Alman Büyükelçi'den Açılıma Destek
Yarın Almanya'nın Ulusal Günü. Üstelik Bu Yıl Ulusal Gün, Alman Seçimlerinin de Hemen Ertesine Denk Geldi.
Yarın Almanya’nın Ulusal Günü. Üstelik bu yıl ulusal gün, Alman seçimlerinin de hemen ertesine denk geldi.
Bu durumdan istifade ben de soluğu Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği’nde aldım.
Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz ile başta Almanya’daki seçimlerinin Türkiye’nin AB üyelik sürecine etkisi olmak üzere pek çok konuda sohbet etme imkanı buldum.
Alman Büyükelçi son derece umutlu konuştu:
“Seçimler Türkiye’nin AB üyelik sürecini etkilemez.”
Almanya’daki Türk vatandaşlarının entegrasyonundan övgüyle bahsetti.
Hatta Ermenistan-Türkiye yakınlaşmasına ve demokratik açılıma değindi.
İşte Ankara’daki en tecrübeli büyükelçilerden biri olan Dr Cuntz’un Türkiye-Almanya ilişkilerine ilişkin mesajları.
Zeynep Gürcanlı YAZIYOR“ALMAN SEÇİMLERİ, AB SÜRECİNİ ETKİLEMEZ”
Dr. Cuntz, Almanya’da kurulacak olan yeni koalisyon hükümetinin ülkenin Avrupa Birliği’ne yönelik politikalarından, NATO ile ilişkilere kadar pek çok konuda politika değişikliğine gitmeyeceğini tahmin ediyor.
Ancak Türkiye’nin en büyük destekçisi olan Sosyal Demokratlar iktidardan gitti yerine Türkiye’ye AB sürecinde hedef olarak “ayrıcalıklı ortaklığı” koyan Başbakan Merkel’in partisine koalisyon ortağı olarak yine sağdan bir parti liberaller geldi. Peki bu durum, Türkiye’nin AB üyelik sürecini olumsuz etkiler mi?
Alman Büyükelçi’ye göre “etkilemez.”
İşte söyledikleri:
“Başbakan Merkel’in döneminde de Türkiye’nin AB üyelik sürecine yönelik bu destek sürdü. Almanya’nın AB dönem başkanlığında, hiçbir diğer ülkenin dönem başkanlığında açılmadığı kadar çok başlık görüşmeye açıldı. 3 başlık görüşmeye açıldı. Almanya başka başlıkların açılmasını da destekledi. Türkiye’yle Avrupa’yı yakınlaştırmak için twinning projelerle yaptı.
Almanya’daki seçimler konusunda Türk medyasında yanlış yönlendirici birtakım başlıklar atıldı, haberler yapıldı. Bir seçimin bu politikaları tamamıyla değiştirmesi mümkün değildir. Aksine Türkiye, Almanya politikalarında önemli bir faktördür. Liberal demokratlar da zaten Türkiye-AB sürecine bakışlarını açıkladılar.”
DEMOKRATİK AÇILIMA ÖVGÜ
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik süreci bir şekilde deyim yerindeyse “kör-topal” yürüyor. Ancak kamuoyu araştırmaları artık Türkiye vatandaşlarının bu sürece çok hevesli olmadıklarını gösteriyor. Ankara’da Almanya Büyükelçi görevinde bulunduğu süre içinde aynı izlenimi edinip edinmediğini soruyorum Dr Cuntz’a; “Ben öyle düşünmüyorum” diye yanıtlıyor ve ekliyor:
“Türk halkı Avrupa Birliği’nin kendileri için olumlu bir süreç olduğunu farkında. İlerleme insanların haklarının da artması, demokrasinin güçlenmesi anlamı geliyor. Ülkenin Avrupa uluslararası yakınlaşması, ekonomik refah anlamına geliyor. Bazı hayal kırıklıkları olduğunu biliyorum. Bunlar belki de bazı isteklerin yerine gelmemesinden kaynaklanıyor olabilir. Ama sürecin kendisi bile ilerlemeyi sağlıyor.”
Peki ya hükümetin attığı son adımlar. Mesela, “demokratik açılım” süreci?
Büyükelçi Cuntz, bu süreci olumlu ifadelerle yorumluyor:
“Bugünlerde atılan son adımlar, reformlar da mesela demokratik açılım, AB sürecine yeni bir hız katıyor. Bu süreç Türkiye’yi güçlendirecektir. Sadece Türkiye’yi değil, Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecine de güç katacaktır.”
