Almanya'da Öldürülen Türkler
Almanya Türk Toplumu (TGD) Başkanı Kenan Kolat, ülkede 2000-2007 yılları arasında 8'i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı "Nasyonal Sosyalist Yeraltı" (NSU) terör hücresinin cinayetlerinin aydınlatılması konusunda Alman hükümetinin müdahale...
Almanya Türk Toplumu (TGD) Başkanı Kenan Kolat,
ülkede 2000-2007 yılları arasında 8'i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı
"Nasyonal Sosyalist Yeraltı" (NSU) terör hücresinin cinayetlerinin
aydınlatılması konusunda Alman hükümetinin müdahale etmesini istedi.
Kolat, yaptığı açıklamada, Başbakan Angela Merkel'in konuya gereken önemi
vermesi gerektiğini belirterek, hükümetin bu konuda bir eylem plan geliştirmesi
ve güvenlik birimlerinin başarısızlıklarından sonuçlar çıkarmasını talep etti.
Güvenlik sistemini eleştiren Kolat, "Bunlar tek başına yapılan hatalar
değil, sistemde hatalar var" ifadesini kullandı.
Kolat, cinayetlerin aydınlatılması sürecinde görev alan ve hata yapanların
hesap vermesi gerektiğini kaydetti.
Federal Meclis Araştırma Komisyonu'nun çalışmalarını öven Kolat, komisyonun
birçok yeni bulguyu ortaya çıkardığını kaydetti.
Komisyondaki çalışmanın bazı devlet birimleri tarafından engellendiğini
savunan Kolat, dosyaların ya kaybolduğunu ya da imha edildiğini ve dinlenen
kişilerin konuşmak istemediklerini hatırlattı.
Kolat, Federal Meclis'in gelecek yasama döneminde de bu cinayetlerin
aydınlatılması konusundaki çalışmayı sürdürmesini ve ırkçılıkla mücadele
konusunda yeni bir komisyon kurulmasını istedi.
NSU terör hücresi üzerine araştırmalar yapan ve emekli olduğu 2010 yılına
kadar Berlin Hür Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışan siyaset
bilimci Hajo Funke de NSU terör hücresinin sadece tutuklu bulunan Beate Zschaepe
ile 2011 yılının Kasım ayı başında ölü bulunan Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt'an
oluşmadığını ileri sürerek, "NSU'nun daha büyük bir gruptan oluştuğu yönünde
açık ipuçları var" dedi.
Buna 2007 yılında Michele Kiesewetter'in cinayetini örnek gösteren Funke,
görgü tanıklarının birbirinden bağımsız olarak yaptıkları açıklamalarda iki
kişinin hızlı bir şekilde olay yerinden kaçtığını ve bunların kaçmasına yardımcı
olan 3 kişinin daha bulunduğunu ifade ettiklerini kaydetti.
Aşırı sağcı Almanya'nın Milliyetçi Demokratik Partisi'nin eski yönetici Ralf
Wohlleben'in bu grubun sadece yoldaşı değil, aynı zamanda yakın bir dostu
olduğunu ileri süren Funke, "Wohlleben boşu boşuna tutuklu değil" ifadesini
kullandı.
Funke, hakkında dava açılan Andre E'nin de bu gruba yakın olduğunu, Saksonya
güvenlik birimlerinin de bu kişiden bilgi aldıklarını kaydetti.
Federal Meclis ile Thüringen, Saksonya ve Bavyera eyaletlerinde cinayetleri
araştırmak için komisyonların kurulduğunu belirten Funke, ancak bazı güvenlik
birimlerinin bunu engelleyebileceklerini ve başarısız olunabileceğini kaydetti.
"En karanlık eyalet Saksonya'dır" diyen Funke, konuyu aydınlatmak
isteyenlerin en fazla engele bu eyalette takıldıklarını belirtti.
Siyasetin, medyanın ve kamuoyunun baskısının artması gerektiğini ifade eden
Funke, ancak bu şekilde "Almanya tarihinin en büyük güvenlik skandalının"
aydınlatılabileceğini kaydetti.
Muhabir: Erbil Başay
Yayıncı: Göksel Sözer - BERLIN