Alman Büyükelçi Pohl'dein Mersin'e Ziyaret
Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl, çok sayıda başarılı Türk kökenli insanın Alman toplumunda yer edindiğini söyledi.
Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl, çok sayıda başarılı Türk kökenli insanın Alman toplumunda yer edindiğini belirterek, "Almanya toplumu, göçmenleri artık kendi toplumunun bir parçası olarak değerlendiriyor ve Federal Hükümet de bunun bu yönde seyretmesi için gerekli önlemleri alıyor" dedi.
Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Pohl, Almanya Türk Toplumu tarafından Mersin'de düzenlenen 'Almanya'ya Göçe Hazırlık Semineri'ne katılmak üzere Mersin'e geldi. Yenişehir ilçesindeki MAT-DİL Dil Kursu'nda verilen seminere gidişinde Almanya Türk Toplumu Başkanı Kenan Kolat tarafından karşılanan Büyükelçi Pohl, kursiyerlerle bir araya geldi. 33 kursiyerin yer aldığı ve Almanya'daki hayata hazırlandıkları kursta kursiyerlerle sohbet ederek, hazırladıkları gazetelerle ilgili bilgi alan Büyükelçi Pohl, talep ve sorunlarını dinledi. Kursiyerlerin özellikle ayrımcılık, ırkçılık, çalışma hayatındaki sömürüye ilişkin eleştirilerini dikkatle dinleyen Pohl, daha sonra kursiyerlere sertifikalarını verdi. Pohl, kursiyerlere Almanya'daki hayatlarında başarılar diledi.
Seminerin ardından basın toplantısı düzenleyen Büyükelçi Pohl, ilk kez böyle bir kursa katıldığını ve son derece etkileyici bir toplantı olduğunu belirterek, "İnsanlar Almanya'ya giderken cesaretli olmaları, özgüven duymaları gerekiyor ki orada karşılaşabilecekleri ufak tefek engelleri daha kolay aşabilsinler. Dil bilgisi son derece önemli ama toplumla ilgili bilgiler edinmek de önemlidir ve bu seminerin yaratmak istediği hedef de budur" diyerek, kursu düzenleyenlere teşekkür etti.
Kursa katılanların ortak hedefinin Almanya'da yeni bir hayat kurmak olduğunu vurgulayan Pohl, "Bizler engel kurmak isteyen taraf değiliz. Aslında insanların hayatını kolaylaştırmak adına biz çaba sarf ediyoruz. İnsanların Almanya'ya giden yolunu zorlaştırmaktansa kolaylaştırmanın yanındayız. Dolayısıyla oraya gittikten sonra insanların bu çabaları sürdürmeleri, dil kursuna, entegrasyonla ilgili çalışmalara mutlaka devam etmeleri gerekir" diye konuştu.
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Alman Büyükelçi, kursiyerlerin ayrımcılık, ırkçılık, sömürü gibi eleştirilerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, "Zor bir soru, çünkü ben bir Almanım, sizin istediğiniz gibi cevaplayamayabilirim. Ama Almanya'da 3 milyon civarında Türk kökenli insan yaşıyor ve genel anlamda Almanya bu insanlara kapılarını sonuna kadar açtı. Özellikle son 10-15 yılda göçmenlerle ilgili ortam Almanya'da çok değişti. Gerek vatandaşlık politikası, gerekse toplum ilişkileri veya politikayla ilgili çok fazla değişiklikler oldu ve göçmenlerin oradaki durumuyla ilgili olumlu yönde son derece büyük değişiklikler oldu. Almanya'da önemli partilerin içinde önemli pozisyonlarda Türk kökenli insanların başarılı politikacılar olarak faaliyet gösterdiğini görüyoruz. Televizyonu açtığımız zaman Türk kökenli ünlü yönetmenlerin olduğunu, haber sunucuları, işadamları var. Çok sayıda başarılı Türk kökenli insanın Alman toplumunda yer edindiğini görebiliyoruz ve buradan da şu sonuç ortaya çıkıyor; Almanya toplumu aslında göçmenleri artık kendi toplumunun bir parçası olarak değerlendiriyor ve Federal Hükümet de bunun bu yönde seyretmesi için gerekli önlemleri alıyor" ifadelerini kullandı.
İsrail'in Suriye'ye füze saldırısı ve İran ile Suriye'nin misilleme tehditlerini nasıl değerlendirdiği sorusu üzerine Büyükelçi Pohl, "Ben de bunu dün televizyondan ancak takip edebildim. O yüzden sizin sorunuzla ilgili çok köklü bir yanıt vermem mümkün değil, çünkü seyahatteyim" şeklinde konuştu.