“TÜRKİYE İSTİKRAR UNSURU”
Alman Büyükelçi, Ermenistan’la ilişkileri geliştirme yolunda adımlar atan Türkiye’nin “0 sorun politikasına” da açık destek veriyor;
“Tüm bu adımlar, Türkiye’nin komşularıyla sıfır problem politikası, sadece hemen sınırın diğer tarafındaki komşularına değil, tüm bölgeye istikrar getiriyor. Türkiye gün geçtikçe daha etkili bir istikrar unsuru haline geliyor. Biz bu süreci sadece AB-Türkiye açısından izlemiyoruz. Türkiye, Almanya için de çok önemli bir ortak. “
ALMANYA’DAKİ TÜRKLER DAHA AKTİF OLMALI
Peki ya ikili ilişkiler?
Alman Büyükelçi, “Türkiye ve Almanya, hiçbir iki ülkenin olmadığı kadar birbirine bağlı” mesajı veriyor.
İşte söyledikleri:
“Türkiye ve Almanya’nın ilişkileri diğer hiçbir iki ülkenin olmadığı kadar birbirine bağlı. Bu da tabii ki ortak problemlerimiz ortak sorunlarımız olduğu gösteriyoruz. Ancak aynı zamanda çok iyi işbirliklerimiz de var. Güvenlik alanında, terörle mücadelede, yargı alanında işbirliğimiz var”
“YARGI KONULARI SİYASALLAŞTIRILMASIN”
Yargı alanında işbirliği deyince hemen akla Deniz Feneri davası gibi iki ülkeyi de ilgilendiren davalar geliyor.
Büyükelçi, dava konularına hiç değinmeden mesajını daha genel ifadelerle vermeyi tercih ediyor:
“Benim görüşüm, yargı alanında işbirliği son derece iyi yürüyor. Ancak zaman zaman yargı konularının siyasallaştırıldığı da oluyor. Bu siyasallaştırmadan hiç memnun değilim. Bu konuda pek çok açıklama da yaptım. Yasal davalar hiçbir şekilde siyasallaştırılmamalı ve herhangi bir siyasi parti aleyhine ya da siyasi lider aleyhine kullanılmamalı. Bu tip konular, siyasi anlamda değil yargı alanında işbirliği anlamında görülmeli.”
“HEM DİNCİ, HEM AYRILIKÇI TERÖRLE MÜCADELEDE İŞBİRLİĞİ YAPIYORUZ”
Büyükelçi terörle mücadelede işbirliğinden bahsetti. Ancak Türkiye’de özellikle PKK’yla mücadele konusunda işbirliğinin çok da iyi gitmediği konusunda görüşler var.
Almanya Büyükelçi bu görüşlere katılmıyor:
“İki ülkenin terörle mücadelede işbirliği yapması bir gereklilik. Terörizmin tüm çeşitleriyle mücadelede, dini terörizmle de, ayrılıkçı terörizmle de mücadelede işbirliği yapmamız gerekiyor. Güvenlik güçlerimiz arasında çok güçlü bir bağ var. Gerek polisler arasında, gerekse diğer güvenlik birimleri arasında doğrudan işbirliği kanalları var. Bu işbirliği arttıkça, terörle mücadelede başarımız da artacaktır. Sadece federal güvenlik birimleri, savcılar değil, eyalet birimleri de terörle mücadelede işbirliği konusunda pek çok önemli başarıya imza attılar. Bu konuda çok dikkat çekici başarı rakamlarından bahsedebilirim. Pek çok konu yargıya intikal etti. Teröristler, onların liderleri yakalandı, hapse atıldı. Türkiye’ye pek çok iade yapıldı. Tabii ki bu mücadelenin her zaman hukuk devleti ilkeleri ve insan hakları çerçevesinde yapılması büyük önem taşıyor.”
“TÜRK KÖKENLİLER ALMAN SİYASETİNDE DAHA AKTİF OLMALI”
Peki ya Almanya’da yaşayan yaklaşık 3 milyon Türk’ün durumu?
Önce Türk kökenli Alman vatandaşlarının siyaset içindeki durumları konusunda konuşuyoruz Dr. Cuntz’la...
“Türklerin siyasette çok daha aktif olmaları gerektiğini düşünüyorum. Alman nüfusunun yüzde 18’ini Alman kökenden gelmeyen, ülkeye göç etmiş kişilerden oluşuyor. Bunların büyük bölümü de Türk kökenler” diyor Büyükelçi ve ekliyor:
“Almanya’da yaşayan yaklaşık 3 milyon Türk’ten yaklaşık 600 ila 700 bini oy kullanabiliyor. Almanya’daki tüm partiler de Türk kökenli adaylar gösterdiler, gerek federal bazda, gerek eyaletler bazında. Türkler tüm partilerde varlar... Liberal demokratlar, Yeşiller, Sosyal demokratlar içinde Türk kökenli politikacılar var. Sadece federal parlamento değil, eyalet parlamentosunda da Avrupa Parlamentosu’nda da Türk kökenli vekiller var.”
