Haberler
Suriye'deki son gelişmeler için dikkat çeken yorum: Esad'ın şah damarı kesildi

Son gelişme için dikkat çeken yorum: Esad'ın şah damarı kesildi

Suriye ve Rus savaş uçaklarının misillemesi sonrası Türkiye'yi bekleyen büyük tehlike

Yaptıkları misilleme sonrası Türkiye'yi büyük bir tehlike bekliyor

Muhalifler, ele geçirdikleri Halep'te Hafız Esad'ın heykellerini yıkmaya başladı

Esad'ı çıldırtacak görüntü

15 yaşındaki kız, Marmaray'ın önüne atladı! Dehşet anları kamerada

Daha 15 yaşında! Kendini Marmaray'ın altına attı

Arınç: "Şimdi Kafa Tutan, Sözü Dinlenen Bir Türkiye Var"

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Arınç, Bursa'da: (1)- "Birkaç yıldan bu yana siyasi söylem olarak hem hükümetimiz hem dünün Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın konuşmalarında bir hedef olarak 'yeni Türkiye'yi daha çok konuşmaya başladık.

Başbakan Yardımcısı Arınç, Bursa'da: (1)- "Birkaç yıldan bu yana siyasi söylem olarak hem hükümetimiz hem dünün Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın konuşmalarında bir hedef olarak 'yeni Türkiye'yi daha çok konuşmaya başladık. O artık literatürümüze yerleşti ancak 'Acaba bu, yeni Türkiye olarak birkaç yıldan beri mi konuşuluyor?' derseniz, hayır. Bunun patenti bana ait"- "Kayıtlara baktım, ben ilk defa 2004 yılında TBMM'de yaptığım bir konuşmada her paragrafta yeni Türkiye'yi anlatmışım"- "Türkiye'de ne zaman anayasayı değiştirmek isteseniz ne zaman sivil-asker ilişkisini batı ölçütlerinde yapmaya kalksanız ne zaman özgürlük alanlarını genişletmeye kalksanız karşınıza koskocaman bir duvar çıkar. O duvarı geçmeniz mümkün değil. Halkın talepleriyle de bunu yapmak mümkün değil. AB'nin bizden istediği bir görev olarak bunu söylediğimizde, AB adına bunu yaptığımızda mesafe aldık. Bu bir manivelaydı. AB bizim için iyi bir manivela oldu" Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Birkaç yıldan bu yana siyasi söylem olarak, hem hükümetimiz hem dünün Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın konuşmalarında bir hedef olarak 'yeni Türkiye'yi daha çok konuşmaya başladık. O artık literatürümüze yerleşti ancak 'Acaba bu, yeni Türkiye olarak birkaç yıldan beri mi konuşuluyor?' derseniz, hayır. Bunun patenti bana ait" dedi. Arınç, İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği (AY-BİR) tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde (AKKM) bu yıl 3'üncüsü düzenlenen "Yeni Türkiye Konferansları" kapsamındaki "Yeni Türkiye'nin Tarihi Kökleri" konulu konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 2023, 2053 ve 2071 hedeflerinin bulunduğunu, bunların önemli hedefler olduğunu söyledi. "Yeni Türkiye" kavramının yeni olmadığını ancak şimdi daha çok konuşulduğunu ifade eden Arınç, şöyle konuştu: "Birkaç yıldan bu yana siyasi söylem olarak hem hükümetimiz hem dünün Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın konuşmalarında bir hedef olarak yeni Türkiye'yi daha çok konuşmaya başladık. O artık literatürümüze yerleşti ancak 'Acaba bu, yeni Türkiye olarak birkaç yıldan beri mi konuşuluyor?' derseniz, hayır. Bunun patenti bana ait. Kayıtlara baktım, ben ilk defa 2004 yılında, TBMM'de yaptığım bir konuşmada her paragrafta yeni Türkiye'yi anlatmışım. O konuşma da yanımda var, çoğaltıp bazı arkadaşlarımıza verebiliriz. O zaman bana kuşkuyla bakmışlar. Bazı siyasetçiler de laf atmış. Yani ne demek istiyorsun? 