Anayasa Hukukçuları Derneği Toplantısı - Alkan
Anayasa Hukukçuları Derneği toplantısı- Yargıtay Başkanı Alkan: "Yargıtay Kanunu'nda yapılan son yasal değişiklikler sonrasında yapılan ve süregelen uygulamalar, Yargıtayın kurumsal bağımsızlığını ortadan kaldırıcı nitelikte olup, yüksek mahkemenin faaliyetleri idari bir kurulun faaliyetlerine bağlı hale getirilmiştir.
Anayasa Hukukçuları Derneği toplantısı- Yargıtay Başkanı Alkan: "Yargıtay Kanunu'nda yapılan son yasal değişiklikler sonrasında yapılan ve süregelen uygulamalar, Yargıtayın kurumsal bağımsızlığını ortadan kaldırıcı nitelikte olup, yüksek mahkemenin faaliyetleri idari bir kurulun faaliyetlerine bağlı hale getirilmiştir. Yeni anayasada bu husus mutlaka yargı bağımsızlığı esasına göre düzenlenmelidir"- Adalet Bakanı Bozdağ: " Türkiye'nin bu anayasayı bir tarafa koyup artık yeni anayasadan bahsetmesi lazım. Değişmek değil, değiştirmek değil, düzeltmek değil, yeni bir anayasanın üzerinde hepimizin durmasında fayda var" Yargıtay Başkanı Ali Alkan, "Yargıtay Kanunu'nda yapılan son yasal değişiklikler sonrasında yapılan ve süregelen uygulamalar, Yargıtayın kurumsal bağımsızlığını ortadan kaldırıcı nitelikte olup, yüksek mahkemenin faaliyetleri idari bir kurulun faaliyetlerine bağlı hale getirilmiştir. Yeni anayasada bu husus mutlaka yargı bağımsızlığı esasına göre düzenlenmelidir" dedi.Anayasa Hukukçuları Derneğince Rixos Grand Ankara Otelde düzenlenen "Faaliyetler, Kitaplar Tanıtım Toplantısı"na, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Yargıtay Başkanı Alkan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, HSYK Başkanvekili Metin Yandırmaz, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop da katıldı.Yargıtay Başkan Ali Alkan, toplantıda yaptığı konuşmasına, "Bir ara hepimizi ümitlendiren ancak son zamanlarda sönmeye başlayan yeni anayasa konusundaki ateşi alevlendirme çabaları nedeniyle Anayasa Hukukçuları Derneğine teşekkür ediyorum" diyerek başladı. Bugünkü anayasanın hem hazırlanışı bakımından hem de demokratik değerlerle ilişkisi bakımından eleştirildiğini ve eleştirilmeye de devam edildiğini belirten Alkan, kabul edildiğinden bu yana birçok maddesi değiştirilmiş olmasına rağmen eleştirilerin sürmesinin söz konusu değişikliklerin yeterli olmadığını ve yeniden hazırlanması gerektiğini ortaya koyduğunu ifade etti.Alkan, "Anayasada öngörülen bazı kurumlar bu darbe anayasasının ürünü olarak tanımlanıp eleştirilirken, bir taraftan da aynı anayasanın bir kısım düzenlemelerine konjonktür gereği sahip çıkılması samimiyet açısından soru işaretlerini içermektedir" diye konuştu.Anayasaların toplumdaki tüm kesimlerin her türlü haklarını güvence altına alırken, farklılıkları korurken, ayrıştırıcı, ayrımcı ve farklılıkları kışkırtıcı değil, ortak zenginliği bir değer ve güç olarak görmesi gerektiğini söyleyen Alkan, farklı düşünceye sahip kişilerin veya grupların ayrımcılığa tabi tutulması, devletin de bilinçli veya bilinçsiz bu ayrımcılığı körüklemesinin kabul edilebilir bir mazeretinin olamayacağını kaydetti.Bireylerin devlet için değil, devletin bireyler için var olduğu gerçeğinin asla unutulmaması gerektiğine dikkat çeken Alkan, özellikle azınlığın haklarının korunmasının önemine değindi. Alkan, "Ne azınlığın çoğunluğa tahakküm olmalı ne de çoğunluğun azınlığı yok etme hakkı olmalıdır. Farklı ve aykırı fikirlere yaşama hakkı verilmelidir. Dünyayı değiştiren bütün yeni fikirler de bulundukları çağın aykırı düşünceleriydi. Ancak tarih bulunduğu çağda aykırı düşüncesiyle baskı görenlere hayrına yad ederken baskı uygulayanları ise kara listesine almıştır" dedi.