Araştırma Şirketlerinden Yerel Seçim Değerlendirmesi
KONDA Yönetim Kurulu Başkanı Erdem: "Sonuçlar itibarıyla Türkiye'nin siyasi oy eğilimi tablosunda çok önemli bir değişiklik yok. AK Parti birinci, CHP ikinci, MHP üçüncü. BDP seçime, BDP ve batıda HDP olarak girdi.
İSTANBUL (AA)- KONDA Yönetim Kurulu Başkanı Tarhan Erdem, yerel seçim sonuçlarını, "Sonuçlar itibarıyla ürkiye'nin siyasi oy eğilimi tablosunda çok önemli bir değişiklik yok. AK Parti birinci, CHP ikinci, MHP üçüncü. BDP seçime, BDP ve batıda HDP olarak girdi. Az ama bence fena bir oy değil. Bazı bölgelerde artma var" şeklinde değerlendirdi.
Erdem, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, kutuplaşmanın oldukça sert olduğu bir dönemde 30 Mart'ta yapılan yerel seçimlerde iyi sonuçlar alındığını, toplumda rahatsızlık olmadığını ve sıkıntı yaşanmadığını dile getirdi.
Seçim sonuçlarına birçok itirazlar yapıldığını ve doğru veya yanlış söz konusu itirazların da yavaş yavaş bittiğini belirten Erdem, seçim sonuçlarını şöyle değerlendirdi:
"Sonuçlar itibarıyla Türkiye'nin siyasi oy eğilimi tablosunda çok önemli bir değişiklik yok. AK Parti birinci, CHP ikinci, MHP üçüncü. BDP seçime, BDP ve batıda HDP olarak girdi. Az ama bence fena bir oy değil. Bazı bölgelerde artma var. Büyükşehirlerde Kürtlerin kazanamayacağını bildiklerinden, seçilmesi muhtemel olan seçilmesini kolaylaştıracak bazı partilere oy verdiler bir çok yerde; görünmüyor BDP'nin ilerlemesi ama daha yakından, ilçe bazında baktığımızda görünüyor. O bakımdan bence bu seçimle bundan önceki 2011 seçimleri arasında çok büyük fark yok, oy dağılımı bakımından. AK Parti'de yüzde 5 oranında bir azalma var. Bu da değerlendirilmesi gereken bir sonuç. Maalesef siyaset adamları, liderler, kendi istedikleri gibi kendilerine uygun şekilde yorumluyorlar. Bunun daha bağımsız kurumların doğru yorumlaması lazım."
Erdem, gerek illerde gerek ilçelerde bazı yerlerde dikkat çekici değişiklikler olduğunu belirterek, "Mesela Ankara'da çok başabaş geldi. Bunun tesiri CHP ile MHP'nin önemli bir kısmının CHP'ye oy vermesinden ileri geliyor. Bu eşitlik, bir parti eşitliğinden daha çok kutuplaşmanın yarattığı bir eşitlik. İstanbul'da önemli bir fark yok gördüğüm kadarıyla" dedi.
Tarhan Erdem, KONDA'nın seçim araştırması sonucunda AK Parti'nin yüzde 46, CHP'nin yüzde 27 ve MHP'nin yüzde 15 oranlarının çıktığına değinerek, "Seçime bağlı olarak biz büyükşehirlerde büyükşehir belediye başkanına verilen oyu, diğer yerlerde il genel meclisinin oyunu toplayarak bir sonuç alıyoruz. Öyle bakıldığında AK Parti yüzde 45,5, CHP yüzde 27,7, MHP yüzde 15 çıkıyor. Hemen hemen bizimki hata payı içerisinde tuttu gibi görünüyor. Bir defa daha görüldü ki seçim araştırmaları -değişik şekilde kullananlar olabilir ama- bir manipülasyon amacıyla yapılmıyor, ciddi olarak halka, kamuoyuna veya kendi abonelerine bilgi vermek amacıyla yapılıyor ve doğru sonuçlar alınıyor" diye konuştu.
Seçimlerde iptallerin de olabileceğine ancak bunların kurulları, kuralları olduğuna işaret eden Erdem, şöyle devam etti:
"Sandık işlemlerine karşı sandık kuruluna, seçim günü ve ertesi gün akşam 17.00'ye kadar itiraz edilebilir. İlçe Seçim Kuruluna itiraz edilir ve İlçe Seçim Kurulunun kararı da kesindir. Eğer bunu sandık işlemleri hakkındaki itirazı İl Seçim Kuruluna götürmek isteyen varsa o zaman hepsi için söylemek lazım. 'Sandık kurulu işlemlerine ait sandığa, ilçeye ve ile itiraz edilir' demek lazım. İlçe seçimleriyle ilgili itiraz önce İlçe Seçim Kuruluna, sonra İl Seçim Kuruluna yapılır. Eğer deniyorsa ki İl Seçim Kuruluyla itirazların hepsi Yüksek Seçim Kurulu'na gider, bunun sorumluluğunu da siyasi partilerin alması lazım. O zaman bu, Türkiye'deki seçimlerin 3 ay sonuçlanmaması demek."
