Altan Öymen 65 Yıllık Deneyimini Öğrencilerle Paylaştı
Gazeteci-yazar Altan Öymen, meslekteki 65 yıllık deneyimini Plato Meslek Yüksekokulu öğrencileri ile paylaştı.
Gazeteci-yazar Altan Öymen, meslekteki 65 yıllık deneyimini Plato Meslek Yüksekokulu öğrencileri ile paylaştı.
Balat'ta bulunan Plato Meslek Yüksekokulu Çelik Bina Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen 'Duayen Sohbetleri' başlıklı söyleşinin bu haftaki konuğu gazeteci-yazar Altan Öymen oldu. Basım ve Yayın Teknolojileri Bölümü Öğretim Görevlisi Ömer Erbil'in moderatörlüğünü yaptığı söyleşi öncesi, Okul Müdürü Prof. Dr. Mehmet Metin Hülagü tarafından Altan Öymen'e günün anısına plaket ve ilk yazısının yayımlandığı Ulus Gazetesi'nin nüshası hediye edildi. Gazete sayfasını gören Öymen, "Şimdi yok Ulus gazetesi, antika diyelim" sözleriyle salondakileri güldürdü.
Öymen, söyleşide, öğrencilere gazetecilik ve siyaset döneminde yaşadığı zorluk ve tecrübelerden bahsetti.
ADANA KEBABI'NDA DOKTRİNEL TARTIŞMA
Cumhuriyet Gazetesi'nde yazdığı, 12 Eylül'deki siyasi yasaklı olduğu döneme değinen Öymen, "Hem de ikinci bir yasak vardı. 'Bu adamlar var ya, siyasi yasaklılar. Türkiye'nin siyasi hayatı, sosyal hayatı vs. üzerine yazı yazamazlar, düşünce beyan edemezler'. Çözüm, siyaset dışı yazmaya başladım. Adana röportajı mesela. Adana Kebabı nasıl yapılır, mesela en iyi ben bilirim. Çünkü o sırada öğrendim. Orada bir de doktrinel tartışma vardı. 'Adana Kebabı'na soğan konulur mu, konulmaz mı?' Bu bir doktrin tartışması orada. Adana'nın iki özel kebapçısı var. Ben onları konuşturuyordum. Onbaşılar 'Olabilir' diyor, Mesut Silindir diyor ki 'Ha diyor, Adana Kebabı'na soğan koymuşsun, ha cinayet işlemişsin. İkisi de aynıdır' diyor. Bunları böyle yazdım. Böylece Adana'yı tanımış oldum. Sadece Adana değil, Çukurova falan..." dedi.
"KAYYUMUN AMACI O MÜESSESENİN MENFAATİNİ KORUMAK"
Altan Öymen, konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını yanıtladı. Öymen, 'Basın kuruluşlarına kayyum atanmasıyla ilgili' bir soruya, "Kayyum ceza muhakemelerindeki adı aslında. Sizin bir şirketiniz var, birtakım kötü işler yapmışsınız. Bu kapanmasın, faaliyetine devam etsin, ama kötü işleri yapanlar cezalandırılsın. Bunun ikisini birden sağlamak için güvenli bir insan tayin ediyorlar. Kısa bir süre için orada olacak. Bu adam hesaplara kitaplara bakacak, müessese bir şey imal ediyorsa ticari faaliyetlerine bakacak, onlar yürütülebilecek. Kayyum organize edecek. Aslı bu... Gazete müessesesine tayin edildiği zaman, bu işte gazetenin kağıdının ucuza alınması gibi. Şimdi kayyum, 'Şu yazılsın, bu yazılmasın' diyor. Kayyumun amacı, o müessesenin menfaatini korumak. Oraya ortaklar varsa, onların menfaatini korumak. Onların menfaati korunmuyor. Gazetede yayın değişikliğine gidiliyor, tiraj düşüyor, gazete batıyor. Önemli olan aleyhte yayın yapılmaması..."