-"Hakimlik teminatı esasında bireyler için bir güvencedir"-Sivil toplum denilen olguların siyasette siyasi partiler kadar önemli olduğunu belirten Alkan, sivil toplumun eleştirdiğini önerdiğini, bunun da siyasete müdahale değil, siyasete katkı, zenginlik olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.Hukuk devletinin bir anayasanın meşruiyetinin temeli olduğunu ifade eden Alkan, bir devletin hukuk devleti olabilmesi için yargı bağımsızlığının sağlanması, bunun da hem şekil hem öz olarak sağlanması gerektiğini anlattı.Hakim ve savcılara anayasalarda öngörülen yargıçlık güvencesinin tam olarak sağlanması gerektiğini dile getiren Alkan, şunları kaydetti: "Hakim ve savcılar kararlarını hiçbir baskı altında kalmadan tam bir vicdani rahatlıkla vermelidir. Bunu sağlamak ise hakim ve savcının değil, devletin görevdir. Hakimlik teminatı hakimler için değil, esasında bireyler için bir güvencedir. Bir yıl içerisinde iki, üç defa görev yeri değişen bir hakimin kendisini güvende hissetmesi mümkün değildir. Siyasetin etkisinde gibi algılanan bir yargının da birey için bir güvence olması mümkün değildir. Hakimlerin hiçbir somut ve hukuki dayanağı olmadan görüş, düşünce, inanç ve mezheplerine göre ayrımcılığa tabi tutulması, hatta bunun sanki çoğulculukmuş gibi takdim edilmesi telafisi güç birçok zarara yol açacaktır. Bir hakimin hakimlik unvanının önüne böylesi sıfatlar eklenmesi bu hakimin tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda kamu vicdanında büyük hasara neden olacaktır."Yargıtay Kanunu'nda yapılan son yasal değişiklikler sonrasında süregelen uygulamaların Yargıtayın kurumsal bağımsızlığını ortadan kaldırıcı nitelikte olduğunu bildiren Alkan, yüksek mahkemenin faaliyetlerinin idari bir kurulun faaliyetlerine bağlı hale getirildiğini kaydetti. Alkan, "Yeni anayasada bu husus mutlaka yargı bağımsızlığı esasına göre düzenlenmelidir. Anayasada yargı bağımsızlığı özellikle hakim teminatının hiçbir istisnaya yer vermeyecek biçimde düzenlenmesi, suç işleyen kişilerin ise hakim ve savcı değil kim olursa olsun mutlaka cezalandırılması esasının benimsenmesi gerekir" değerlendirmesini yaptı. -"Değiştire değiştire demokratik anayasaya dönüştüremeyiz"-Adalet Bakanı Bozdağ ise konuşmasında, 1982 Anayasası'nın en çok eleştirilen anayasa olduğunu belirterek, "Bizim daha önceki anayasalarımız da var. Onlara ilişkin değişikliklere baktığımız zaman, onların değişikliklerinin mevcut 82 Anayasamızdaki değişiklik sayısıyla orantılı olmadığını görüyoruz" dedi.Bozdağ, "1876 Kanun-i Esasi 45 yılda 7 defa değişmiş. 1921 Anayasası 3 yılda 1 defa değişiyor. 1924 Anayasası yaklaşık 30 yıl içinde 4 defa değişmiş. 61 Anayasası yaklaşık 20 yıl içerisinde 7 defa değişmiş. 82 Anayasası da 32 yıl içerisinde yaklaşık 17 defa değişmiş. Baktığınız zaman yaşamlarına, değişimlerine 82 Anayasası çok değişmiş" diye konuştu.Herkesin 1982 Anayasası'nı daha iyi hale getirmek, ülkenin ihtiyaçlarını daha iyi karşılayacak bir anayasaya dönüştürmek için gayret gösterdiğini anlatan Bozdağ, "Hatta bugün 'Değişmesi gereken ne varsa değiştirdik. Anayasayı değiştirmekten vazgeçelim' diye görüş ileri sürenler de var" ifadesini kullandı."Değiştire değiştire biz bu anayasayı demokratik anayasaya dönüştüremeyiz" diyen Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti: "Değiştire değiştire bu anayasayı insan haklarına dayanan bir anayasaya kesinlikle çeviremeyiz. Değiştire değiştire biz bu anayasayı hukukun üstünlüğü üzerine bina edilmiş bir anayasaya dönüştüremeyiz. Ne kadar değiştirirsek değiştirelim bu anayasanın ruhuna ve lafzına hakim olan darbe ruhunu ortadan kaldırmadığımız sürece bu anayasayı değiştire değiştire Türkiye, belli bir noktaya, mesafeye kesinlikle gidemez. Çare ne? Çare, bana göre bu anayasadaki darbe ruhunu öldürmektir. Lafzına ve ruhuna sirayet etmiş, noktasına, virgülüne, kelimesine, fıkrasına her bir maddesine sirayet etmiş bu ruhu öldürmediğimiz sürece, bu anayasayı tarihe havale etmediğimiz sürece Türkiye sorunlarını yaşamaya devam edecektir."