerdiği gibi, her iki ülkenin arşivlerini açarak, gerçekler ortaya çıktığı takdirde iki halkın bir araya gelmesiyle mümkün olur.
HÜSEYİN ALTINALAN - Dünyaca ünlü Fransız piyanist Stephane Blet, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları hakkında "Geçmiş geride bırakılıp beraberce tarihin acılarını silmek gerekir. Bu da ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önerdiği gibi, her iki ülkenin arşivlerini açarak, gerçekler ortaya çıktığı takdirde iki halkın bir araya gelmesiyle mümkün olur." dedi.
Blet, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını AA muhabirine değerlendirdi.
Türkiye'nin Ermeni soykırımı iddiasına karşı çıkmasını ve dayatmalara karşın dimdik ayakta kalmasını takdirle karşıladığını vurgulayan Blet, bu iddialarla Türkiye'nin istikrarının bozulması ve güçsüzleştirilmesinin hedeflendiğini söyledi.
Yüzyıl önce yaşanan savaşların bedelinin, Türk gençliğine ve gelecek nesillere mal edilemeyeceğine dikkati çeken Blet, "Nasıl ki İngilizlerin Fransızlardan Austerlitz Savaşı için Fransızların da İngilizlerden Waterloo Savaşı için bugün hesap sormaya hakkı yoksa, onların da Türklerden hesap sorma bulunmuyor. Geçmiş geride bırakılıp beraberce tarihin acılarını silmek gerekir. Bu da ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önerdiği gibi, her iki ülkenin arşivlerini açarak, gerçekler ortaya çıktığı takdirde iki halkın bir araya gelmesiyle mümkün olur." diye konuştu.
"Konunun akademik zeminlerde tartışılması gerekir"
Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Canbolat da ABD başkan adaylarının 1915 olaylarıyla ilgili "soykırım" tabirini kullandığını, iktidara geldiklerinde siyaset gereği bu kavramı kullanmaktan kaçındıklarını ancak Türkiye'nin üzerine bu iddiayı yük olarak bindirdiklerini söyledi.
Bu tutumun yıllardır bu şekilde devam ettiğini anlatan Canpolat, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Öğrenci olarak gittiğim Almanya'dan dönerken hocamın, 'Ne yapmayı düşünüyorsun?' sorusuna 'Belki Türkiye'de Dışişleri Bakanlığına girerim' cevabını verdim. 'Sakın girme. Çünkü Ermeniler, Türk diplomatları öldürüyor' dedi. Bütün dünyada geçmişte böyle bir imaj vardı. Şimdi ise 'Bu konunun üstesinden nasıl gelebiliriz' diye tartışıyoruz. Bu konunun akademik zeminlerde ciddi, önyargısız tartışılması, konuşulması lazım. Siyasi söylemlerin hiç bir anlamı yok. Bugün böyle yarın öyle. Ama ortaya çıkan akademik bir tez olursa, o zaman bunların uzun vadede etkisi olur. Konuyla ilgili adımlar atılmalı, siyasetçiler bunları teşvik etmeli ve desteklemeli. Aksi takdirde bu iddialar, siyasi bir oyun olarak devam eder."
Prof. Dr. Canbolat, Ermeni sorununun uluslararası ilişkilerin gündeminde sadece Ermenilerin değil, özellikle Batılı güçlerin Türkiye aleyhine kullandıkları bir manivela haline geldiğini vurguladı.
"Bazı ülkelerin 'soykırım yoktur' demeyi yasaklamasını nasıl yorumluyorsunuz?" sorusuna Canbolat, "Bu, o zihniyetin özgür düşünceyi, bilimi ne derece temsil ettiği konusunda kanaat sahibi olmamızı sağlıyor. Buna inanabilir miyiz, bu nasıl bir özgürlük anlayışı olacak, kanunla insanların kanaati değiştirilir mi? Bu Orta Çağ skolastik düşüncesine sadakatin tipik bir örneğidir. Avrupa'nın skolastik düşünceye olan bağlılığının tipik örneğidir. Bunun kabul edilebilir bir yanı yoktur. Tipik bir Avrupa refleksidir." karşılığını verdi.