'Eski Türkiye kötü, yenisini mi kuracaksınız? Cumhuriyeti red mi ediyorsunuz?' gibi abuk sabuk sorular da sorulmuş. Bir kısım insanlar da yeni Türkiye'yi dikkatle takip etmeye başlamışlar. Yani ilk defa TBMM'de yeni Türkiye lafzının, cümlesinin konuşmasının şahsen tarafımdan yapıldığını, ben biliyordum ama arkadaşlarım bana bunun 1 Kasım 2004 tarihinde mecliste yaptığım bir konuşmada olduğunu söylediler. Ben de bunu yanıma aldım getirdim. Tek tek okuyacak değilim."- "Devlet anlayışını yeniden ihya etmek mecburiyetindeyiz"Arınç, Türkiye'de geçmişte "devlet" kavramının "Çatık kaşlı zat, jandarma veya despot bir yönetim" olarak anlaşıldığını ifade ederek, şunları dile getirdi: "Oysa devletin bizim inancımızda babalık vasfından ziyade, annelik vasfı vardır. Devlet vatandaşına baba gibi eli ağır sopalı yaklaşmaz, anne gibi yaklaşır, bazen kızar, kulağını büker, bazen kabalarına tokadı basar ama sonra da çocuğunu alır, kucaklar, yumuşatır 'Senin ne derdin var, anlat bakalım' der ve onun gözyaşları içerisinde dövdüğü halde bile anacığım' diye sarıldığı hale gelir. Biz bugün böyle bir devlet anlayışını yeniden ihya etmek mecburiyetindeyiz. Özellikle bugünlerde buna biraz daha fazla ihtiyacımız var. Devleti ceberut olmaktan, böyle tanınmaktan uzaklaştırmamız lazım."- "Türkiye'nin ayıpları olarak sayılabilecek şeyler"Türkiye'de geçmişten bu yana zor günlerin yaşandığını çok iyi bildiklerini, "yeni Türkiye"nin nasıl gündeme geldiğine bakılması gerektiğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti: "Ben olaya siyasi açıdan bakmak zorundayım. Çünkü Anayasa Mahkememiz var, 1961'den beri var, 1980'de de var. Anayasa Mahkemesi, hiçbir darbede kapatılmamıştır. Meclis, siyasi partiler kapatılmıştır, hükümetler sona ermiş, Erbakan'lar, Ecevit'ler, Demirel'ler, rahmetli Türkeş'ler Uzunada'da veya bir başka yerde sigaya çekilmiştir... Şimdi böyle günlerde hepimizin geçmişe dönüp bakması lazım. Hiçbirisi yeni Türkiye'den bahsetmedi, bahsedemedi... 1921 Anayasası'nı meclis yaptı, 1924 Anayasası'nı da meclis yaptı, ta 1960 darbesine kadar, 1960 darbesinden sonra askerler, karşılarına gelen Anayasa Mahkemesi üyeleri onlara şunu söylüyordu; 'Efendim sizi kutlarız, iyi ki bu darbeyi yaptınız, bizden nasıl bir anayasa istersiniz. Sipariş üzerine anayasa. Bunu 1980'de de yaptılar. Dünyanın hiçbir yerinde yargı, darbe yapanların huzurunda başını eğmez, onları tebrik etmez, onlara sipariş üzerine anayasa hazırlamaz. Bu Türkiye'de oldu. Hatta garabet şudur ki TSK'nın komuta kademesi, bunların hepsini benzetmek olmasın, sizin gibi oturttu, onlara her söylediğini de ayakta alkışlattı. Bunlar 28 Şubat'ta da onun öncesinde Türkiye'nin ayıpları olarak sayılabilecek şeylerdir." - "AB bizim için iyi bir manivela oldu"Arınç, AB'ye amansız düşman olarak yetiştirildiğini, "vatana ihanet olarak gördüklerini" ama rahmetli Erbakan'ın 28 Şubat'ta karşılaştığı olayları birebir yaşamış bir insanın AB'ye taraftar olmamasının mümkün olmadığını dile getirerek, "Bana her zaman sormuşlardır; ne zaman AB taraftarı oldun? 28 Şubat'ı gördükten sonra. Türkiye'de ne zaman anayasayı değiştirmek isteseniz ne zaman sivil-asker ilişkisini batı ölçütlerinde yapmaya kalksanız ne zaman özgürlük alanlarını genişletmeye kalksanız karşınıza koskocaman bir duvar çıkar. O duvarı geçmeniz mümkün değil. Halkın talepleriyle de bunu yapmak mümkün değil. Dolayısıyla AB'nin bizden istediği bir görev olarak bunu söylediğimizde, AB adına bunu yaptığımızda mesafe aldık. Bu bir manivelaydı. AB bizim için iyi bir manivela oldu" ifadelerini kullandı. - "Bugün 8 dilde yayın yapan bir AA var" Necmettin Erbakan'ın başbakanlığı döneminde yapılan bir projenin bugün dünya çapında bir proje