Arakan'da Yaşanan İnsanlık Dramı

Tüm Türkiye'nin yardımına koştuğu Arakan'da Müslümanların yaşadığı sıkıntılar Türkiye'de ilk defa Arakan'dan gelen gönüllü kuruluş temsilcilerinin de katıldığı Arakan paneline ilgi yoğun oldu.

Panel Kuran'ı Kerim tilaveti ile başladı. Daha sonra katılımcılara Arakan'da yaşananların görüntülerinden oluşan sinevizyon gösterisi izletildi.

Sinevizyon gösterisinin ardından açılış konuşmalarına geçildi. İlk olarak kürsüye gelen MÜSİAD Konya Şube Başkanı Aslan Korkmaz, "Belki çok yakın zamana kadar Arakan bizim için sadece uzak Doğu'da bir ülke idi. Son dönemde Sayın Dışişleri Bakanımız ve Başbakanımızın yakın ilgisi ile orada yaşananları yakından öğrendik. Allah nerede zulüm gören mazlumlar varsa onların yardımcısı olsun. Bütün insanlığa yardım edebilmemiz için bizim daha çok çalışmamız gerekiyor. Tarihimizden gelen inançlarımız gereği bizim nerede bir mazlum varsa onların yanında olmamız gerekiyor. Son aylarda soframızda, gönlümüzde artık Arakan da var. Hiçbir şey yapamıyorsak dualarımızla oradaki kardeşlerimize destek olmamız gerekiyor" dedi.

Sivil Toplum Kuruluşları adına selamlama konuşması yapan Abdurrahman Korkmaz da Müslümanların birlik olmasına değindi. Korkmaz, "Arakan'ı, Mescid'i Aksa'yı, Bağdat'ı, Şam'ı yeryüzündeki kanı konuşursak o gün bu iş biter" şeklinde konuştu.

Açılış konuşmalarının ardından panele geçildi. Panelin Moderatörlüğünü Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Salih Zeki Keş Yaparken panele konuşmacı olarak Konya İHH-AYDER yönetim kurulu üyesi İhsan Erdim, İHH'nın ortak çalıştığı kuruluşlardan DOST Welfare Foundation yardım teşkilatının Başkanı Muhammad Ayub ,DOST Welfare Foundation yardım teşkilatı Genel Sekreteri Ahmad Samir, İHH Uzakdoğu Koordinatörü Munevver Husain katıldı.

Arakan'da yaşanan insanlık dramı hakkında bilgi veren Konya İHH-Ayder Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Erdim, "İHH İnsanı Yardım vakfı adına bölgeye yardım için gittik. Myanmar'da Budistlerin yönetiminde bir cunta yönetimi var. Bizi orada karşılayan insanların hepsi sınırsız ağlıyorlardı. Arakan'da gördüğüm zumlu başka bir ülkede görmedim. Arakan yönetiminde öldürme ve asimilasyon üzerine bir politika var. Arakan'da Müslümanların seyahat yasağı var. Önceden hükümetten izin almanız lazım. Evlenme yasağı var önceden dilekçe vereceksin izin alacaksın izini geç verirler ya da hiç vermezler. Ayrıca Müslümanların çalışma yasağı var. Arakanlı Müslümanlar çalışamazlar tam tersine Budistlerin tarlalarında, fabrikalarında ücretsiz çalışmak zorundalar. Beton evlerde oturamazlar ya ahşap ya da kerpiç olmak zorunda. Cenazelerini ücrete tabi defnedebilirler. Motorlu taşıtlara binmeleri yasak, resmi daire yasağı var, Akşam 19.00'dan sonra Müslümanlara sokağa çıkma yasağı uygulanıyorlar" şeklinde konuştu.

DOST Welfare Foundation yardım teşkilatının Başkanı Muhammad Ayub ise Arakan'da yaşanan olayları özetledi. Ayub, "Bölgede resmen katliam yapılıyor. Türkiye'ye gelmeden birkaç gün önce bir olaya tanık oldum. Nas nehrini geçip Bangladeş'e gelen birisi vardı. O yaşadıklarını Gece evlerimizi Budist çeteler bastı. Aile fertlerimden herkesi öldürdüler ve evimi ateşe verdiler benim peşime düştüler ve kendimi zor kurtardım diyerek anlattı. Orada zulümden kaçan herkesin acı bir dramı var" dedi.

Panelde Arakan'da yaşananların konuşulmasının ardından 21 yıl Suriye'de hapis hayatı süren ve şu anda Konya'da yaşayan Suriyeli Mülteci Abdullatif Şeyh Abdu'l Hayy Suriye'de yaşananları anlattı. Abdullatif Şeyh Abdu'l Hayy, "Bizi yaşadıklarımızdan kurtarmak için asil onurlu bir halk karşımıza çıktı ki o da Türkiye halkıdır. Ben Suriye alimlerinin adına Türkiye halkına şükranlarımı sunmak istiyorum. Hz. Peygamber (SAV) bir hadislerinde Müslümanlar bir vücudun organları gibidir. O vücutta uzuvlardan biri hastalandığı zaman diğer uzuvlar uykusuz kalmakla ve ateşle onun yardımına koşarlar. Siz Peygamber (SAV) bu hadisi şerifinde tanımladığı bölümlersiniz. Bu nedenle tüm Türk kardeşlerime şükranlarımı arz etmek istiyorum" ifadesini kullandı.