Arkeolojik kazılarda bulunan antik dişlerde çürük ve diş eti hastalığına neden olan bakteriler saptandı
İrlanda'nın Limerick kentinde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan 4 bin yıl önce yaşamış kişiye ait iki dişte, bugün de çürüğe ve diş eti hastalığına neden olan bakteriler saptandı. Bilim insanları, keşiften elde edilen bilgilerin, insan beslenmesindeki değişikliklerin, çürüklerin ve diş eti hastalıklarının yaygınlaşmasına etkisini anlamaya yardımcı olabileceğini belirtti.
İrlanda'nın Limerick kentinde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan 4 bin yıl önce yaşamış kişiye ait iki dişte, bugün de çürüğe ve diş eti hastalığına neden olan bakteriler saptandı.
CNN'in haberine göre, bilim insanları, keşiften elde edilen bilgilerin, insan beslenmesindeki değişikliklerin, çürüklerin ve diş eti hastalıklarının yaygınlaşmasına etkisini anlamaya yardımcı olabileceğini belirtti.
İrlanda'nın Limerick kentindeki kireçtaşı mağarasında, 1993-1996 yıllarında yapılan arkeolojik kazılarda, insan diş ve kemik kalıntıları bulundu.
Bilim insanları, milattan önce 2280-2140 yıllarında Bronz Çağı'ndaki insana ait olduğu ortaya çıkan iki diş üzerinde araştırma yaptı.
Araştırmanın baş yazarı, Dublin Trinity College Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Lara Cassidy, dişlerden birinde bol miktarda, çürüklere yol açan ağız bakterisi "Streptococcus Mutans'ın (S. Mutans)" bulunduğunu açıkladı.
Cassidy, dişlerde çürümeye ve DNA bozulumuna yol açan bu bakterinin, asit üreten doğası nedeniyle iyi korunamadığından genomik kayıtlarda nadiren bulunduğunu kaydetti.
Araştırmada, diğer antik buluntularda da diş çürükleri gözlemlendiği ancak "S. Mutans" türü bakterilerin, güneybatı Fransa'da bulunan ve milattan önce 3400-2900 yıllarına tarihlenen eski bir Neolitik diş ve İskandinav Mezolitik döneminden kalan ve milattan önce 9890-9540 yıllarına tarihlenen çiğnenmiş kara sakız buluntusu gibi nadir örneklerde, yalnızca çok düşük miktarlarda keşfedildiği belirtildi.
Tahıl ve şekerin diyetlere girmesi diş çürüklerini ve bakterilerin zararlı etkilerini artırdı
Cassidy, araştırmacıların, bakterilerin arkeolojik kazılarda bulunan antik dişlerde bugünkü kadar yaygın olmadığını düşündüğünü belirterek, o dönemlerde tüketilen besinlerin daha az rafine şeker ve işlenmiş gıda içerdiğini söyledi.
Yaklaşık 10 bin yıl önce insan hayatına tarımın girmesiyle önemli bir beslenme değişiminin görüldüğünü kaydeden Cassidy, buğday ve arpa gibi tahılların yetiştirildiği antik dönemlerde diş çürüklerinin sık görüldüğünü, son birkaç yüzyılda ise şekerin yaygınlaşmasıyla beslenme alışkanlıklarının da değiştiğini vurguladı.
Cassidy, Bronz Çağı'ndan kalan dişteki "S. Mutans"ın bugünkü örnekleriyle karşılaştırılmasının, bakterinin zarara yol açma yeteneğinin şeker ve tahılın yaygınlaşmasıyla daha da arttığını ortaya koyduğunu söyledi.
Araştırmacı, "Geçtiğimiz birkaç yüzyıl (insan beslenmesinde) çılgınca değişime tanık oldu. Bu nedenle bunun mikrobiyomu (insan derisinde ve vücudunun üzerinde doğal olarak yaşayan bakteriler gibi mikroorganizmalar), sadece ağız değil aynı zamanda bağırsak mikrobiyomunu nasıl etkilediğini anlamak, son birkaç yüzyılda Batı toplumlarında veya Batılılaşmış toplumlarda bazı hastalıkların neden bu kadar yaygın hale geldiğini anlamamıza bir miktar yardımcı olabilir." ifadelerini kullandı.
Araştırmaya dahil olmayan, Londra Doğa Tarihi Müzesi İnsan Gelişimi Araştırma Merkezi çalışanı Dr. Louise Humphrey ise antik ve modern "S. Mutans"ın karşılaştırmalı analizinin, son birkaç yüzyılda artan şeker tüketimiyle bağlantılı büyük bir değişikliği ortaya çıkardığını ve 19. yüzyılda rafine şekerin yaygınlaşmasıyla daha yüksek çürük oranları görüldüğüne dair önceki araştırmaları desteklediğini bildirdi.
Antik çağlardaki mikrobiyomlar çok daha zengindi
Dublin Trinity College'dan yapılan açıklamada ise incelenen iki dişte, antik genom kayıtlarında daha yaygın görülen ve diş eti hastalığına yol açan "Tannerella Forsythia (T. Forsythia)" bakterisinin DNA örneğinin de bulunduğu belirtildi.
Araştırmacılar, incelenen dişlerde bakterinin iki farklı türünü bulurken, bugün söz konusu bakterinin sadece bir türüne rastlandığı kaydedildi. Araştırmada, antik mikrobiyomların bugüne nazaran çok daha fazla biyolojik çeşitlilik içerdiği ve bunun kaybının insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olabileceği vurgulandı.
Araştırma "Molecular Biology and Evolution" dergisinde yayımlandı.