olarak anıldığını, bunun da tamamen yerli "havuz projesi" olduğunu ifade eden Arınç, projenin, bakanlıkların kullanılmayan bütçelerini bir havuzda toplamak suretiyle ihtiyaca göre kullanıp, faiz hortumlarının kesilmesini sağladığını ifade etti. Arınç, projeyi bugün farklı şekillerde kendilerinin de uyguladığına işaret ederek, şunları kaydetti: "Yüksek faizle bunu yapmaya kalkarsanız bu felaket demektir. Ben Anadolu Ajansı'nın (AA) başına geldiğimde durum bundan farklı değildi. AA'da binlerce çalışan vardı, bütçesi azdı, abone toplamak suretiyle de ajans, bütçesinin binde birine bile sahip değildi. İkide bir Maliye Bakanından para istiyordu. O zaman ki genel müdüre sordum. Paranız yetmiyor siz ne yapıyorsunuz? 'Bankadan alıyoruz' dedi. 'Bu ay maaş ödeyemiyorum, gidiyorum bankadan alıyorum, sonra Maliye Bakanından para alınca bankaya ödüyorum'. ya bu iş mi dedim. Bunu herkes yapar. Bunu yapmak için genel müdür olmak şart değil. Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür. Sokaktaki çocuk bile yapar. Paran bitti mi bankaya git, daha sonra maliyeden yalvar al, bankaya olan borcu öde. 'Efendim başka çaremiz yok'. Başka çare olmaz, bu böyle devam etmez. ya kendi içinizde küçüleceksiniz, bu kadar hantal bir büyüme olmaz ve AA, arkadaşlarım beni bağışlasınlar, bugün öyle değil ama ben geldiğim zaman en yüksek ücret alan en yüksek tazminatla emekli olan bir kurumdu. Bizim çaycımız bile 22 senelik hizmetten sonra 220 bin lira bizden tazminat alıyordu. Bizdeki sendika başkanına 864 bin lira tazminat verdik. Aynı zamanda sandıktan 300 bin lira aldı. 1 milyon liranın üzerinde. Ondan sonra da 'emekçi kardeşlerim' diye sokağa çıkıyor. O sendika da bitti orada. Biz hepsinin tedbirini aldık. Bugün 8 dilde yayın yapan bir AA var. 8 dilden de aboneleri var, para gelmeye başladı."Katar'a gittiğinde Al Jazeera televizyonu yayın grubunu prens ile ziyaret ettiğini hatırlatan Arınç, şöyle devam etti: "Anlattılar, anlattılar, 'Bakın bizim AA böyle böyle yapıyor' dedim. Çünkü bana dedi ki; 'Biz artık Balkanlar'da olmak istiyoruz. Yayın ağımızı genişletmek istiyoruz'. Orada varız, size yardımcı olalım, haber satalım' dedim. 'Ne kadar iyi olur' dediler. Biz Balkanlar'da 2,5 sene önce Boşnakça, Hırvatça yayına başladık. Binlerce abonemiz var. O bölgenin bütün haberleri bizden geçiyor. Bu ne kadar müthiş bir şey. 'Kürtçe, Arapça, İngilizce, Fransızca, haber verelim size' dedim, Arnavutça yayın yapıyor AA. Bir kurum böyle çalışır. 8 dilde haber yayını yapıyoruz. Birbirimizden böyle haberimiz oluyor. Yoksa İslam dünyasında ne olup bittiğini biz, AFP'den öğrenmeye kalkarsak yandık. Kendi haberlerimizi güvenilir kanallardan öğrenmemiz lazım." (Sürecek)Başbakan Yardımcısı Arınç: (2)- "Allah kısmet ederse yeni anayasamızı bu seçimlerden sonra yapacağız. Bu yeni anayasa kısa olacak. Az maddeli olacak, öyle ansiklopedi gibi olmayacak. Temel hakları esas alacak, yasama, yürütme, yargıya ait bir sistemi ortaya koyacak"- "Bu parlamenter demokratik sistemde, 'başkanlık mı yarı başkanlık mı' onu da yeni anayasa içinde monte edeceğiz. Parlamento kabul eder halkın önüne gider o da kabul ederse yeni anayasamız yürürlüğe girecek. Yeni anayasa yapmak zorundayız. Bu bütün siyasi partilerin ve parlamentonun namus meselesidir"- "Enflasyon bizde biraz arttı, biraz daha gerilere gelmesi lazım. Evet, bizde de faizler düşmeli, 1 olmalı 1,5 düşmeli, bunların hepsi mümkündür. Ama eğer bu ikisinin arasında bir ilişki varsa bugün Türkiye'de faizler enflasyondan çok yüksektir diyemezsiniz"- "Sadece faizi