Ameliyatın Ardından Sakat Kalan Hastaya 20 Bin Lira Tazminat
Anayasa Mahkemesi, geçirdiği kalp ameliyatında doktor kusuru yüzünden yüzde 98 özürlü hale geldiği iddia edilen hastanın açtığı tazminat davasının uzun sürmesi nedeniyle mağdura 20 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti.
Anayasa Mahkemesi, geçirdiği kalp ameliyatında doktor kusuru yüzünden yüzde 98 özürlü hale geldiği iddia edilen hastanın açtığı tazminat davasının uzun sürmesi nedeniyle mağdura 20 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti.
Adana'da kalp ameliyatı olan Uğur Sağlamtaş'ın, doktor kusuru sonucu komaya hayata girerek, yüzde 98 özürlü hale geldiği öne sürüldü.
Sağlamtaş'ın ailesi, açtıkları davaların reddedilmesi üzerine kısıtlı imkanları ile oğullarının masraflarını karşılamaya çalıştıkları, olayın üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen "gerekli giderimin" sağlanamadığı, bu nedenle yaşam ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümünün başvuruya ilişkin kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yüksek Mahkeme, Uğur Sağlamtaş'ın anne ve babasının adil yargılanma hakkının ihlali iddiasını "kişi bakımından yetkisizlik" nedeniyle, yaşam hakkının ihlali iddiasını ise "başvuru yollarının tüketilmemiş olması" nedeniyle kabul edilemez buldu.
Başvuruculardan Sağlamtaş'ın yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ve Sağlamtaş'a 20 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verildi.
Anayasa Mahkemesinin kararında, olayın ardından açılan davalardaki yargılama süreçlerinde yaşanan gecikmede başvurucunun herhangi bir dahlinin bulunmadığı, davanın esası hakkında bir karar verilmediği ve davanın açılmamış sayılmasına hükmedildiği hatırlatıldı.
Tazminat talebinin reddine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kesinleşmesinin 6 yıl 4 ay sürdüğü kaydedilen kararda, bu hususlar dikkate alındığında başvuru konusu dava sürecinin makul özen ve hız içerisinde gerçekleştiğinin söylenemeyeceği belirtildi.
Kararda, "İki dereceli yargılama sürecinde başvurucunun davaların hızlı ve etkili şekilde sonuçlanmasındaki menfaatinin varlığı ve gecikmesinde esaslı bir etkisinin olmaması gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda, bir bütün olarak 6 yıl 4 ayı aşkın süren yargılamanın çok uzun olduğu, Anayasa'nın 17. maddesinin gerektirdiği hız ve yeterlilikte bir inceleme içermediği sonucuna ulaşılmıştır." denildi.