Arap Ligi: Filistin meselesi, uluslararası hukuk için bir turnusol testidir

Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Afrika Birliği, İsrail'in Filistin'deki insan hakları ihlallerini Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçlarına anlatırken, Arap Ligi adına konuşan Dr.
Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Afrika Birliği, İsrail'in Filistin'deki insan hakları ihlallerini Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçlarına anlatırken, Arap Ligi adına konuşan Dr. Mohamed Helal, "Filistin meselesi, uluslararası hukuk ve onu destekleyen kurumlar için bir turnusol testidir." ifadesini kullandı.
UAD'nin, İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarına karşı yükümlülüklerini değerlendiren danışma görüşü duruşmalarının beşinci ve son günü, Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Afrika Birliğinin sunumlarıyla tamamlandı.
Arap Ligi adına konuşan Dr. Mohamed Helal, "Filistin meselesi, uluslararası hukuk ve onu destekleyen kurumlar için bir turnusol testidir ancak uluslararası hukukun etkinliği konusunda sıklıkla hissedilen umutsuzluğa rağmen mahkemenin bir kez daha Filistin halkının haklarını savunacağından ve İsrail'i uluslararası yasal yükümlülüklerini yerine getirmeye teşvik edeceğinden umutlu ve eminiz." dedi.
Helal, İsrail'in işgal ettiği topraklarda insani yardımın nasıl ulaştırılacağına ilişkin münhasır bir yetkisi olduğunu iddia etmesinin hukuken yanlış olduğunu, İsrail'in böyle bir sınırsız yetkisi olmadığını dile getirdi.
"Filistinlilere karşı yapılan ve on yıllardır süren mülksüzleştirme ve sayısız suç, bizi Filistin halkının daha az merhamete, daha az empatiye, daha az adalete layık olup olmadığını veya basitçe daha az insan olup olmadığını merak etmeye yöneltti." diyen Helal, "Filistin'in durumu, insanlığın ortak değerlerle bağlı bir topluluk olduğu karinesinin geçerliliğini tehdit ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
Helal, " İsrail, BM'ye, sivil topluma ve Filistinlilere yardım etmeye karar veren diğer devletlere karşı bir saldırı başlatmıştır. Bu devletler sadece yasal bir yükümlülükten dolayı değil, aynı zamanda 'bir daha asla'nın şimdi olduğunu bilerek Filistin'e yardım ediyor. Bu devletler, İsrail'in Gazze'deki saldırısı devam ederken elini taşın altına koymayanları tarihin affetmeyeceği ve unutmayacağı gerçeğinin farkında olarak hareket etmektedir." diye konuştu.
İİT, UNRWA'ya karşı yasakları kaldırması için İsrail'e baskı yapılmasını istiyor
İİT adına Filistin ve Kudüs İşlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Büyükelçi Samir Bakr sunum yaptı.
Bakr, "İİT olarak ilkeli duruşumuz, Birleşmiş Milletler Şartı ile insan haklarına saygı meselesine bağlılığımız gereği uluslararası sistemin kilit aktörlerini, işgalci güç olan İsrail'e karşı, UNRWA (BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı) aleyhine çıkardığı yasa dışı mevzuatını iptal etmesi için baskı yapmaya ve tüm devletleri UNRWA'ya ek siyasi, yasal ve mali destek sağlamaya davet ediyoruz." ifadesini kullandı.
UAD'den istenilen bu danışma görüşünün, İsrail'in Gazze Şeridi'ne karşı sürdürdüğü savaşı durdurması ve işgale son vermesi gerektiğini ifade etmek için bir fırsat olduğunu dile getiren Bakr, İsrail'in verdiği zararları tazmin etme zorunluluğu olduğunu vurguladı.
Bakr'ın ardından İİT adına söz alan profesör Monique Chemillier-Gendreau, "1949'da Filistin topraklarının önemli bir kısmının zorla ilhakı, 1967'de o toprakların tamamının yine zorla yeniden işgali, Kudüs'ün İsrail devletinin başkenti ilan edilmesi, evlerinden kovulan Filistinlilerin geri dönüş hakkının reddi, uluslararası hukukun tüm hükümlerine saygısızlığın ispatıdır." dedi.
Chemillier-Gendreau, "İsrail'in, BM'nin herhangi bir organını Filistin topraklarında yasaklama yetkisi yoktur. Filistin topraklarının tamamındaki bu işgal, tümüyle yasa dışıdır." diye konuştu.
İsrail'in Gazze'de yaşayan 2 milyon Filistinliyi açlığa zorladığını vurgulayan Chemillier-Gendreau, "Ancak asıl yasa dışı eylem, Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkının reddedilmesidir. Bu, sömürge hakimiyeti eylemidir." ifadesini kullandı.
"Filistin halkı 1 asırdan fazla süredir nekbelere maruz kalıyor"
Afrika Birliği adına konuşan Carthage Üniversitesinden profesör Hacer Gueldich, "Filistin halkı 1 asırdan fazla süredir nekbelere (Büyük Felaket) maruz kalıyor. Bugün, işgal altındaki Filistin topraklarındaki insani durum daha da trajik hale geldi, hatta kıyameti andırıyor diyebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Gueldich, UNRWA'nın BM Genel Kurulu tarafından kurulduğunu, BM amaçlarını yerine getiren bir kuruluş olarak BM'nin sahip olduğu ayrıcalıklara ve dokunulmazlıklara sahip olduğunu söyledi.
Gueldich'den sonra Afrika Birliği adına söz alan Leiden Üniversitesinden profesör Mamadou Hebie, UAD'nin içtihatlarına bakıldığında uluslararası kuruluşların ve çalışanlarının dokunulmazlık ve ayrıcalıklarının önemli ölçüde geliştiğini belirterek, İsrail'in, Filistinli insanların insani yardıma ulaşması hizmetlerini yürüten UNRWA'ya saygı göstermesi gerektiğini vurguladı.
Filistin'in üçüncü devletler ve uluslararası kuruluşlarla ilişki kurma hakkının engellenemeyeceğini dile getiren Hebie, "Tarihe bir bakalım. Kölelik 400 yıl, sömürgecilik 200 yıl, apartheid 15 yıl sürdüyse, bu, üçüncü devletlerin sessizliğinden ve kararlı hareket edememelerinden kaynaklandı." dedi.
"Filistinliler, İsrail'in insafına bırakılmamalıdır"
Hebie, "İşte bu yüzden çağdaş, uluslararası hukuk sadece haklar vermekle kalmaz, aynı zamanda tüm devletlere ve uluslararası kuruluşlara, halkların haklarından etkin bir şekilde yararlanmaları için işbirliği yapma ve yardım sağlama yükümlülükleri getirir. Filistinliler, üçüncü devletler ve kuruluşlar uzaktan bakarken İsrail'in insafına bırakılmamalıdır." diye konuştu.
İsrail'in Filistinlilere karşı ihlallerini sonlandırmanın yanı sıra bu tür ihlallerin üçüncü devletler tarafından gelmesi durumunda Filistinlilere karşı üçüncü ülkelerden gelen bu ihlalleri dahi engelleme, sonlandırma yükümlülüğü olduğunun altını çizdi.
Hebie, bir işgalci gücün hiçbir şart ve durumda başka bir halkın kendi kaderini tayin hakkı, var olma hakkı gibi temel ve vazgeçilemeyen derecedeki hayati haklarını engellemeyi meşrulaştıramayacağını vurguladı.
39 ülkenin sözlü beyanı ve 4 uluslararası kuruluşun sunumlarının ardından Divan hakimleri, danışma görüşünün oluşturulması için müzakerelere başladıklarını duyurdu.