düşürmek, kaldırmak da mesele değil. Başka paritelerle bunun bir araya gelmesi lazım. Dolayısıyla Merkez Bankası yanlış yapıyor, doğru yapıyor ama ekonominin de genel geçer kuralları vardır. Bu kurallara da hepimizin canla başla sahip çıkması lazım"- "Ekonomide hemen hemen bir sendeleme bir sarsılma siyasette de bir sarsılmaya yol açabilir. O yüzden gözümüzü dört açarak bizim ekonomi üzerinde kara bulutlar varsa dağıtmamız, endişeler varsa da gidermemiz lazım" Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, haziran seçimlerinden sonra yapacakları anayasanın temel hakları esas alacağını ifade ederek, "Bu parlamenter demokratik sistemde, 'başkanlık mı yarı başkanlık mı' onu da yeni anayasa içinde monte edeceğiz. Parlamento kabul eder halkın önüne gider o da kabul ederse yeni anayasamız yürürlüğe girecek. Yeni anayasa yapmak zorundayız. Bu bütün siyasi partilerin ve parlamentonun namus meselesidir" dedi. Arınç, İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği (AY-BİR) tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde (AKKM) bu yıl 3'üncüsü düzenlenen "Yeni Türkiye Konferansları" kapsamındaki "Yeni Türkiye'nin Tarihi Kökleri" konulu konferansta, AK Parti iktidara geldiğinde enflasyonun yüzde 35'lerde, faizlerin ise yüzde 60'larda olduğunu hatırlattı. Türkiye'de bugün faiz tartışmalarının yaşandığına dikkati çeken Arınç, şunları söyledi: "Bugün Merkez Bankası faizleri indirsin diyoruz ama isterseniz şöyle bir hesap yapalım; evet şu anda enflasyon bildiğiniz gibi 7-8'ler civarında. Faizler de o nispette, hemen hemen başa baş. Avrupa'da eksi, sıfır, enflasyon da sıfır faizler de eksi. Değişen bir şey yok. Enflasyon bizde biraz arttı, biraz daha gerilere gelmesi lazım. Evet, bizde de faizler düşmeli, 1 olmalı 1,5 düşmeli, bunların hepsi mümkündür. Ama eğer bu ikisinin arasında bir ilişki varsa bugün Türkiye'de faizler enflasyondan çok yüksektir diyemezsiniz. Enflasyon ile faizler, hemen hemen birbirine yakın. Yüzde yarımlık bir fark gösteriyor. Ama sadece faizi düşürmek, kaldırmak da mesele değil. Başka paritelerle bunun bir araya gelmesi lazım. Dolayısıyla Merkez Bankası yanlış yapıyor, doğru yapıyor ama ekonominin de genel geçer kuralları vardır. Bu kurallara da hepimizin canla başla sahip çıkması lazım. Ekonomide hemen hemen bir sendeleme bir sarsılma siyasette de bir sarsılmaya yol açabilir. O yüzden gözümüzü dört açarak bizim ekonomi üzerinde kara bulutlar varsa dağıtmamız, endişeler varsa da gidermemiz lazım. Biz 13 seneden beri ne bir seçim ekonomisi uyguladık ne de popülist tavırlarda bulunduk. Millet de buna inandı."- "Hesap yapmasını bilmeyen birisi de diyor ki..."Arınç, hükümet olarak çalışana da emekliye de haklarını verdiklerini ancak her camiden, her toplantıdan çıkarken emeklilerin çok dostane bir şekilde "Bizi unuttunuz, az zam yaptınız" dediklerini diye getirerek, şöyle konuştu: "Emin olun her Bakanlar Kurulu'nda bunu konuşuyoruz. En son kapsamlı bir tablo geldi önümüze, şu anda 11 milyon emeklimiz var. 11 milyon kişiye aylık 100 lira seyyanen versek diye düşünüyoruz, karşılığında şu kadar rakam çıkıyor. 11 milyona aylık 100 lira versek 11 milyar lira eder. Şimdi tabii hiç dayak yememiş, hesap yapmasını bilmeyen birisi de diyor ki 'Ben, senede iki defa Kurban ve Ramazan Bayramı'nda birer maaş vereceğim'. 11 milyona senede iki defa birer maaş tutarında verseniz, kaç milyardır? Bu milyar bütçenin neresinde vardır? Bunu verirseniz, bütçenin diğer kalemlerini ne yaparsınız? Bunu sormak lazım. Ama hiçbir zaman bu işin başında sorumluluk taşıyacağına inanmadığı için sallayıp gidiyor adam. 