Ali Özkaya: Tarihin En Önemli Casusluk Olaylarından Biri
AK Parti'li Ali Özkaya, "böcek" davasında verilen kararın "paralel yapıyla ilgili mahkumiyet çıkan ilk dava" olması açısından önemli olduğunu söyledi.
AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya, "böcek" davasında verilen kararın "paralel yapıyla ilgili mahkumiyet çıkan ilk dava" olması açısından önemli olduğunu, ancak "siyasi casusluk" suçundan daha ağır ceza verilmesi gerektiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakanlığı dönemindeki çalışma ofisi ve konutuna dinleme cihazı konulmasına ilişkin davada verilen kararı değerlendiren Özkaya, milletvekili olmadan önce avukat olarak konuyu takip ettiğini belirterek, davayı, "Cumhuriyet tarihinin, belki Osmanlı ve Selçuklu'da bile en önemli casusluk olaylarından biri" olarak tanımladı.
Erdoğan'ın Başbakanlık resmi konutunda ve Keçiören'deki ikametindeki dairesinde "böcek" tabir edilen dinleme cihazlarını koyan kamu görevlileriyle hakkında dava açıldığını hatırlatan Özkaya, bu kişilerden ikisinin yurtdışında yakalanarak, ülkeye getirildiğini, birisinin de yurtdışında olduğu tespit edildiği için kırmızı bülten çıkarıldığını, diğer iki kamu görevlisi olan Emniyet Müdürü ve Komiser Yardımcısı ile ilgili de yakalama kararı bulunduğunu kaydetti.
Özkaya, bugünkü davada üç kişinin davasının ayrıldığını, sanıklardan Sedat Zavar ve İlker Usta hakkında TCK'nın 327. maddesi uyarınca "devletin gizli bilgilerini temin etmek" suçundan 6 yıl, ayrıca gizli bilgileri elde etmekten ve kamu görevliliği vasıflarını kötüye kullanması nedeniyle 1,5 yıl artırarak toplam 7,5 yıl ceza verildiğini anlattı.
Davanın, "paralel yapıyla ilgili mahkumiyet çıkan ilk dava" ve casusluk açından önemli olduğunu vurgulayan Özkaya, mahkemenin, TCK'nın "devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme"yi düzenleyen 327. maddeden karar vermesini yanlış gördüklerini, "siyasal casusluk" suçundan ceza verilmesi gerektiği görüşünü taşıdıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamı ve buralarda konuşulan tüm konuların devletin siyasal menfaatleriyle ilgili olduğunu belirten Özkaya, şöyle konuştu:
"Bu makamlara böcek konulması bizatihi suç teşkil eder ve siyasal amaçlarla konulur. Mahkeme zaten burayı dinlemek ve bilgi elde etmek için faaliyet yapıldığını, böcekleri bu kişilerin koyduğunu bizzat tespit ettiği kanaatiyle bu kararı verdiğini kısa kararında belirtti. Cihazların bulunduğu makam ve mekanlar dikkate alındığında bize göre doğrudan TCK 328. maddeye göre suçtur. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Fethullahçı terör örgüt olarak kabul edilen örgüt hakkında verilmiş ilk mahkumiyet kararı olması açısından çok önemli. Süreci avukat olarak takip ettiğim bir davaydı, milletvekili olmam nedeniyle bugünkü duruşmaya katılamadım. Mahkumiyet açısında çok önemli görüyor, ancak siyasal casuslukla ilgili kısmını arkadaşlarımız temyiz edecek. Diğer beraat edenlerde vazgeçtiğimiz kişiler hariç, diğer kişilerin bu suçta iştirak ve yardımları olduğunu düşünüyoruz. TÜBİTAK Başkan Yardımcısı olan kişi hakkında mahkeme, sahte rapor hazırlamaktan dolayı Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde davası devam ettiği için beraat kararı verdi. Suçun baş kısmında olduğuyla ilgili yeterli delil olmadığından beraatine, ancak sahte rapor tazmini nedeniyle mevcut davadaki yargılamaya atıf yaparak bu davadan delil yetersizliğinden beraat kararı verdi. Meslektaşlarımız temyiz etmesi gereken kısmını temyiz edecekler."
Özkaya, cezanın ne olması gerektiği konusunda ise şu görüşleri paylaştı:
"TCK 328. maddeden asgari 15'er yıl, ayrıca mahkeme takdir ve teşrik gördüğüne göre 25 yılın üzerinde olması gereken bir durumdu. Tabi bugünden yarına yüksek mahkemenin hangi karar vereceğine ilişkin bir şey söylemek mümkün değil. Ceza hukuku profesör arkadaşlarla mütalaa ettim, kendim çalıştım; devletin en üst makamlarını dinlemeye teşebbüs edilmesi, bilgi edinilmesi casusluk faaliyetidir. Bu gizli evrakı sıradan memurun alıp bir başka devlete veya terör örgütüne götürmesinden farklı mütalaa edilmesi gereken husustur. Bu sebeple buralara dinleme cihazı koymak bizatihi siyasi casusluktur. Terör örgütü olduğu ile ilgili iddianameler kabul edilmiştir, yargılama başlamıştır. Terör örgütünün taşeronluğunu yaptığı uluslararası güçler ve devletler lehine casusuluk olduğu ortadadır." Kararın benzer davalar açısından da önemine değinen Özkaya, bu tür faaliyetlere ciddi müeyyidenin bulunduğunu bunu da herkesin göreceğini savunarak, "Kamu görevlilerinin daha dikkatli olması, devletin yüksek makamlarının korunmasında da daha dikkatle davranılması gerektiği ve ilgililer açısından önemle ele alınmalıdır" dedi.