"ÇİFTE VATANDAŞLIKTA İKNA ÇALIŞMALARI ÖNEMLİ"
Çifte vatandaşlıkla ilgili yaşanan sorunlara ilişkin bir soru üzerine Pohl, Alman politikasında uzun yıllardan beri çifte vatandaşlığa karşı bir tutum sergilendiğini söyledi. Kendisinin de bir hukukçu olduğunu dile getiren Pohl, şöyle devam etti:
"İnsanın vatandaşlık görevleri ve sorumlulukları vardır ve bunları ikiye bölmek pek mümkün değil. Bu bakış açısıyla yaklaşılıyor ama yine de Almanya'daki ortama baktığımız zaman Türk kökenli insanlardan 800 bin civarında Alman vatandaşlığına geçmiş olan var. Fakat Türk hükümeti Alman vatandaşlığını tercih etmiş olan Türk kökenli insanlara mavi kart veriyor. Bu kartla da Türkiye'de insanlar haklarını aynı şekilde kullanabiliyorlar. Pratik hayatta bu insanların çok sorunla karşılaştıkları söylenemez. Almanya'da bu konuyla ilgili politik bir tartışma var elbette. Burada yapılması gereken şey ikna çalışmalarıdır."
Almanya Türk Toplumu Başkanı Kenan Kolat ise, Almanya'da yaşayan 3 milyon civarında Türkiye kökenli insan olduğunu, her yıl Almanya'ya 7 bin 500-8 bin civarında Türkün aile birleşimiyle gittiğini aktardı. Aile birleşimi ile Almanya'ya gidenlerin orada bir an önce o topluma ayak uydurmaları, toplumun içine katılımlarının sağlanmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Kolat, "Almanya Türk Toplumu olarak orada en önemli görevimiz, insanlarımızın orada kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlamak, Almanya'yı yeni vatan olarak görmelerine katkıda bulunmak. Bu vesileyle Türkiye'de bu kursları 2007 yılından bu yana yapmaya başladık. İnsanlarımızın oraya gitmeden önce Almanya ile ilgili bilgiler almasını sağlamaya çalışıyoruz. 30 saatlik hazırlık seminerine şimdiye kadar bin kişi katıldı. Mersin, Gaziantep, Kayseri, Aksaray, Konya, Ankara ve İstanbul kurslarımızı gerçekleştirdik. Kurslarımız Federal Almanya İçişleri Bakanlığı ve Avrupa Birliği tarafından finanse ediliyor" dedi.
"UYUM DEĞİL KATILIM ÖNEMLİ"
Uyum kavramı içeriği tam olarak anlaşılamayan bir kavram olduğu için uyum yerine katılım kavramını öne çıkardıklarını da ifade eden Kolat, siyasal katılım, eğitsel katılım, kültürel yani dil ve din katılımı, ekonomik katılım ve toplumsal katılım olmak üzere 5 alanda katılımı dile getirdiklerini kaydetti. Katılımın önündeki engellerin kaldırılmasını istediklerini belirten Kolat, şunları söyledi:
"Bu konuda eskiye göre yavaş da olsa bir değişim olduğunu görüyoruz. Yetersiz tabi ama Almanya artık bu konuyu bir yan konu olmaktan çıkartıp ana konu olarak görmeye başladı. Göç ve katılım konusu Almanya'nın artık gündemine oturmuştur. Başbakan ve bakanlar bu konuları artık sürekli gündeme almaktadırlar. Almanya'nın nüfusu yaşlanıyor. Önümüzdeki 50 yıllık süreçte Almanya'nın nüfusu 10-15 milyon azalacak. Ama refah düzeninin sürdürülebilmesi için göçmenlere ihtiyaç var. Almanya oraya gelen insanları yeni Alman olarak kabul etmesi ve onları kucaklaması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı nezle olduğunda biz orada hasta oluyoruz, Alman Başbakanı öksürdüğünde biz yine hasta oluyoruz. Onun için Türkiye ve Almanya'nın işbirliği yapması gerekiyor."
22 Eylül'de Almanya'da yapılacak seçimlerin de çok önemli olduğunu vurgulayan Kolat, Almanya'daki 650 bin civarındaki Türk kökenli seçmenin bu seçimde çok önemli bir rolü olacağının altını çizdi. - MERSİN