“ALMANCA ŞART”
Geçtiğimiz yıllarda en çok tartışılan konulardan biri de Almanya’da yaşayan biriyle evlenecek olan Türk vatandaşlarına koyulan dil bilme zorunluluğu oldu. Büyükelçi, birkaç yıllık bu uygulamanın ülkeye geleceklerin entegrasyonu açısından elzem olduğuna, bu sürecin en çok evlenerek Almanya’ya yerleşecek kişilerin yararına olacağına inanıyor:
“Almanya’da artık tüm siyasi partilerde, kökeni ne olursa olsun, Almanya’da yaşayanların Alman sosyal hayatına daha aktif şekilde katılmasının gerekliliği konusunda, eğitimde, ekonomik, siyasal alanda daha başarılı olması konusunda her zaman olduğundan daha fazla görüş birliği var. Tabii bu konuda en önemli faktör, bu kişilerin hayata daha etkin katılımını sağlayabilmekte yatıyor. Ana dilleri ne olursa olsun, Alman dilini de iyi konuşuyor olmaları gerekiyor. Bu konudaki imkanlar geliştirildi. Almanya’ya gelmeden önce Alman dilini öğrenme imkanı sağlandı. Böylece, dışarıda kimseyle iletişim kuramayıp, eve kapanmalarının önüne geçildi.
Rakamlar gösteriyor ki, Almanya’ya evlenmeye gidenlerin büyük bölümü de bu dil kurslarında çok başarılı oldular. Tabii ki en üst seviyede verilmiyor bu dil kursları. Ancak gereken seviyede çok başarılı sonuçlar alındı. Bu durum, Almanya hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaları konusunda da motivasyon yarattı. Gittikleri ülke hakkında pek çok şey öğrendiler. Bu gelecek için de çok iyi bir temel yarattı.”
“ÖNLEMLER, EVLİLİKLERİ ÖNLEMEK İÇİN DEĞİL”
“Alınan önlemler insanların istedikleri kişilerle evlenmesini engellemek için yapılmıyor. Çünkü herkes, istediği kişiyle evlenme hakkında tabii ki sahiptir. Almanya’ya kabul edilen kişiler, diğer ülkelerde verilmeyen pek çok hakka sahip oluyorlar. Hatta boşansalar bile, eğitim ya da çalışma hakkını, sosyal haklarını koruyorlar.”
Alman hükümeti, Türk kökenlilerin topluma entegrasyonu konusunda önlemler alıyor. Ancak bu önlemler ne kadar etkili? Mesela, Türk kökenli bir Alman vatandaşı, Alman kökenli bir Alman vatandaşı ile aynı oranda eğitim, iş şansına sahip mi?
Büyükelçi Cuntz bu konuda açıkça “Henüz tam olarak değil” diye yanıt veriyor:
“Bu konuda çalışmamız gerekiyor. Bazıları çok başarılı oldular. Mesela futbolcular bizim ulusal milli takımımızda, Alman takımlarında oynuyorlar. Mesela yönetmen Fatih Akın var. Kendisi Türk kökenli bir Alman vatandaşı. Ekonomik alanda Vural Öger gibi çok başarılı isimler var…”
Peki ya, siyaset, sanat, iş alanı ya da spor değil de ordu gibi, Dışişleri Bakanlığı gibi devlet görevleri? Mesela Türk kökenli bir Alman Büyükelçisi görebilecek miyiz?
“Neden olmasın” diye yanıt veriyor Dr Cuntz ve ekliyor:
“Mesela bu yıl -ki ben de çok sevindim bunu duyduğuma- Türk kökenli bir hanım Alman diplomatik servisine katıldı. Ki bir zamanlar bizim büyükelçiliğimizde de çalışmıştı. Şimdi diplomat oldu. Türkiye’ye büyükelçi olur mu bilemem ama, kökeni ne olursa olsun Almanya’da herkesin önü açık.”
“AVRUPA’NIN BİRLEŞMESİNİ KUTLUYORUZ”
Son olarak, ulusal gün konusundaki mesajını soruyoruz Büyükelçi’ye. İşte yanıt:
“Bizim ulusal günümüz, sadece Almanya’nın değil, aynı zamanda Avrupa’nın da birleşmesinin yıldönümü. 1989’da Berlin duvarı ve onunla birlikte demir perde de yıkıldı 1989’da. Yani bu yıl, 20. yıl. Biz, demokrasiyi ve özgürlüğü kutluyoruz. Almanya’nın birleşmesi aynı zamanda pek çok ülkeye de Avrupa Birliği’ne katılmanın yolunu açtı. Şimdi Almanya dost ülkelerle çevrili. Ve AB’nin tüm bu yeni üyeleri, bu demokrat ülkeler, Avrupa Birliği’nin başarı hikayeleri…”