-"Darbe hortlağı vardır"-Adalet Bakanı Bozdağ, "Bu anayasa bünyesinde hortlak vardır, darbe hortlağı vardır. Oradan çıkar, buradan çıkar. Her derde de deva var. Demokrasi isteyen için demokratik deva var. Antidemokratik şeyler isteyenler için ona da cevaz şey var. Esasında ne ararsanız bulabileceğiniz bir yapı var. Onun için Türkiye'nin bu anayasayı bir tarafa koyup artık yeni anayasadan bahsetmesi lazım. Değişmek değil, değiştirmek değil, düzeltmek değil, yeni bir anayasanın üzerinde hepimizin durmasında fayda var" görüşünü belirtti.Aksi takdirde 12 Eylül'ün darbe ruhundan kurtulunamayacağını dile getiren Bozdağ, kurtulmanın tek yolunun bu ruhu öldürmek, bunun yolunun da yeni anayasa yapmak olduğunu söyledi.Türkiye'nin geldiği demokratik seviyeyle ne kadar övünülse az olduğunu vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti: "Alacağımız çok mesafe var. Ama bu şu gerçeği ortadan kaldırmıyor: Türkiye bu kadar demokratik gelişmesine rağmen hala darbecilerin ruhunu taşıyan, darbe ürünü bir anayasa ile yönetilen bir ülkedir. Bugün ülkemizin demokratik bir ortamda herkesin ve her kesimin kendisinin hür hissettiği ve katkı sunduğu, milletin iradesinin yansıdığı TBMM çatısı altında olağan şartlar içerisinde yeni bir anayasa yapma başarısını göstermeye ihtiyacı vardır. Maalesef biz bugüne kadar olağan şartlar altında yeni bir anayasa yapma başarısını gösteremedik. Yeni anayasalar ya yeni bir kuruluş olurken, ya bir savaşın arkasında ya da bir darbe düdüğünün arkasından yapıldığını görüyoruz. Böylesi bir ayıp gerçekle de Türkiye karşı karşıya. Artık bizim bu gerçeği yok edip, onun yerine bu millet, bu devlet olağan şartlarda, özgür iradesiyle herkesin ve her kesimin katkı yaptığı yeni bir anayasayı yapabilir, bu başarıyı gösterebilir, diyebilmemiz lazım. Onun için de biz yeni anayasayı olağan şartlarda yapmanın yolunu bulmalıyız."-"2015 seçimleri yeni anayasa tartışmaları etrafında geçecek"-Yeni anayasa konusunda herkesin eteğindeki taşı bir tarafa bırakması, bu konuda uzlaşmak için bir araya gelmesi gerektiğine dikkati çeken Bozdağ, "Herkes kafasına göre bir anayasa istiyor. Uzlaşma masasına geldiği zaman da kafasındakini diğer tarafa dikte ettiriyor. Oradan yeni bir anayasa çıkmıyor" değerlendirmesinde bulundu.Milletin bu yeni anayasa sürecine kesinlikle el koyması gerektiğini bildiren Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun yolu nedir? Yeni anayasaya 'hayır' diyenlere, millet de kırmızı kart göstermesi lazım. Yeni anayasayı yapacak iradeye sahip olanlarla parlamentoyu doldurması lazım. Çünkü Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı pek çok krizi biz milletle aştık. Millet yol verdi, anahtarı çevirdi, biz o yoldan, açılan kapıdan yürüdük. Eğer yeniden yürüyeceksek, milletimizin yeni anayasa yapma iradesine sahip çıkması ve sandıkta bu konudaki iradesini ortaya koyması, eminim ki siyaset kurumuna da ayrı bir talimat olacaktır. Ben, önümüzdeki 2015 seçimlerinin esasında yeni anayasa tartışmaları etrafında geçeceğine inanıyorum."Yeni anayasanın millete, siyasi partilerin taahhüdü olması gerektiğini vurgulayan Bozdağ, "Kaçmak yerine, yeni anayasa çalışmalarını sabote etmek yerine, Meclis'in Uzlaşma Komisyonu'nun anayasa yapamamasını sağlamayı başarı saymak yerine, Meclis'in yeni anayasa yapabilmesini başarı sayan bir anlayışla parlamentoyu şekillendirirsek eminim ki yeni parlamento bu konuda mesafe alabilir. Buradan milletimize büyük bir görev düşüyor" diye konuştu.