Anne-babanın tutumu çocuğun davranışlarının belirleyicisi
Anne ve babanın tutumu, çocuğun davranışlarının gelişiminde etkin rol oynuyor.
Ailede ne görürse arkadaş ortamında aynısını tekrarlayan çocuk, şiddet gördüğünde akranlarına şiddetle, sevgi gördüğünde ise sevgiyle yaklaşıyor. Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, çocuğun davranışlarının gelişiminde, anne ve babanın ortak tavrının da önemli olduğunu vurguluyor.
Yaprak Psikiyatrik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi kurucusu Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, birçok anne ve babanın çocuklarının davranışlarından şikâyet ettiğini belirterek, "Acaba biz onlara nasıl davranıyoruz? Bizlerin onlara davranışlarının, onların davranışlarının belirleyicisi olduğunu unutmamamız gerekir" dedi.
Genetik geçişin önemli olduğunu, ancak asıl etkin olanın anne ve babanın çocuklarına davranış şekli olduğunu ifade eden Yurdakul, "Utandırdığımız çocuklar utandırmayı öğrenir, şiddet gösterdiğimiz çocuklar akranlarına şiddet göstermeyi, sevgi gösterdiğimiz çocuklar da sevgi ile davranmayı öğrenir. Sonuçta biz ne verirsek çocuktan onu alırız" diye konuştu.
Ebeveynlerin çocuklarını dinlemesi ve onların fikirlerine saygı göstermesi gerektiğinin altını çizen Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, "Birlikte kararlar alabiliyorsak çocuğumuz da sorumluluk alan ve bizleri üzmeyen bir çocuk olacaktır. Her yaptığına karışıyor, bir kulp buluyor ve azarlıyorsak sürekli azarlamak zorunda olduğumuz bir çocuğumuz olacaktır" ifadelerini kullandı.
"ÇOCUĞA KARŞI ORTAK TAVIR ÖNEMLİ"
Anne ve babanın ortak tavrının da önemli olduğuna vurgu yapan Yurdakul, şöyle devam etti:
"Anne ve babanın birlikte aynı mesajları vermesi çocuklar için çok daha olumlu olur. Ayrı mesajlar verir, birimizin söylediğini öbürü etkisizleştirir, kendi bildiğini okursa çocuklarımız da işlerine geleni yapıp işlerine gelmeyeni yapmazlar. Bu yüzden anne ve babanın ortak dili çok önemlidir. Farklı düşünebiliriz ama onlara tek bir davranış göstermemiz gerekir."
"AYNI ŞEYİ DEFALARCA SÖYLEMENİN ANLAMI YOK"
Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, sinirli olunan durumlarda bile çocuğa anlayışla yaklaşılması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Onları dinlemeliyiz. İletişimden anladığımız bizim söyleyip onun dinlemesi ise bir süre sonra bizim söylediğimizi dinlemeyecektir. Birçok aile 'acaba çocuğum işitmiyor mu?' diyerek onu işitme testi için doktora götürmekte ama bir şey olmadığını, bunun artık çocuklarının kendilerini dinlemediğinin belirtisi olduğunu öğrenince önce sevinmekte ama sonra da 'niye bizi dinlemiyor?' diye üzülmektedir. Bunun nedeninin çok fazla şey söyleyip, hatta aynı şeyi defalarca söyleyip onları yıldırmamız olduğunu unutmamamız gerekir."