"Anahtar" Ekibi DAÜ'de Öğrencilerle Buluştu
Anahtar filminin ekibi Doğu Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğrencilerle buluştu.
Filmin yönetmeni Cemal Yıldırım, görüntü yönetmeni Fuat Sözen, başrol oyuncuları Hatice Tezcan ve Cihan Tarıman ile film ekibinden İletişim Fakültesi mezunları Sevim Kultaş ve Asel Dağlı, İletişim Fakültesi Yeşil Salon'da Anahtar filminin gösteriminin ardından öğrencilerin ve öğretim üyelerinin sorularını yanıtladılar.
1970'li yıllarda işlenen bir cinayeti konu alan, Kıbrıslı Türk yazar Ferhat Atik'in 'Sonbahar' adlı kendi romanından ilham alarak senaryolaştırdığı Anahtar filminin yönetmeni Cemal Yıldırım, filmin gönüllü bir ekip tarafından çekildiğini vurguladı. Yıldırım, "Bu gönüllü bir film. Kimse para almadı. Bir kooperatif şirketi gibi çalıştık. Herkes patrondu. Fikrini söylemeye hakkı vardı" dedi. Yıldırım, kendisinin gündüzleri BRT'de canlı yayın yönettiğini akşamları da film çektiğini söylerken, başrol oyuncularından Hatice Tezcan da "Biz bu filmi part-time çektik. Ben günde on saat tiyatroda çalışıyordum, eve gelip çocuğumu öpüp çekimlere gidiyordum" diye konuştu. Tezcan ekip olarak filme inandıklarını vurguladı.
Yönetmen Cemal Yıldırım, Anahtar filminin çekirdek ekibinin 10 kişi olduğunu, ancak filmin jeneriğinde 280 kişiye teşekkür ettiklerini söyledi. Yıldırım, "Kıbrıs öyle bir yer ki, herkes birbirini tanıyor. Taksi sahnesini çekmek için bir Mercedes'e ihtiyacımız vardı. Dairede mesai arkadaşımın Mercedes'i vardı ama 'ben de oynayacağım' dedi. Çok sayıda insan mesaisini harcadı ama karşılık beklemedi" diye konuştu. Yıldırım, izleyicilerden gelen, "Senaryo bir kez yazılıp bitti ve çekildi mi? Nasıl bir süreç yaşandı?" yönündeki bir soru üzerineyse, kendisinin senaryoya yer yer müdahalelerde bulunduğunu ifade etti. Ekip olarak senaryoyla ilgili olarak herkese fikrini söyleme hakkı verdiklerini söyleyen Yıldırım, son final sahnesini kurguda değiştirdiğini kaydetti. "Lego gibi oynuyoruz" diye konuştu.
Kıbrıslı bir film
Yönetmen Cemal Yıldırım, Anahtar'ın Kuzey Kıbrıs'ın öz kaynaklarıyla çekilen bir film olduğunu vurguladı. "Kuzey Kıbrıs'ın bir filmi yoktu. Kıbrıs'ta çekilen film ile yüzde yüz Kıbrıslıların çektiği film arasında fark var" diyen Yıldırım, Kıbrıs'ın mekan olarak kullanıldığı çok film bulunabileceğini ancak ekibin başka bir ülkenin sinema sektöründe yetişmiş elemanlardan değil, çoğunlukla buralarda kendini yetiştirmiş Kıbrıslılardan oluştuğu, bu özelliği taşıyan ilk 35 mm. sinema filmi olduğuna dikkat çekti.
Yıldırım, "Mekân kullanımında Kıbrıs'ı iyi göstermek gibi bir kaygınız oldu mu?" yönündeki bir soru üzerineyse, "Bu film Kıbrıs'ta geçiyor. Bir takım yerleri koymak iyi olur diye düşünüyordum. Kıbrıs'ı iyi gösterip insan ilişkilerini kötü göstermeyi amaçladık. Kıbrıs'ta insan ilişkileri bozuldu; yozlaşma var. Bu filmin Kıbrıs insanının bozulduğunu gösteren yönleri var. Muhteşem güzellikte bir mekan Kıbrıs ancak sosyal boyutta bir kirlenme yaşanıyor; filmin gizli mesajı buydu, bunu vermek istedim" diye konuştu.
"İşin içine girip pişmeniz lazım"
Filmin ekibinde yer alan ve kendisi de DAÜ İletişim mezunu olan Asel Dağlı ise, bir soru üzerine öğrencilere bir projeye dahil olup pişmelerini önerdi. Dağlı, "Ben Cemal Abi ile tanıştığımda öğrenciydim. Bitirme projem vardı. Okula gidemediğim zamanlar da oldu. Bu benim ikinci filmim. Ben 'oldum' diyemem. Bence herkesin bir projeye dahil olup pişmesi lazım. İşin içine girince yaşayarak öğreniyorsunuz" dedi.