Almanya'da Kassel Bölge Valisi'nin öldürülmesi
Alman Yeşiller Partisi Eş Genel Başkanı Robert Habeck, Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke'nin ırkçı bir Neonazi tarafından öldürülmesinin ardından bu cinayetle Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü arasında bağ olup olmadığının araştırılmasını istedi.
Alman Yeşiller Partisi Eş Genel Başkanı Robert Habeck, Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke'nin ırkçı bir Neonazi tarafından öldürülmesinin ardından bu cinayetle Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü arasında bağ olup olmadığının araştırılmasını istedi.
Habeck, Alman medyasına yaptığı açıklamada, "Güvenlik makamları radikal sağcıları veya ırkçı terörist yapıları hızlı ve kapsamlı şekilde soruşturmalı, buna NSU ile bağlantı olup olmadığının araştırılması dahil." ifadesini kullandı.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Lübcke cinayetinin Alman demokrasisi için bir trajedi olduğunu belirtti.
"Sağcı popülist ve militan gruplar arasındaki sınırlar akışkan, demokrasimiz buna karşı mücadele etmelidir. Özgürlük düşmanları, özgürlüğü hak etmiyor." değerlendirmesinde bulunan Maas, Almanya'daki ırkçı yapılanmalara tepki gösterdi.
"Habeck'in talebinin acil yerine getirilmesinin gerektiğine inanıyorum"
Yeşiller Partisi eski Federal Meclis Milletvekili Özcan Mutlu da "Her ne kadar Şansölye Angela Merkel Şubat 2012'de NSU cinayetlerinde katledilenlerin ailelerine söz vermiş olsa da NSU cinayetleri aydınlatılamamıştır ve birçok ırkçı terörist halen dışarda toplumu tehdit etmektedir." dedi.
Lübcke cinayetinin tehlikenin ne kadar büyük olduğunu gösterdiğine dikkati çeken Mutlu, "Bu yüzden parti başkanımız Robert Habeck'in talebinin acil yerine getirilmesinin gerektiğine inanıyorum. Yeşiller olarak bu ırkçı cinayetin, Türk kökenli avukatın tehdit edilmesi, Hannibal örgütlenmesi ve 1989'dan beri faili meçhul tüm cinayetlerin hepsindeki NSU bağlantılarının araştırılmasını talep ediyoruz." diye konuştu.
Mutlu, bu üç olayın Alman güvenlik birimleri ve istihbarat servisindeki ırkçılığın boyutunu gözler önüne serdiğine işaret etti.
NSU terör örgütünün üç kişiden oluşan terör örgütü olmadığına, Almanya'da herkesin bunu konuştuğuna ancak Alman güvenlik birimlerinin hala bu gerçeği anlamak istemediğine dikkati çeken Mutlu, "Irkçı terör ciddiye alınmalıdır, aksi takdirde daha birçok insan hayatını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır." değerlendirmesinde bulundu.
NSU davası
Almanya'da 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmekle, 2 bombalı saldırı ve 15 banka soygunu yapmakla suçlanan NSU terör örgütü üyelerinin varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011'de tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı.
O dönem NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş ve intihar ettikleri öne sürülmüştü.
Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinde 5 yıldan fazla süren davanın 11 Temmuz 2018'deki karar duruşmasında, NSU'nun işlediği cinayetlerde ve diğer suçlarda ortaklık yapan, terör örgütü üyesi olan Beate Zschaepe'ye ömür boyu hapis cezası verilmişti.
Zschaepe, NSU üyelerinin son kullandıkları hücre evini ateşe verdikten birkaç gün sonra polise teslim olmuştu.
NSU terör örgütüne yardım ve yataklıktan suçlu bulunan Ralf Wohlleben'e 10, Andre Emminger'e 2,5 ve Holger G.'ye 3 yıl hapis cezası verilmişti.
Dava sürecinde suçunu itiraf eden Carsten S. gençlik yasalarına uyarınca 3 yıl hapisle cezalandırılmıştı.