ANTALYA 25 çocuğun istismar davasında annelerin feryadı yürek dağladı
25 çocuğun istismar davasında annelerin feryadı yürek dağladıANTALYA'da, sınıf öğretmeni Mahmut Aydın K.'nin 25 ilkokul öğrencisine cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklu yargılandığı davada, mağdur çocukların anneleri, "Allah'ım bu mübarek günlerde adalet istiyoruz.
25 çocuğun istismar davasında annelerin feryadı yürek dağladı
ANTALYA'da, sınıf öğretmeni Mahmut Aydın K.'nin 25 ilkokul öğrencisine cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklu yargılandığı davada, mağdur çocukların anneleri, "Allah'ım bu mübarek günlerde adalet istiyoruz. İyi ki cehennem var. Bizim bu acımızı ne olur dindirin" diye feryat etti.
Antalya'da, 25 ilkokul öğrencisine cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklanan sınıf öğretmeni Mahmut Aydın K.'nin yargılanmasına devam edildi. Koronavirüs salgını nedeniyle yargıda alınan tedbirler doğrultusunda nöbetçi mahkemede görülen duruşmaya, sanık Mahmut Aydın K., bulunduğu Antalya L. Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan SEGBİS aracılığıyla katıldı. Sadece mağdur çocukların aileleri ile taraf avukatlarının alındığı duruşmada, Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) avukatları da 'katılan' sıfatıyla yer aldı.
Mağdur çocukların aileleri ve avukatları, sanığın tutukluluk halinin devamını isterken, sanık avukatı iddiaların somut delillere dayanmadığını öne sürerek tahliye talebinde bulundu.
Cumhuriyet savcısı ise, suçun niteliği, eylem sayısı ve öngörülen ceza miktarı göz önüne alınarak, tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
Sanık Mahmut Aydın K. tahliyesini isteyerek, "Yaklaşık 18 aydan beri tutukluyum. Bana yapılan suçlamalar sözlüdür. Somut bir delil ortaya konulmamıştır. Ortada bir suç yoktur. Tahliyemi ve beraatımı istiyorum" dedi.
Mahkemenin verdiği arada mağdur çocukların anneleri koridorda gözyaşı döktü. Anneler, "Allah'ım bu mübarek günlerde adalet istiyoruz. İyi ki cehennem var. Bizim bu acımızı ne olur dindirin" diye feryat etti.
Mahkeme heyeti sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Duruşma sonrası açıklama yapan UCİM avukatı Hilal Özlem Çağlar, annelerin haykırışlarına değinerek, "Az önce annelerin çığlıkları, ağlayışları adliyenin duvarlarını inletti. Artık adalet gerçekten gecikiyor. Bu çocukların gerçekten adalete ihtiyacı var. Uykusuz kaldıkları günlerin haddi hesabı yok. Rahat uyumaları için bir an önce karar verilmesi gerekiyor. Az önce açıkça hedef gösterildik. UCİM'in basın açıklamaları yapmasından dolayı mahkemelerin yönlendirildiği iddia edildi. Korkmayın, biz çocukların çığlıklarını yükseltiyoruz. Bundan sonra da yükseltmeye devam edeceğiz" dedi.
Ellerinde pankartlar taşıyan UCİM üyeleri, kısa süre slogan attıktan sonra adliyenin önünden ayrıldı.
Duruşmaya katılmayan UCİM Başkanı Saadet Özkan ise sosyal medya aracılığı ile sanık avukatına tepki gösterdi. Mahkemede sanık avukatının çocukları 'çürük elma' olarak nitelendirdiğine dikkat çeken Saadet Özkan, "Bu çocuklar bir ağacın çürük elmaları değil. Sanık avukatının söylediği kelimeler toplum vicdanını yaralamıştır. Bu bir savunma değil. Herkes kendine gelsin. Bu çocuklar hepimizin kanı canı. Onlar yalnız değiller. İnsan hakları deniliyor. Peki çocuk hakları ne olacak? O çocuklara çürük elma diyenlere de ayrıca dava açacağız. O çocukları ve mahkeme koridorlarında anneleri ağlatmaya hiç kimsenin hakkı yok" diye konuştu.
'SÖZLERİM ÇARPITILDI'
UCİM Başkanı Saadet Özkan'ın açıklamalarına yanıt veren sanık avukatı İsmail Duygulu, sözlerinin çarpıtıldığını ifade ederek, şöyle dedi:
"Ben duruşmada çocukları kastederek 'çürük elma' kelimesi kullanmadım. Ben hukuki ilke olan bir cümleyi kullandım. Yazılı beyanımda da yer aldığı üzere, bir ağacın zehirli olduğu söyleniyor ve bir kısım meyvesinin zehirli, bir kısım meyvesinin ise zehirsiz olduğunun ileri sürülemeyeceğini ifade ettim. Bunun bir çelişki olduğuna dikkat çekerek, zehirli ağacın tüm meyvelerinin zehirli olacağı gerçeğinden hareketle söylenen bir cümledir. Ayrıca, bu cümlem Yargıtay'ın 2005 yılında aldığı bir kararda da 'zehirli ağacın meyvesi zehirlidir' şeklinde yer almıştır. Sözlerim çarpıtılmıştır."