Ali İsmail Korkmaz Davasının Temyiz İncelemesi

Eskişehir'deki Gezi Parkı odaklı eylemde darbedilen üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'ın ölümüne ilişkin davanın temyiz duruşması, Yargıtay 1. Ceza Dairesinde görüldü.

Duruşmaya Korkmaz'ın annesi Emel, babası Şahap, ağabeyi Gürkan Korkmaz ile sanık avukatları katıldı.

Korkmaz ailesinin avukatı Ayhan Erdoğan, ailenin duruşmada sözlü beyanda bulunmak istediğini iletti. Anne Emel Korkmaz da "Oğlum 19 yaşındaydı, 8 kişi tarafından katledildi. Yaşasaydı, son sınıfta olacaktı. Adil bir yargılama bekliyorum" dedi.

Heyetin, verilen aranın ardından katılma taleplerini reddetmesi üzerine Korkmaz'ın ailesi, duruşmayı izleyici olarak takip etti.

Söz alan sanık Mevlüt Saldoğan'ın avukatı Mutlu Karayılan, "Gezi Parkı" diye bilinen eylemin yasa dışı olduğunu belirterek, polis memuru müvekkilinin bu eyleme müdahale ettiğini söyledi.

Müvekkilinin kasti olarak herhangi bir kişiyi dövmesinin söz konusu olmadığını iddia eden Karayılan, bazı sivil toplum örgütlerinin, siyasi parti liderlerinin, ulusal ve uluslararası yayın organlarının baskıları nedeniyle savunma haklarının kısıtlandığını öne sürdü.

Bu davada "şüpheden sanık yararlanır" ilkesinin bertaraf edildiğini savunan Karayılan, "Görüntülerde bir çocuğun şiddete uğradığı doğrudur. Bunu kabul ediyoruz. Bunu zaten müvekkilim ve esnaf sanıklar reddetmiyor. Biz şiddete uğrayan kişinin Ali İsmail Korkmaz olmadığına dair ispata yarar deliller sunmamıza rağmen bunlar kabul edilmemiştir. Bir görgü tanığının ifadesi esas alınarak gerçekliği ispat edilememiş kamera kaydıyla şiddete uğrayan kişinin Ali İsmail Korkmaz olduğu kabul edilmiştir" ifadelerini kullandı.

Ali İsmail Korkmaz'ın, 2 Haziran 2013 günü sabah saatlerinde telefonla görüştüğü kız arkadaşına, başına copla vurulduğunu, dişinin kırıldığını, omzunun çıktığını söylediğini aktaran Karayılan, iddianameye göre olayın 2 Haziran 2013 günü 23.57'de gerçekleştiğini, buna göre de Korkmaz'ın polis şiddetiyle öldüğü iddiasının çöktüğünü ileri sürdü.

Karayılan, müvekkilinin, amirlerinin emriyle 72 saat boyunca çalıştığına dikkati çekerek, "Gezi eylemleri yasa dışı eylemdir. Müvekkilimin aldığı vazife kamuya, kamu düzenine yönelik eylemleri bastırmaktır, verilen emirleri yerine getirmektir" şeklinde konuştu.

Karayılan, ayrıca, görüntülerde darbedilen kişinin Ali İsmail Korkmaz olduğu kabullenilse dahi 3 gün aralıksız çalışan, saldırıya uğrayan müvekkilinin içinde bulunduğu şartlar nedeniyle haksız tahrik altında hareket ettiğini öne sürdü.

Bu sırada aile, "Ali İsmail sadece koşuyordu" diyerek araya girdi.

Yeniden söz alarak müvekkilinin beraatini isteyen Karayılan, müvekkili için haksız tahrik hükümlerinin uygulanması talebinde bulundu.

Sanık Yalçın Akbulut'un avukatı Selim Karakoyun ise müvekkilinin de bir annenin çocuğu olduğunu ve haksız yere tutuklu bulunduğunu söyledi.

Müvekkilinin olay günü sokağa giriş çıkışları engellemekle görevlendirildiğini, görüntülere göre de sokağa giren kişinin peşinden koştuğunu anlatan Karakoyun, Akbulut'un yerde yatan kişiye vurduğunu gösteren kayıt bulunmadığını ifade etti.

Karakoyun, TÜBİTAK raporunda Akbulut'un da Ali İsmail Korkmaz'a vurduğunun belirtildiğini ancak nasıl ve neresine vurduğunun anlatılmadığını dile getirerek, "Mahalle baskısıyla verilmiş bir karar olduğundan müvekkilimin beraati gerekirken, mahkumiyet verilmiş olması nedeniyle dosyaya ilişkin bozma ve tahliye istiyoruz" diye konuştu.

Duruşma, karar açıklanmak üzere 4 Şubat'a ertelendi.

Duruşmanın ardından Ali İsmail Korkmaz'ın annesi Emel Korkmaz, "Bu katilleri savunanlar konuştuklarına yürekten inanıyor mu? Çocuklarının yüzlerine bakabiliyorlar mı? Sizden ricam görüntüleri izlemeniz. Kendinizi lütfen benim yerime koyun" dedi.

Bunun üzerine Heyet Başkanı Mustafa Şahin, Korkmaz'ın annesine, "Anacığım, izlemeden karar verilir mi? Tabii ki izleyeceğiz" karşılığını verdi.

Davanın geçmişi

Eskişehir'de 2 Haziran 2013'te Gezi Parkı odaklı eylemlerde darbedilen üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'ın, 10 Temmuz'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmesiyle ilgili davada, 21 Ocak 2015'te karar açıklanmıştı.

Güvenlik nedeniyle Kayseri'ye alınan dava, Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Davada, tutuklu sanık polis memuru Mevlüt Saldoğan'a, "kasten yaralama sonucu ölüme neden olma" suçundan, suçun işleniş biçimi, meydana gelen sonucun ağırlığı göz önüne alınarak 13 yıl hapis cezası verildi. İyi hal nedeniyle altıda bir oranında indirim yapılan ceza 10 yıl 10 aya düşürüldü.

Tutuksuz yargılanan polis memuru Yalçın Akbulut'a ise "ölüme neden olma" suçundan 12 yıl hapis cezası verildi. İyi hal nedeniyle yapılan indirimle ceza 10 yıl olarak açıklandı.

Tutuklu sanıklar İsmail ve Ramazan Koyuncu ile Muhammet Vatansever'e "kasten yaralayarak ölüme neden olma" suçundan verilen sekizer yıl hapis cezası ise altıda bir oranında yapılan iyi hal indirimi ile 6 yıl sekizer aya indirildi.

Tutuklu sanık Ebubekir Harlar'a "kasten yaralama sonucu ölüme neden olma" suçundan 8 yıl hapis cezası verildi. Fiil tam olarak gerçekleşmediği için ceza önce yüzde 50, ardından da altıda bir oranında iyi hal indirimiyle 3 yıl 4 aya düşürüldü. Harlar'ın, tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak tahliyesine karar verildi.

Tutuksuz yargılanan sanık polis memurları Hüseyin Engin ve Şaban Gökpınar ise beraat etti.

Savcı ve aile temyiz etmişti

Kayseri Cumhuriyet Savcısı Mehmet Kalkan, 10 yıl 10 ay hapis cezası verilen sanıklardan polis memuru Mevlüt Saldoğan hakkındaki karara itiraz etmişti. Ali İsmail Korkmaz'ın ailesi de sanıklara "kasten adam öldürme" suçundan ceza verilmesi istemiyle yerel mahkeme kararını temyiz etmişti.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, temyiz istemine ilişkin tebliğnamesinde, yerel mahkeme kararının onanmasını istemişti.