Ali Demirtaş'ın belgeseli 'Andala-Son Ziyaret' AKM'de gösterildi
Gazeteci ve film yapımcısı Ali Demirtaş'ın Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen 'Andala-Son Ziyaret' adlı belgeseli Atatürk Kültür Merkezi'nde seyirciyle buluştu. Belgesel, Niğde Andala'daki aile evinin yıkılmadan önceki son halini mekan, insan ve hafıza ilişkisi üzerinden ele alıyor.
Gazeteci ve film yapımcısı Ali Demirtaş'ın, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen "Andala-Son Ziyaret" adlı belgeseli Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) seyirciyle buluştu.
Birçok festivalden ödülle dönen film, Demirtaş'ın Niğde Andala'daki aile evinin yapılan baraj sebebiyle yıkılmadan önceki son halini mekan, insan ve hafıza ilişkisi üzerinden ele alıyor.
Belgesel gösterimi sonrası AA muhabirinin sorularını cevaplayan Demirtaş, Andala'ya 1970'lerde ailesinin taşındığını ve kendisi ile kardeşlerinin burada doğduğunu söyledi.
"Hafızamızın kökleri buraya dayanıyor"
Demirtaş, yaşadıkları yerden 1999'da İstanbul'a göç kararı aldıklarını, fakat her fırsatta ziyaret ettiklerini dile getirerek, "Andala, bizim pandemide dahi kaçış noktamız, doğa ile bağımızdı. 2019'da devlet tarafından kesin olarak baraj yapım kararı alındığında ve bu durum bize bildirildiğinde, ben de bir gazeteci ve film yapımcısı olarak 'bir şeyler yapmalıyım' diye düşündüm. Zira burayı tüm ailem gibi ben de çok seviyordum. Çünkü hafızamızın kökleri buraya dayanıyor." dedi.
Belgesel projesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünden destek aldıktan sonra 2020'de Andala'daki evlerine son kez ailesiyle ziyarete gittiğini belirten Ali Demirtaş, "Hem ön hazırlık hem de sonraki çalışmaları da kapsayan süreçte 'Andala-Son Ziyaret' bir belgesel film ürünü olarak 2022'nin ocak ayında ortaya çıktı. 2024 yılına kadar olan bu dönemde birçok film festivalinde gösterildi ve naçizane ödüller aldı." diye konuştu.
"Belgesele dair eleştirdiğim noktalar var"
Demirtaş, belgeselin çekim sürecine ilişkin şunları anlattı:
"Olabildiğince profesyonel yaklaşmaya çalıştım. Zaman zaman aile üyelerine soru sorarken onların reaksiyonları sonucu kendimi tutamadığım ve profesyonel çizgiden kaydığım anlar da oldu. Ama onları çok iyi tanıyor olmamın da verdiği bazı kolaylıklar ve avantajlı durumlar da oldu. Aslında tüm bunlar başta bir çatışma idi. Yani bu belgeseli yazarken de çekerken de izlerken de hep şu soru aklımdaydı, 'Ben bu filme yazar ve yönetmeni olarak mı yaklaşmalıydım, yoksa bu ailenin bir üyesi olarak mı?' Bu ikilem sinema için çatışmaya müsait güzel bir şey gibi görülse de zaman zaman kafa karışıklığına da sebep oldu. Tüm bunlar da belgeselin sonucuna yansıdı elbette. Belgesele dair eleştirdiğim noktalar var tabii. Ama tüm bu eleştirileri finalde şöyle sonlandırıyorum; artık 'Andala' diye bir yer yok ve tüm bunlar belgeselle kayıt altına alınmış durumda."
Belgeselin ayrıca kurgudan ve kurgusallıktan uzak olduğunun altını çizen Demirtaş, "Profesyonel kaygıdan uzak, samimi, özgün ve hikayesine yakışır bir üslupla hayata geçirdik. Eksikleri ve 'daha iyi olabilirdi' kısımları elbette var. Bu sebeple de benim için çok önemli bir okul oldu belgesel. Umarım sonraki yeni çalışmalarımda öğrendiklerimi uygulayabilir olacağım. Ama filmografim içinde 'Andala-Son Ziyaret' benim için çok özel ve farklı bir yerde durmaya devam edecek. Tüm bunlar hepimiz için aile hafızamıza ve tarihimize bir kayıt olarak düştü." ifadelerini kullandı.