Anayasa Mahkemesi'nden Kuaför Davasında Gerekçeli Karar Hakkı İhlali
Anayasa Mahkemesi, bir kuaföre açılan davada gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Başvurucu kadının yaşadığı saç dökülmesi olayında bilirkişi raporunun tarafların kusur oranını belirlemede yetersiz kaldığı ifade edildi. Mahkeme, davanın yeniden görülmesine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), saçlarını boyatan kişinin kuaföre açtığı davada karar sonucunu etkileyebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmamasını "gerekçeli karar hakkının ihlali" saydı.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, kuaförde boyattığı saçı zarar gören P.Ç, saçının boyanması sırasında ayıplı hizmet verildiği iddiasıyla kuaför hakkında Ankara 11. Tüketici Mahkemesi'nde maddi ve manevi tazminat davası açtı.
Mahkemenin talebi üzerine çeşitli tarihlerde hastaneden alınan raporlarda, başvurucunun saçında aktif dökülmenin yaşandığı ve uç kısımlarının kuru, mat ve yıpranmış olduğu belirtildi. Raporda, bu durumun saça uygulanan renk açıcı ve boyama işlemleri sonrasında oluştuğu anlatıldı.
Mahkeme, eczacı, saç ve cilt güzellik uzmanı olan bilirkişiden rapor düzenlenmesini istedi. Bilirkişi raporunda, ayıplı hizmet nedeniyle talep edilen maddi zarardan tarafların yüzde 50 oranında kusurlu olduğu tespiti yapıldı.
Davalıların hizmetin ifası sırasında yaptığı uygulamalar, başvurucunun ise zararın telafisi için yaptırdığı işlemler ve hamileliği nedeniyle kusurlu görüldüğü kaydedilen raporda, başvurucunun saçlarının eski haline gelmesi için toplam 17 bin 294 lira masraf yapılması gerektiği aktarıldı.
Mahkeme, 17 bin 294 lira maddi, 4 bin lira manevi tazminatın yasal faiziyle başvurucuya ödenmesine karar verdi.
İtiraz üzerine dosyaya bakan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi, bilirkişi raporunda tarafların yüzde 50 kusurlu olduğu tespitine rağmen, tüm zararın davalılardan tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğuna hükmetti.
Başvurucunun yaptırdığı fazla ve zararlı işlemler ile yaşadığı hamilelik süreci dikkate alındığında saçında meydana gelen zarardan yarı oranda sorumlu olduğuna işaret eden daire, yerel mahkemenin kararında düzeltmeye giderek, 4 bin 323 lira 50 kuruş maddi, 4 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
P.Ç, gerçeğe aykırı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, hamilelik sürecinin olay tarihinden çok sonraya tekabül ettiğini, bu sebeple kendisine atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı halde itirazlarının karşılanmadığı belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Yeniden yargılama yapılması istendi
Anayasa Mahkemesi, başvurucu kadının, adil yargılanma hakkı kapsamındaki "gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği"ne karar vererek, kararın bir örneğinin ihlal sonucunun ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemeye gönderilmesine hükmetti.
Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, bilirkişi raporunda, tarafların yüzde 50 oranında kusurlu olduğunun nasıl belirlendiğine ilişkin somut tespit yapılmadığı, istinaf mahkemesinin de kusur oranının hesaplanmasına dair değerlendirmede bulunmadığı aktarıldı.
Başvurucunun hamileliğinin saç dökülmesinde etkili olduğu hususunun bölge adliye mahkemesi kararında tartışılmadığı ve başvurucunun iddiasını karşılar mahiyette herhangi bir gerekçeye yer verilmediği belirtilen kararda, şu ifadeler yer aldı:
"Somut olayın yaşandığı tarih olan 26 Haziran 2016 ve başvurucunun ilk muayene olduğu 12 Ağustos 2016 tarihlerinde hamile olup olmadığının araştırılmadığı, daha sonraki tarihlerde gerek GATA tarafından düzenlenen sağlık kurulu raporlarında, gerekse Ankara Üniversitesinin düzenlediği raporda başvurucunun hamile olup olmadığının ve varsa hamileliğinin somut olayda herhangi bir tesiri bulunup bulunmadığının değerlendirilmediği görülmüştür. Tüm bu değerlendirmeler çerçevesinde başvurucunun yargılamanın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının bölge adliye mahkemesince konu ile ilgili yeterli bir gerekçe ile karşılanmadığı sonucuna ulaşılmıştır."