-"82 Anayasası korkak bir anayasa"-Milletten "Yeni anayasa istiyorum" iradesini sandığa yansıtmalarını istediğini anlatan Bozdağ, 1982 Anayasası'nın korkak bir anayasa olduğunu ifade etti.Bozdağ, şöyle konuştu: "İstiklal Marşımız 'Korkma' diye başlıyor ya ama bizim anayasanın her satırı korkuyla başlıyor. Korkuyor, yasamadan korkuyor. Yürütmeden korkuyor bu anayasa. Yargıdan korkuyor bu anayasa. Devletin kurumlarından, kuruluşlarından korkuyor bu anayasa. Vatandaşından korkuyor bu anayasa. Cumhurbaşkanından korkuyor bu anayasa. Başbakanından korkuyor. Dahası da milletinden korkuyor bu anayasa. Milletinden korkan bir anayasa, milletin sözleşmesi olma vasfını taşıyabilir mi? Taşıyamaz. Onun için bu korkuları bir tarafa atan, milletinden, yasamasından, yürütmesinden, yargısından korkmayan, onlara güvenen, her satırında, her noktasında bu güveni hisseden, hissettiren bir anayasaya Türkiye'nin kesinlikle ihtiyacı var. Biz korkularımızla yol alamayız."Korkunun ecele faydasının olmadığını söyleyen Bozdağ, "Bu anayasa bunu fark etti. Eninde sonunda ölecek, eninde sonunda bu anayasa tarihe havale edilecek. Ona inanıyorum ama bunun şerefini biz taşısak onun onuru bu millete, bu zamanda yaşayanlara yeter de artar bile. Onun için bizim bu nokta üzerinde çok fazla durmamız gerekir. Çok fazla gayret etmemiz lazım" dedi.Korkularından kurtulmuş bir Türkiye'ye herkesin ihtiyacı olduğunun altını çizen Bozdağ, bunun yolunun da yeni anayasa olduğunu vurguladı. Yeni anayasanın eski Türkiye'nin son anayasası, yeni Türkiye'nin de ilk anayasası olacağını belirten Bozdağ, şöyle devam etti: "Ama Türkiye esas anayasayı bu yeni Türkiye'nin oluşturduğu iklimde daha iyi bir biçimde yapabilme imkanı bulacaktır. Korkularımızdan kurtulduğumuz zaman bizim başaramayacağımız bir iş yoktur. Bu anayasa, bu milleti korkularının esiri haline getirmiştir. Onun için yeni anayasa korkular üzerine değil, güven üzerine olacaktır. Yeni dönemde umarım ki anayasa yapıcıları içerisinde korkularına teslim olanlar değil de, milletine inanan insanlardan komisyon oluşur. Parlamento böyle bir yapıda oluşur. Bu yapı da Türkiye'ye yeni anayasayı inşallah kazandırır."-"HSYK'nın yapısı yeni anayasada ele alınmalı"-Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Yılmaz Akçil de yeni ve sivil bir anayasanın hazırlanarak uygulamaya geçirilmesinin zorunlu hale geldiğini belirtti.HSYK'nın oluşumuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Akçil, 12 Ekim 2014'te yeni HSYK seçimlerinin yapıldığını, son seçimde alınan sonuçlar toplumu rahatlatmış olsa da bu seçim sisteminin yargının tarafsız ve hassas yapısına uygun olmadığının ortaya çıktığını kaydetti.Birçok hakim ve savcının bu seçim sisteminin değişmesini istemeye başladığını bildiren Akçil, HSYK'nın yapısının yeni anayasada ele alınması gerektiğini ifade etti.Akçil, yeni bir anayasa ile tam başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.Anayasa Hukukçuları Derneğince çıkarılan "Anayasa Teorisi" kitabının çeviri editörü ve Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Doğan, kitabın başucu kitabı olduğunu, ehil kişilerce Almanca'dan Türkçe'ye çevrildiğini bildirdi.Yeni anayasa tartışmalarının olduğu bir dönemde bu çevirinin önemli bir başvuru kaynağı olacağını ifade eden Doğan, anayasa hazırlanırken toplumun her kesimin beklentilerinin, kaygılarının dinlenmesi gerektiğini kaydetti.Anayasa Hukukçuları Derneği Başkanı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez de dernek hakkında bilgi vererek, planladıkları çalışmaları anlattı. Yeni anayasa ihtiyacının gün geçtikçe hissedilir olduğunu belirten Hakyemez, yeni anayasanın insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi adına sorunların çözümü için önemli katkılar sağlayacağını söyledi. ....