Antakya'da depremde oğlunu kaybeden anne, acısını paylaştı
Antakya'da yaşanan depremde enkaz altında kalan ve oğlunu kaybeden Semra Ceylangüden, yaşadığı acıyı anlattı. Ceylangüden, deprem öncesi oğluyla yaptığı vedalaşmayı hatırlayarak, evladını kaybetmenin acısının hala taze olduğunu söyledi.
Hatay'ın Antakya ilçesinde 6 Şubat depremlerinde yaşadıkları binanın çökmesi sonucu eşi ve kızıyla enkazdan yaralı kurtulan 36 yaşındaki Semra Ceylangüden, o gün oğlunu kaybetmenin acısını ilk günkü gibi yaşıyor.
Ceylangüden, Kahramanmaraş merkezli depremlere, Güzelburç Mahallesi'nde 5 kattan oluşan 58 blokun tamamının yıkılması sonucu yaklaşık 1200 kişinin hayatını kaybettiği "600 Evler Konut Yapı Kooperatifi"nde eşi, çocukları Yağmur (11) ve Muzaffer (6) ile yakalandı.
Enkaza dönen binadan depremin 10'uncu saatinde kendi imkanlarıyla çıkan Semra Ceylangüden'in kızı Yağmur ve eşi de yaralı olarak kurtarıldı.
Bölgeye gelen arama kurtarma ekipleri, 72 saat sonra Muzaffer'in cansız bedenine ulaştı.
Aile, tedavilerinin ardından İskenderun Teknik Üniversitesi yerleşkesinde bulunan konteyner kentinde yaşamını sürdürüyor.
Deprem öncesi ailesiyle vedalaşır gibi konuşmuş
Evladını kaybetmenin acısını yaşayan Ceylangüden AA muhabirine, tüm acılara rağmen hayata tutunmaya çalıştıklarını söyledi.
Deprem günü oğlu Muzaffer ile yaptığı konuşmayı anlatan Ceylangüden, "Deprem sabahı saat 04.00 gibi oğlum beni uyandırdı. Yatırdığım oğlum, 'Anne seni çok seviyorum' dedi. Ben de yatmasını, yarın okulunun olduğunu söyledim. Sonra, 'Anne, ablamla babama da söyle onları da çok seviyorum' dedi." ifadesini kullandı.
Ceylangüden, kısa süre sonra depremin olmasıyla enkazda kaldığı dakikalarda yakınında olan kızı Yağmur'un sesini duyduğunu ancak oğlundan ses alamadığını dile getirdi.
Enkaz altındayken kızının sesi güç verdi
Deprem sabahını unutamadığını belirten Ceylangüden, şöyle devam etti:
"Eşime, 'deprem oluyor galiba' dedim. Ondan sonra ben ve eşim, 'çocuklar' diye bağırdık. 'Yağmur, Muzaffer' demeye kalmadı. Muzaffer, 'anne' diye bağırdı ve ev tamamen yıkıldı. Kızımın sesi güç verdi. Ufak bir delik vardı. Oradan her yerin yıkıldığını gördüm. Bir umut ışığı gördüm. Kızımdan ses gelmeseydi kesinlikle o ışığı göremezdim. Çünkü oğlumun öldüğünü anlamıştım. Üzerinden bir yıl geçti neredeyse ama hala yanıyorum. Yaklaşık 2 ay ayaklarımdan dolayı hiç yürüyemedim. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın. Evim, barkım, yuvam hiçbir şey umurumda değil. Evladımı alsaydım, başka bir şey istemezdim. Evladımın özlemi hiç bitmiyor."