Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı'na İlişkin Açıklama Yaptı
Eğitim-Bir-Sen üyeleri, Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısında uzman ve başöğretmenlik unvanı hakkının tanınmamasını protesto etti. Genel Başkan Ali Yalçın, kanunun daha kapsayıcı olmasını talep etti ve özel sektördeki öğretmenlerin de kapsama alınması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, toplu sözleşme ve servislerin kaldırılması kararına da değinen Yalçın, ücret artışlarının emekliye yansıtılmamasının sorun olduğunu ifade etti.
EĞİTİM-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "Uzman ve başöğretmenlik için önce hizmet süresi 5- 10 yıl olmalı. Geçen dönem 10-20 yıl şeklinde düzenlenmişti. Biz buna itirazımızı ortaya koymuştuk. Daha sonra eski Milli Eğitim Bakanımız Mahmut Özer seçim zamanı bu 5-10 yıl olacak şekilde yeniden düzenlenecek demişti. Şimdi bunun tam da düzenleme zamanı. Kendisi Milli Eğitim Komisyonu Başkanı; bakanlık orada, hükümet burada. Dolayısıyla konu bir daha eksik bırakılmamalı. ve 5- 10 yıl şeklinde düzenlenmeli ve sınav şartı olmamalı" dedi.
Eğitim-Bir-Sen üyeleri, Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) tasarısında; şube müdürü, uzman, araştırmacı, müfettiş, milli eğitim müdürü ve yardımcıları kadrolarında bulunan eğitim çalışanlarına, uzman/başöğretmenlik unvanı hakkı tanınmamasını nedeniyle basın açıklaması yaptı. TBMM Çankaya girişinde bulunan Meclis Parkı'nda toplanan sendika üyesi öğretmenler 'Susma haykır adalet haktır', 'Kariyer hakkımız engellenemez', 'Unvanımız farklı adımız aynı' 'Meclise çağrımız kariyer hakkımız' sloganları attı. Grup adına açıklama yapan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, TBMM'ye seslenerek meslek kanununun daha kapsayıcı olmasını talep etti. Yalçın, "Öğretmenlik meslek kanunu TBMM'ye sevk edilmek üzere son rötuşları yapıldığı bir gündemde meslek kanunu kapsayıcı olmalı haklarımız yarım kalmamalı diyerek bir araya geldik. Meslek kanunu istiyoruz ki bu kez beklentiyi karşılasın. Bir kez daha yarım kalmasın. Öncelikle kanun, eğitimcileri bir bütün olarak görsün ve ayrıştırmasın. Öğretmeni, idari görevliyi, öğretmen kökenli idari görevliyi dolayısıyla özel sektördeki öğretmeni bir bütün olarak görsün, ayrıştırmasın. Kanun tasarısında şube müdürü uzman, araştırmacı, müfettiş, milli eğitim müdürü yardımcısı, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik kapsamının dışında değerlendiriliyor aslında. Bunların hepsi öğretmendir. Kamu personel sistemi içerisinde kamu politikasının belirlenmesi, yürütülmesi, düzenlenmesi konusu şefinden şube müdürlüğüne daire başkanına genel müdürlüğüne doğru yürüyen bir hiyerarşik yönetim mekanizmasıyla kurgulanmıştır. Dolayısıyla yönetim hizmetleri kadro grubunun söz sahibi olacağı şekilde tasarlanmıştır. Nitekim kariyer uzmanlığında, şube müdürü ve daha üst kadrolarda öğretmen kökenli bulunan bir yönetici görevde yükselme vesilesiyle oralara gelmekte bazen de görevine geri dönebilmektedir. Bir geçişkenlik söz konusudur. Onun için yönetim hizmetleri kadro grubuna görev, yetki ve sorumluluklarının genişliğiyle uyumlu olmayacak şekilde sınırlı özlük haklarının verildiği görülüyor. Hiyerarşik olarak kendilerine bağlı yönetim; karar almaya, uygulamaya koyma, hesap verme sorumluluğu bulunmayan diğer kamu görevlilerinden çok daha farklı bir seviyede özlük hakkının verildiği herkesin malumudur" ifadelerini kullandı.