'Senede iki defa şunu vereceğim' diyor. Ben 100 lira vermek için çırpınıyorum, kaynak arıyorum, çünkü 'Maaşımı artır' diyen kitle 100 kişi, bin kişi değil, birine verip öbürüne vermemek de mümkün değil, hepsine vermemiz lazım." - "Meşruiyeti kalmayan anayasayı, tarihin çöp sepetine atmamız lazım""Yeni Türkiye"nin gerçekten sivil, çağdaş, iyi bir anayasaya sahip olan ülke anlamına geldiğini ifade eden Arınç, göreve geldikleri tarihten itibaren bu anayasayı değiştirmekle meşgul olduklarını ancak artık yama tutar hali kalmadığını vurguladı. Arınç, mevcut anayasanın 78 maddesini değiştirdiklerini, 100'den fazla kanunda değişiklik yaptıklarını hatırlatarak, "Zaten 175 madde, geçici maddeleriyle 185 madde, yarı yarıya yakını değişti ve o kadar garip bir anayasadır ki 82, artık darbeciler de korunmadığına ve yargılandığına göre meşruiyeti de kalmadı. Meşruiyeti kalmayan bir anayasayı, artık tarihin çöp sepetine atmamız lazım. Yeni, sivil, demokratik bir anayasa yapmamız lazım. Biz 2007'den itibaren bunun ihtiyaç olduğunu gördük" değerlendirmesinde bulundu. - "Yeni anayasamızı bu seçimlerden sonra yapacağız"Anayasanın en önemli maddelerini 2010 yılında değiştirdiklerini, 2011 seçimlerinden sonra yeni anayasa yapmak için çalışma yaptıklarını ancak yine muvaffak olamadıklarını anlatan Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Allah kısmet ederse yeni anayasamızı bu seçimlerden sonra yapacağız. Bu yeni anayasa kısa olacak. Az maddeli olacak, öyle ansiklopedi gibi olmayacak. Yemek nasıl pişirilir tarif etmeyecek. Temel hakları esas alacak, yasama, yürütme, yargıya ait bir sistemi ortaya koyacak. Bu parlamenter demokratik sistemde, başkanlık mı yarı başkanlık mı onu da yeni anayasa içinde monte edeceğiz. Parlamento kabul eder halkın önüne gider o da kabul ederse yeni anayasamız yürürlüğe girecek. Yeni anayasa yapmak zorundayız. Bu bütün siyasi partilerin ve parlamentonun namus meselesidir. Mademki darbe dönemleri geride kaldı. Darbe anayasalarından da kurtulmamız lazım. Bu ülkenin parlamentosu bugüne kadar hep anayasasını 20'de 21'de yaptı ama 60 ve 80'de askeri darbeler sonucu yapıldı. Bu bir dayatmaydı. Şimdi yine parlamento ve halk referandumuyla bu işi bitireceğiz diyoruz." Türkiye'de geçmişte ülkenin önünü tıkayan ayrımcılıkları ortadan kaldırdıklarını anlatan Arınç, "Yeni Türkiye aslında kökü mazide olan yeni bir gelecek demektir. Biz mazimizden iftihar eden insanlarız, utanan ve korkan insanlar değiliz" ifadesini kullandı.- "İslam adına cinayet işlemek dünyanın en büyük vahşetidir"Arınç, dini asli kaynaklarından öğrenmenin önemine de değinerek, şunları kaydetti: "Bugün maalesef o kadar yanlışlık o kadar kötüye gidiş bazı topluluklarda görülüyor ki bunlar cehaletten başka bir şey değildir. Ortadoğu'daki bu insan kasapları, kendileri ne kadar Müslüman olduklarını iddia etseler de ne İslam ile ne insanlıkla en ufak bir ilgileri yok. İslam adına cinayet işlemek dünyanın en büyük vahşetidir ve insanlık dışı bir harekettir. Yine İslam adına insanların ırkçılık içine girmesi, menfi durumuna düşmesi bilgisizlikten kaynaklanıyor." Başbakan Yardımcısı Arınç, Türkiye'nin ekonomik alanda kaydettiği başarılara dikkati çekerek, sözlerini "Şimdi kafa tutan, sözü dinlenen bir Türkiye var. 'One minute'tan sonra kendisine öz güven gelmiş, mazlumların hakkını zalimlerden söke söke almasını bilen, zalimin karşısında hakikati haykıran insanların Türkiye'si var. Bu çok önemli" diye tamamladı. (Bitti) .....

Arınç:
Kaynak: AA / Güncel
title