Ankara Barosu Lgbtiq Merkezi: Kültürel ve Geleneksel Değerler Lgbtiq'lara Uygulanan Zulme Gerekçe Gösteriliyor
Ankara Barosu LGBTİQ Artı Hakları Merkezi üyesi avukat Derya Kır, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtı Günü’nde “Bu tarihin üzerinden geçen 32 yıla rağmen kültürel, geleneksel ve dini değerler; LGBTİQ Artı’lara uygulanan zulme, ayrımcılığa, zorbalığa ve kötü muameleye gerekçe gösterilmektedir” dedi.
Ankara Barosu LGBTİQ Artı Hakları Merkezi üyesi avukat Derya Kır, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtı Günü'nde "Bu tarihin üzerinden geçen 32 yıla rağmen kültürel, geleneksel ve dini değerler; LGBTİQ Artı'lara uygulanan zulme, ayrımcılığa, zorbalığa ve kötü muameleye gerekçe gösterilmektedir" dedi.
Ankara Barosu LGBTİQ Artı Hakları Merkezi, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi, Bifobi, Transfobi ve İnterfobi Karşıtı Günü'nde Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Merkez üyesi avukat Derya Kır, eşcinselliğin 17 Mayıs 1990 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından hastalıklar listesinden çıkarıldığını anımsatarak, "Bu tarihin üzerinden geçen 32 yıla rağmen kültürel, geleneksel ve dini değerler; LGBTİQ Artı'lara uygulanan zulme, ayrımcılığa, zorbalığa ve kötü muameleye gerekçe gösterilmektedir. Bu tür eylemler, LGBTİQ Artı varoluşları nefret söylemleri ve hedef göstermelerle kriminalize etmekte ve varlıklarını ortadan kaldırmaya çalışmaktadır" dedi.
"Homofobi, bifobi, transfobi ve interfobi sebebiyle ortaya çıkan ve LGBTİQArtı'ların yaşam ve vücut bütünlüğü dahil temel hak ve özgürlüklerini doğrudan tehdit eden tüm fiiller nefret suçu kapsamındadır" diye hatırlatan Kır, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nde çekilmesiyle birlikte nefret suçlarına meşruiyet zemini hazırladığını belirterek, şunları söyledi:
"İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçeceğimizi sananlara, varlıklarımızı ortadan kaldırmaya çalışanlara ve yok sayanlara inat bizler LGBTİQArtı'ların gasp edilen temel hak ve özgürlüklerine erişebilmeleri için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bugün, avukatlar olarak bizler, devletin resmi kurumları ve bu kurumlarda temsil görevini ifa eden kişiler tarafından üretilen nefret söylemlerinin, nefret diliyle hazırlanan haberlerin, düşmanlaştırmanın ve hedef göstermenin LGBTİQArtı'lar açısından sonuçlarını görüyor ve kriminalize edilen, ayrımcılığa, damgalanmaya, şiddete ve nefret suçuna maruz bırakılan, yerlerinden edilen, varoluşu yok sayılan tüm lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks, kuir ve artıların sesi oluyor; tekrar ediyoruz: LGBTİQ fobi öldürür, dayanışma yaşatır."