"CHP AYNI YOLDA DEVAM EDİYOR, GAYRET EDİYOR"
Bir öğrencinin, "CHP Genel Başkanlığı yaptığınız dönem ile bu dönem arasında bir vizyon değişikliği var mı?" şeklindeki sorusunu Öymen, "Barajın altında kalınca, Genel Başkan o zaman istifa etti. Yeni başkan arandı, 8-9 aday oldu, beni de aday gösterdiler bazı arkadaşlar. Beni seçtiler. O zor bir dönemdi. Çünkü bir parti baraj altında kalırsa, Allah hiçbir partiyi o duruma koymasın, bütün o zamana kadar elde ettiği imkanların çoğunu kaybediyor. Çok şükür, ben kendi hesabıma oradan partiyi teslim ettiğim zaman o sarsılma dönemi geçmişti, toparlanmış bir şekilde teslim edebildim. Ondan sonraki seçimde de yüzde 19'a kadar çıktı. Özetle şu; Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye'de çağdaşlaşmayı hedef almıştır. O yolda yürümüş olan partidir. Bu yolda da yürümeye devam etmesi gerekir. Çünkü çağdaşlaşmanın içinde demokrasi de var. Aynı yolda devam ediyor, gayret ediyor tabii ki. Avrupa Birliği de bunun içindedir" şeklinde konuştu.
"ANAYASA VE SEÇİM KANUNU'NA AYKIRI"
Türkiye'de basın özgürlüğünün durumu ile ilgili soruya karşılık Altan Öymen, bugün yapılan şeylerin basın özgürlüğü ile alakasının olmadığını ifade ederek, şöyle dedi:
"82 tane adamın bir günde işinden çıkarılması dahil olmayacak şeyler devam edip duruyor. Basın özgürlüğü denilen şey, falanca gazetenin ya da falanca gazetecinin hürriyeti değil ki. Bütün toplumun hürriyeti, özgürlüğü. Yani demokrasinin de gereği, olmazsa olmazı. Oy verirken insanlar, bilerek oy vermek durumunda. Parti çıkıyor karşısına 3 tane, 4 tane, 5 tane, 10 tane. Bu partilerin hangisinin iyi, hangisinin kötü olduğunu belirlemesi için, insanın onun ne yaptığını bilmesi lazım. Ne yaptığını bilmek için de sadece iktidarın sesini değil, muhalefetin her partisinin de sesini bilmesi lazım. Senden oy istiyorlar. Halbuki bugünkü uygulama ne? Çıkıyor bir Başbakan, bir Cumhurbaşkanı, hepsi birden toplarsan günde 4 saat konuşuyor. Ötekiler 15 dakika, 17 dakika, 2 dakika, böyle bir şeyler oluyor. Seçim kampanyası öncesinde. Böyle şeyler Anayasaya da aykırı, Seçim Kanunu'na da aykırı."
"TÜRKİYE'NİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU MUTLAKA BARIŞ İSTİYOR"
Bir öğrencinin, 1 Kasım seçiminin ardından Türkiye'de çatışma ortamının sona erip ermeyeceği ile ilgili sorusuna Öymen şu cevabı verdi:
"Bir kısım insan, 'Bu savaş yeniden patlar' diye korkması sonucu seçim meydanına gitti. 'Aman istikrar olsun' yoluna yöneltilmesi, hatta itilmesi gerçekleştirildi. Güneydoğu Anadolu bölgesinde bir kısım insan oy kullanamadı. Hadise vardı, bir kısmı korktu. Güneydoğu'nun dışında da bazı yerlerde aynı şeyler oldu. İlk gün Başbakan'ın balkon konuşması mülayim bir konuşmaydı. Ama bugün Cumhurbaşkanı, buraya gelmeden önce konuşmanın bir kısmını dinledim, orada yine sertlik politikası, Türkiye'de yaşayan insanların bir kısmını hala düşman gibi görüyor olması, bu devam ediyor. Türkiye'nin büyük çoğunluğu mutlaka barış istiyor. Ama bir kısmı savaşı gösteriyor. Hem barışı isteyenlerin gözünü korkutmak için hem de bir kısmını itham edersek bir cepheleşme olduğu takdirde bu benim işime yarıyor gibi düşünerek... Bunların artık bundan sonra devam etmemesi lazım. Ki, seçim geçirdik. Devam etmemesi için herkesin de sesini çıkarması lazım."
Yaklaşık 1 saat süren söyleşi ve soru-cevap bölümünün ardından, öğrenciler Altan Öymen ile hatıra fotoğrafı çektirdi. - İstanbul