KONDA Yönetim Kurulu Başkanı Erdem, Türkiye'de yargı nezaretinde, denetiminde ve kararlarıyla seçim yapılması usulünün büyük mücadelelerin sonucunda elde edildiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Kimsenin bunu tahrip etmeye hakkı yok. Ama onun altında beraber hepimiz kalırız, seçim yapamaz hale gelir bu memleket. Bunu kimsenin o günkü menfaatiyle, durumla ilgili olarak yıkmaya çalışmasını anlamıyorum. Hukuk mücadesi doğrudur ve hepimizin hakkıdır. Bunun kuralı var. Siz bir şey söyleyecekseniz 'Ben sandık kuruluna gittim, şunu talep ettim' demesi ve sandık kurulunun da ne cevap verdiğini dürüst olarak söylemesi lazım. Yüksek Seçim Kurulu da son zamanlarda yanlış bir tutuma girdi, kararlarını Resmi Gazete'de yayımlamıyor. Kararların Resmi Gazete'de yayımlanması ve yayımlandıktan sonra tebliğ edilmesi lazım. YSK, Resmi Gazete'de kararları yayımlamadığı için herkes kendine göre yorum yapıyor. İtiraz eden kişi itirazını ve verilen cevabı söylemek zorunda.
Birincisi, YSK'nın kararlarını, karşı tarafa itiraz hakkında verdiği kararı, Resmi Gazete'de yayımlamadan ve yayımlamayarak, bildirmesi çok önemli bir hata. İkincisi, bu kararlar karşısında ilgililerin eksik bilgi vermeleri hata. Üçüncüsü, bunu genelleştirerek 'şaibe' olarak söylemeleri önemli bir hata."
Faruk Acar
Andy-Ar Genel Müdürü Faruk Acar ise Türkiye'de muhalefetin yerel seçim kampanyasını genel seçim havasında yürütmeyi isteyen bir tutum takındığını söyledi.
Gezi Parkı olayları ve 17 Aralık sürecinin bunda etkili olduğunu dile getiren Acar, şöyle devam etti:
"Recep Tayyip Erdoğan'ın kalıcı mı yoksa gidici mi olacağının belirleyecek bir strateji üzerinden çalıştı muhalefet. Başbakan da bu siyaseti seven bir lider. Bunu daha önceki seçimlerde de görmüştük. Gezi olaylarında özellikle bunu tecrübe edinmişti. Karşı tarafın konsolide olması aynı zamanda AK Parti'nin de konsolide olmasını sağlayan bir ortam olduğu için dolayısıyla Başbakan'ın da işine geldi. Gerilim siyasetini iyi bilen ve iyi yönetebilen bir lider olduğu için bu süreç aynı zamanda AK Parti'nin lehine gelişmiş oldu. Muhalefet partileri bundan çok mutlu oldukları kanaatinde değilim. Çünkü amaçları en azından İstanbul ve Ankara ölçeğinde belediyeleri değiştirmekle başlayacak olan ve Türkiye geneli oy oranını yüzde 38'in altına gerileme noktasında olacağının amacını taşıyordu. Fakat gördük ki böyle bir durum söz konusu değil. Muhalefet partileri bir önceki seçime göre özellikle CHP, oylarında bir iki puanlık bir artış sağladı, fakat MHP'nin biraz daha başarılı olduğu söylenebilir MHP için belediye sayısının artması bir anlamda bir başarı kriteri olarak değerlendirilebilir ama çok da memnun olunan bir sonuçla karşı karşıya kalınmadığını bugün itibarıyla görmüş durumdayız."
Acar, Türkiye geneli oy oranlarının nasıl hesaplanacağı konusunun çokça tartışıldığına değinerek, şunları söyledi:
"Nereden bakarsanız bakın AK Parti'nin önemli olan yüzde 40'ın altındaki o psikolojik sınırın altına düşmemesiydi. Oradan da ele alsanız buradan da ele alsanız oy oranı yüzde 40'ın üzerinde olan bir oran. Yüzde 40 ile 45 arasında bir değer. Yüzde 43 gibi bir değerin oluşmuş olması Çankaya seçimleri için önemli bir anlam ifade edecektir. Nitekim bu oran sağlanmış görünüyor. Biz araştırma şirketleri için bu seçimde Türkiye geneli sonucu yerine İstanbul, Ankara ve İzmir gibi 3 büyük şehirde ve bazı kritik illerde sonucun nasıl şekilleneceğine dair yaptığımız açıklamalar ve sandıkla ne kadar örtüştüğünü görmek bir başarı standardı oluşturmamız gerekiyordu. Nitekim Andy-Ar olarak İstanbul, Ankara ve İzmir'de hata payı sınırları içinde sonuçlara yaklaştığımızı söyleyebilirim."
Türkiye'deki diğer araştırma kuruluşlarının da aşağı yukarı seçimler öncesinde benzer sonuçlara ulaştığını ifade eden Acar, araştırma kuruluşları arasındaki rekabetin de bunda etkili olduğunu ifade etti.
Faruk Acar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'nin kamuoyu araştırmalarına verdiği önemin de sektörün hareketlenmesinde etkili olduğunu belirterek, "Diğer partiler de bu seçimlerde özellikle araştırma şirketlerinin aldığı bulgular neticesinde stratejilerini geliştirmeye dönük çalışmalar yaptı. Bu da sektörün başarısı noktasında bir ilerleme kaydedilmesine vesile oldu diyebiliriz" diye konuştu.
- İstanbul