Aptal Savaş'tan Çıkarılacak 10 Ders
Irak Savaşı, ABD markasına zarar verdi.
ABD Başkanı George W. Bush, 20 Mart 2003 tarihinde Irak'ta Saddam Hüseyin rejimini düşürmek için savaşa girildiğini ilan etti. ABD, Irak'ta son askerini çektiği 18 Aralık 2011'e kadar tam 8 yıl 9 ay savaş yürüttü.
Amerikan Haber Alma Teşkilatı CIA'ın eski üst düzey yöneticisi ve bir dönem Obama'nın danışmanlığını yapan Bruce Riedel, Irak işgalini ülkesinin en büyük hatalarından biri olarak değerlendiriyor.
"Irak Savaşı, Obama'yı başkan yaptı ve ABD'nin dış politikasını değiştirdi" diyen Riedel, Irak'taki "aptal savaş"ın gölgesinin bugün hala ABD'nin Suriye, İran ve Libya politikalarını etkilediğini ileri sürdü.
Irak Savaşı'ndan geriye kalan mirasın ABD'ye daha yıllarca zarar vereceğini iddia eden CIA eski yetkilisi Bruce Riedel, ABD'nin "aptal savaşı'ndan çıkarılacak 10 dersi şu başlıklar altında özetledi:
APTAL BİR SAVAŞTI
Barack Obama, 2002 Sonbaharı'nda Illinois senatörü olduğu dönemde, olası Irak Savaşı'na karşı düzenlenen bir gösteride şu sözleri söylemişti: "Ben her savaşa karşı değilim. Ama aptal bir savaşın karşısıdayım." 1.5 milyon ABD askeri savaşmak için Irak'a gitti. Söz konusu askerlerin üçte biri, günümüzde savaş sonrası sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor. Cephede ise 4 bin 422 asker hayatını kaybederken, 30 bini yaralandı. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, BM Genel Kurulu'nda Saddam Hüseyin'nin biyolojik silahlara sahip olduğunu söyledi. Aynı Powell, BM'deki bu konuşmasını daha sonra yayımladığı biyogrofisinde BM'deki "utanç duyduğu bir leke" olarak tanımladı. ABD'de yapılan bir kamuoyu araştırması, halkın yüzde 51'nin Irak Savaşı'nın büyük bir hata olarak gördüğünü ortaya koydu. Sadece yüzde 31'i Irak Savaşı'nı doğru bulduğunu açıkladı.
IRAK SAVAŞI 'ABD' MARKASINA ZARAR VERDİ
ABD'nin Irak'ta yürüttüğü savaş Batı'da dışlanmasına neden oldu. Almanya başta olmak üzere birçok Batı ülkesi Bush'un dış politikasına şüpheyle yaklaşırken, Arap dünyasında da yeni Washington karşıtlıkları oluştu. Ebu Garip Cezaevi'ndeki işkence, ABD demokrasisine gölge düşürdü. Irak işgalinde ABD askerleri kendilerini "özgürlük savaşçıları" olarak görürken, Irak halkı onları işgalci olarak gördü. Irak Savaşı'nda resmi rakamlara göre 100 kişi yaşamını yitirdi.
SAVAŞ CIA'YI GÖZDEN DÜŞÜRDÜ
Irak lideri Saddam Hüseyin'in kitle imha silahlarına sahip olduğu istihbaratını Bush yönetimine veren Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı oldu. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, BM'de Saddam'ın biyolojik silahlara sahip olduğunu dünyaya ilan ettiği sırada birkaç metre arkasında CIA Başkanı George Tenet duruyordu. CIA'ya Irak'ta kitle imha silahları olduğu bilgisine veren Rafid Ahmed Alwan el-Janabi 2011'de bu konuda yalan söylediğini itiraf etti. El-Janabi, Irak'taki rejimin düşmesine katkı sağlamak için biyolojik silahlar olduğu stihbaratını uydurduğunu söyledi.
IRAK SAVAŞI HALKI İKİYE BÖLDÜ
Demokratlar, Irak Savaşı başladığında Başkan George W. Bush'a destek verdi ancak savaşın faturası ağırlaştıkça, ayrılıklar baş gösterdi. Demokratlar, Bush'un kendilerini kandırdığı hissine kapıldı. Irak Savaşı'ndaki bölünme en son ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel'ın bu koltuğa getirilmesi sırasında yaşandı. Eski Cumhuriyetçi Chuck Hagel, Irak Savaşı'nı "Vietnam'dan sonraki en büyük dış politika hatası" olarak değerlendirmişti. Cumhuriyetçiler, Hagel'dan intikam almak için haftalarca adaylığını bloke etti.
SAVAŞ OBAMA'YI İKTİDARA TAŞIDI
2008'deki başkanlık seçimlerinde Barack Obama siyasette tecrübesizdi ancak Hillar Clinton'a göre çok büyük bir avantajı vardı. Obama, Hillary Clinton'ın aksine Irak Savaşı'na açıkça karşı çıkmıştı. Demokrat adayların televizyondaki bir tartışmasında Obama, Irak işgalini "aptal bir savaş" olarak ilan ettiğini açıkladıktan sonra eklemişti: Hillary Clinton ise George W. Bush'a bu konuda hak vermişti. Irak Savaşı'na karşı duruşu Obama'yı seçimlerde önce Demokratların adayı, ardından da Cumhuriyetçi aday John McCain'i yenerek Beyaz Saray'a taşınmasını yardımcı oldu. Obama, savaş yorgunu ABD halkına, "Irak Savaşı'nı akılcı bir şekilde sona erdireceği" sözünü de verdi.