'ÖZEL SEKTÖRDEKİ ÖĞRETMENLER BU KAPSAMIN DIŞINDA TUTULAMAZ'
Öğretmenlik meslek kanununda da kanun kapsamı yönüyle düğmenin baştan doğru iliklenmediğini belirten Yalçın, "Uzman ve başöğretmenlik unvanları eğitim öğretiminin içerisinde bir fiil bulunan ve çoğunlukla öğretmenlik unvanını kazanılmış hak olarak uhdesinde bulunduran şube müdürü ve benzeri görevlerdeki yöneticiler için kapsam dışı bırakılan bir tasarım söz konusu. Bunları asla kabul edemeyiz. Bu arkadaşlarımız özünde öğretmendir, meslek kanunu bunları kapsamalı ve bunların özlüğüne de dokunmalıdır. Özel sektördeki öğretmenler bu kapsamın dışında tutulamaz. Meslek meslektir. Avukatlık mesleği özel sektörde, kamuda nerede olursa olsun avukatlık mesleği olarak bilinir. Kanunları bu çerçevede düzenlenir. Onun için o zaman yapılan yanlış bugün tekrar edilmemeli. Burası bir fırsat olarak görülmeli. ve bu eksiklikler ortadan kaldırılmalı ve arkadaşlarımızın hakkı teslim edilmelidir diyoruz. Bakanlık, yetkili sendika olarak bizimle, eğitimi paydaşı diğer kuruluşlarla yaptığı görüşmede içeriğin tam önce olduk. Bütün detaylara vakıf olduk. Görüyoruz ki taslak kesiminde bu ayrıştırıcılık duruyor. Bu ortadan kaldırılmalı meclise gelinen süreçte bu bütüncül bir mesele olarak görülmeli ve eğitimciler kendi arasında bölünme ayrılmamalı, ayrıştırılmamalı bir bütün olarak kabul edilmelidir. Bugün burada bir araya gelişimizin nedeni eğitimcilerin bir bütün olarak görülmesi, ihtiyacını bir kez daha ortaya koymak, yapılacak yanlışa önleyici tedbir olarak sesimizi yükseltmek, çığlığımızı duyurmak için bir araya geldik. Bir defa öğretmenlik meslek kanunu tasarruf tedbirlerine, ekonomik sıklaştırmaya kurban edilmemeli. Bu konu uzun uzadıya bir iş gibi düşünülmeli. Bir asırlık barut gibi yarım yamalak işler yapılmamalı. Onun için kesinlikle bu ekonomik krize kurban edilmemesi gereken bir konudur. Mesai ücretleri bunun içerisinde, bu düzenlemenin içerisinde olmalı ve çok sembolik kalan seslerine artırım olmalıdır. Uzman ve başöğretmenlik için önce hizmet süresi 5-10 yıl olmalı. Geçen dönem 10-20 yıl şeklinde düzenlenmişti. Biz buna itirazımızı ortaya koymuştuk. Daha sonra eski Milli Eğitim Bakanımız Mahmut Özer seçim zamanı bu 5-10 yıl olacak şekilde yeniden düzenlenecek demişti. Şimdi bunun tam da düzenleme zamanı. Kendisi milli eğitim komisyonu başkanı; bakanlık orada, hükümet burada. Dolayısıyla konu bir daha eksik bırakılmamalı. ve 5-10 yıl şeklinde düzenlenmeli ve sınav şartı olmamalı. Özel sektörde çalışan öğretmen arkadaşlarımız var. Onlar bizim meslektaşlarımız. Emek sömürüsüne sonuna kadar hayır. Onların ne ücret aldığı belli değil, taban ücretleri yok. Dolayısıyla bu meslek kanunu, mesleği bir bütün olarak görmelidir. Üniversitelerdeki akademik personeline özel üniversiteleri olan düzenleme neden öğretmenlerle ilgili özel okullar kısmında yok. Sözleşmeli öğretmenler kadrolu öğretmenlerim, özlük haklarından faydalansın diye yıllardır konuşuyor, yıllardır açıklama yapıyoruz. Yine sözleşmeli öğretmenlik uygulaması kanunu kaldırılsın. Mülakat uygulamasından vazgeçmek gerekir. Bunun için şimdi gelecek tasarı tartışılırken bu şekliyle geldi, bu şekliyle geçecek değil. Tartışmaya kulak kabartmak, fırsat vermek ve yanlışları ortadan kaldırıp işte bu kez oldu dedirtmek lazım" dedi.
'ÜCRET ARTIŞLARI EMEKLİYE YANSITILMADI'
Toplu sözleşme ve kamuda servislerin kaldırılması kararıyla ilgili de konuşan Yalçın, "Servis konusunda toplu sözleşme hükmü varken, bir genelge yayımlandığı servislerin kaldırılacağı söyleniyor. Böyle bir şey olamaz. Toplu sözleşme iki yıllık geçerlidir. Dolayısıyla 2025 yılına kadar geçerli olacak toplu sözleşme ortadayken siz nasıl böyle bir karar alıyorsunuz. Özel hukuk sözleşmesini nasıl devre dışı bırakıyorsunuz. Ücret artışları emekliye yansıtılmadı. Seyyanen zam emekli kamu görevlisinden emekliye verilmediği için bu anlamda emeklilerin stresi, derdi çok ve bu konu hükümetinde siyasi partilerin de ana gündemi şeklinde devam ediyor. Bunu bir an önce düzeltilmesi ve insanca bir yaşama ve ücrete kavuşmaları için mücadelemiz sürerken şimdi öğretmenlik meslek kanununda işler yapılarak yeni sorunlar eklenmesin; hararet yüksek, hararet daha da yükseltilmesin. Bugün burada toplanmamızın nedeni bir önleyici tedbir olarak meclis aşamasına karınca yapılan tartışmalara karınca kararınca katkı sunmaya ve doğru bildiklerimizi söylemeye çalıştık. Bazılarının dikkate alındığını bazılarının dikkate alınmadığını görüyoruz" diye konuştu.