Annem Benim Elim, Gözüm, Kulağım"
Kastamonu'da yaşayan 35 yaşındaki Derya Doğan, kemik erimesi nedeniyle yaşamını tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak sürdüren oğlunu her gün okula götürüyor, teneffüslerde de arkadaşlarıyla oyun oynamasına yardım ediyor.
ÖZGÜR ALANTOR - Kastamonu'da yaşayan 35 yaşındaki Derya Doğan, kemik erimesi nedeniyle yaşamını tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak sürdüren oğlunu her gün okula götürüyor, teneffüslerde de arkadaşlarıyla oyun oynamasına yardım ediyor.
Derya ve Murat Doğan çiftinin tek çocukları olan 11 yaşındaki Çınar Doğan, 5 yaşlarındayken rahatsızlandı. Ailesince hastaneye götürülen küçük Çınar'a kemik erimesi teşhisi konuldu.
Hastalığın ilerlemesiyle zamanla yürüme güçlüğü çekmeye başlayan küçük çocuk, 9 yaşından sonra yürüme yetisini tamamen kaybetti. Yaşamını 2 yıldır tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak sürdüren küçük Çınar'ın en büyük destekçisi ise annesi.
Hastalığının ilk günlerinden itibaren oğlunun hem bakıcısı hem de en büyük destekçisi olan anne Doğan, her sabah oğlunu öğrenim gördüğü Şehit Bülent Gider Ortaokuluna götürüyor.
Evi okula yakın olan anne Doğan, her teneffüste ve öğle aralarında mutlaka okula giderek oğlunu bahçeye çıkartıyor, arkadaşlarıyla oyun oynamasına yardımcı oluyor.
"O mutlu olsun diye bazen kalecilik yapıyorum"
Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çınar'ın hastalığını öğrendikten sonra mümkün olduğunca fazla yürümesi için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi.
Fizik tedavi ile oğlunun yürüme süresini biraz uzattıklarını dile getiren Doğan, tüm çabalarına rağmen 9 yaşında yürümesinin tamamen sona erdiğini, artık hayatını tekerlekli sandalyede sürdürdüğünü anlattı.
"Mutlu olsun diye bazen kalecilik yapıyorum"
Beşinci sınıfta okuyan oğlunu okula her gün kendisinin götürüp getirdiğini belirten Doğan, şöyle devam etti:
"Sabah uyanıyoruz, yataktan kaldırıp evdeki arabaya yerleştiriyorum. Elini yüzünü yıkayıp kıyafetlerini giydiriyorum. Hazırlıklarımız tamamlanınca evdeki arabadan indirip kapının önünde bekleyen akülü tekerlekli sandalyeye bindiriyorum. 08.00'de evden çıkıp okula gidiyoruz. Her teneffüs çocuğumun yanına gidiyorum. Teneffüslerde birlikte çeşitli oyunlar oynuyoruz. Top oynamayı çok seviyor. Arkadaşlarıyla top oynuyoruz. Hep beraber oyunlar oynamaktan çok mutlu oluyor. Akülü arabasının arka tekeriyle gol bile atıyor. O mutlu olsun diye bazen kalecilik yapıyorum. Yürüdüğü zamanlarda arkadaşları gibi koşamadığı için üzülüyordu. O zaman da kucağıma alıp onu koşturuyordum."
Oğluna evdeki bakımı da kendisinin sağladığına işaret eden Doğan, "Akşam okul bitince eve getiriyorum. Kıyafetlerini değiştirip ödevlerini yapıyoruz. Bilgisayarda oyun oynamayı çok seviyor. Oğlum şu anda 50 kilo, ben 49 kiloyum. Annelik gücü mü yoksa eskiden yaptığım spora bağlı kaslardaki güç mü bilmiyorum, onu kaldırıp indirip tüm işlerini yapıyorum. Akşamları geldiğinde eşim de bize yardım ediyor." dedi.
Anne Doğan, okul idaresi ve öğretmenlerinin kendilerine ellerinden geldiğince destek olduğunu kaydetti.
"Annem hayatımın her yerinde var"
Çınar Doğan ise annesinin yardımı ile okula gidip geldiğini vurgulayarak, "Annem hayatımın her yerinde var. Arkadaşlarımla birlikte oyunlar oynarken annem bana yardım ediyor. Birlikte futbol, voleybol oynuyoruz. Annem benim elim, gözüm, kulağım. O benim meleğim." ifadesini kullandı.