NEOCON'LARIN SAVAŞIYDI
Saddam Hüseyin iktidarının devrilmesi, uzun yıllardan beri Neocon'ların (Aşırı muhafazakar) fikir babaları Paul Wolfowitz, Richard Perle, William Kristol'un hedefiydi. Askeri güçle demokrasi getirme fantezileri dönemin ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'den de destek bulunca harekete geçtiler. 11 Eylül 2001 saldırısı "Bush savaşçıları"na Irak'a saldırma meşruiyetini de onlara kazandırdı. Bush'un anti terör danışmanı Richard Clarke bu durumu şu sözlerle değerlendirmişti: "11 Eylül'ü bahane ederek Irak'ı işgal, İkinci Dünya Savaşı'nda Japonların Pearl Harbor'a saldırısından Meksikalıları sorumlu tutmak gibi bir şey."
NEOCON'LAR SAVAŞTAN ÇOK AZ DERS ÇIKARDI
ABD başkanlık seçimini kaybetseler de, Neocon'lar hiç bir zaman ortadan kaybolmadı. William Kristol, kurucusu olduğu "Weekly Standard" gazetesinde bugün hala Irak Savaşı'nın bir zaferle sonuçlandığını savunuyor. Neocon'ların "özgürlük savaşçıları" çoktan beri yeni bir düşman buldu bile: İran. Kristol bugünlerde atom bombasına sahip olabilecek bir İran'ın dünya barışına getireceği tehlikelerden bahsediyor. Cheney ve Rumsfeld, otobiyografilerini yayımladı ancak Irak Savaşı ile ilgili tek bir özeleştiri yapmadı. Aslında Neocon'ların savaş stratejisini günümüzde Obama bir şekilde insansız hava araçlarıyla yürütüyor. Obama insansız hava araçlarıyla "potansiyel terörist"lere saldırı emri veriyor.
RAK İŞGALİ, ÖRTÜLÜ (GİZLİ YÜRÜTÜLEN) SAVAŞLARA YOL AÇTI
ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Irak'taki savaşı kolay kazanacağını düşünerek başlangıçta sadece 145 bin asker gönderdi. Rumsfeld'in bu savaş stratejisi kendisi açısından bir felaketle sonuçlandı. Irak'ı işgal etmişlerdi ancak bir türlü özgürleştiremiyorlardı. Rumsfeld görevden alındı ve daha sonra CIA başkanlığı da yapacak olan General David Petraeus savaş stratejisi olarak "kontrgerila" taktiğini benimsedi: Sivilleri korumak için daha fazla asker istihdam ederken, bir yandan da direnişçilere karşı gerila taktiğiyle savaştı. Petraeus'ın Irak'taki savaş stratejisi başarılı olunca, Obama onu Afganistan'a gönderdi. Ancak bu strateji Afganistan'da başarı şansı bulamadı. Stratejideki başarısızlık Obama'yı örtülü bir savaş yürütmeye yöneltti. Obama, başta Afganistan olmak üzere Pakistan ve Yemen'de insansız hava araçları aracılığıyla "potansiyel terörist"lere karşı örtülü bir savaş yürütüyor.
SAVAŞ ARAP BAHARI'NDA ABD'NİN DIŞ POLİTİKASINI BELİRLEDİ
ABD'nin "Irak macerası" Obama'ya yeni bir "aptal savaş"a girişmemesini öğretti. "Arap Baharı"nın estirdiği rüzgarla Tunus ve Mısır'da iktidarlar devrilirken, ABD geri planda kalmayı tercih etti. ABD, Libya'da yürütülen savaşın öncülüğünü bile Avrupa'ya bırakmayı tercih etti. Obama'nın danışmanları bu stratejiyi "arkadan yönetmek" şeklinde adlandırdı. ABD eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Obama'nın Libya'daki savaşı başkalarına bırakmasını anlayamadığını söyledi. Cheney, "Savaşı zafere ulaştırmak için başkalarına bırakmak benim için yanlış bir strateji" dedi. Obama şu anda Suriye'deki iç savaş nedeniyle baskı altında. Obama'ya askeri müdahalede bulunmasa bile, muhaliflere silah vermesi konusunda yoğun bir baskı yapılıyor. ABD, Suriye'ye askeri bir müdahalede Irak'taki sonla karşılaşmaktan korkuyor. New York Times yazarı Thomas Friedman, "Suriye Irak'ın ikizi" sözleriyle uyarıda bulundu.
IRAK SAVAŞI ABD'DE GÜNLÜK HAYATIN İÇİNDE
ABD sokaklarında Irak Savaşı gazilerini tekerlekli sandalyelerinde görmek mümkün. ABD, Irak savaşında 4 bin 422 askerlerini kaybetti. 30 bin asker ise savaşta yaralandı. ABD'de hemen hemen her aile, bir Irak Savaşı gazisiyle bir şekilde karşılaşmak zorunda kalıyor.
'ULUSU EVDE İNŞA EDELİM'
Trafiktaki bazı araçların üzerinde "IRQ" işareti yer alıyor. Hemen altında ise "Irak'ta savaştım" sloganı bulunuyor. Irak Savaşı'ndan dönen askerler arasında işsizlik ve intihar oranı daha yüksek. Halk savaş yorgunu ve güvensiz. Demokratlarda olduğu gibi artık Cumhuriyetçi Parti'yi destekleyenler de başka bir kıtada çocuklarının savaşmasını istemiyor. "Ulusu evde inşa edelim" sloganı gün geçtikçe daha popüler oluyor.