Aladağ'daki Yurt Yangını Davası
Adana'nın Aladağ ilçesinde geçen yıl 29 Kasım'da 10'u öğrenci 12 kişinin hayatını kaybettiği, çok sayıda öğrencinin yaralandığı yangınla ilgili yurt müdürünün de aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu 7 sanık hakkında açılan davanın üçüncü duruşması görüldü.
Adana'nın Aladağ ilçesinde geçen yıl 29 Kasım'da 10'u öğrenci 12 kişinin hayatını kaybettiği, çok sayıda öğrencinin yaralandığı yangınla ilgili yurt müdürünün de aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu 7 sanık hakkında açılan davanın üçüncü duruşması görüldü.
Kozan Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu yurt müdürü Cuma Ali Genç, yurdun bağlı olduğu Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneğinin Başkanı İsmail Uğur, dernek görevlileri Mahir Kılıç, Mahmut Deniz, Mustafa Öztaş ve Ramazan Keleş ile tutuksuz sanık Ramazan Dede, müşteki aileler, sanık yakınları ile taraf avukatları katıldı.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve CHP Adana Milletvekilleri İbrahim Özdiş ve Zülfikar İnönü Tümer de duruşmayı takip etti.
Mahkemede söz verilen müşteki Mustafa Avcı, itfaiyenin ihmali olduğunu ileri sürerek "Yangın başladığında neden çocuklarımız o yurttan tahliye edilmedi." dedi.
Teslime Aydoğdu da sanıkların ömür boyu tutuklu kalmasını istediğini, itfaiyeden de şikayetçi olduğunu kaydetti.
Adana Barosu adına söz alan Baro Başkanı Veli Küçük ise dosyanın vasıf ve mahiyeti dikkate alındığında "bilinçle taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verme" suçunun oluştuğunun sabit olduğunu ileri sürerek, "Biz değerlendirmenin bu çerçevede yapılmasını talep ediyoruz. Ayrıca yaşamını yitiren çocukların ailelerine bir banka aracılığıyla 15'er bin lira ödeme gönderildiği görülmüştür. Bu ödemenin kimler tarafından yapıldığının tespit edilmesini, işlem yapılmasını ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep ediyorum." diye konuştu.
"Ben de çocuğumu bu yangında kaybettim"
Tutuklu sanık Cuma Ali Genç ise savunmasında, baroların davaya katılımını reddettiğini ve bu durumun savunma haklarını ellerinden aldığını ifade etti.
İdeolojik bir tahakküm olduğunu ileri süren Genç, şöyle devam etti:
"Yurt yangınında ne benim ne de yönetim kurulunun ihmal ve tesiri yoktur. Ben de çocuğumu bu yangında kaybettim. Gece gündüz demeden bu çocukların eğitimleriyle ilgilendim. Bugün eleştiri yapanların hiçbirisinin katkısı olmadı. 2016'da öğrencileri kabul ettim. Kimse bu çocukları yönlendirmedi. Ben çocukların aileleriyle görüştüm ve 'Bana inanıyorsanız çocuklarınızı gönderebilirsiniz' dedim. Bu yavruları aldım. Özellikle Karatepe Mahallesi'ne ağırlık verdim, çünkü ekonomik kültürel anlamda çok geri kalmış bir bölgeydi. Yurtta A'dan Z'ye tadilat yaptım. Velilerin çiğeri yandı buna yanıyorum. Aileler bana hep benden memnun olduklarını söyledi. Siz ailelere sorun, bende nasıl bir ihmal ve kusur görmüşler. İhmal varsa bunu neden emniyete bildirmemişler. Bütün velilere ben yardım eli uzattım. Bu yavruların istikbali için çalıştım."
"Yangın elektrik panosundan çıktı"
Genç, yangın gecesini yaşananları değinerek şunları kaydetti:
"Yangın elektrik panosundan çıktı. Ana panomuz yurdun giriş kısmında sayacın olduğu mühürlü alandadır. Bilirkişi raporlarında iki pano arasındaki kablonun kontak yaptığı iddia edilmekte. Bu kontak anında binanın elektrikleri kesilir. Bina içindeki şahitlerin ifadesi ise elektriklerin kesilmediğini ispatlamaktadır. Sayaca müdahale yapılmıştır. Bu müdahele sırasında kasten kablolar gevşek bırakılmış ve ters bağlanmıştır. Bu yönüyle yangın sabotajdır. Bu durum ortaya çıkıyor. İkinci sebep ise elektrik şebekesindeki dalgalanmalardır. Böyle bir müdahele olmasa burada kıvılcım atması mümkün olmazdı. Burada yurdun tavanlarının ahşap, duvarlarının lambir, zeminin halı olduğu eleştirisi yapılıp bir kasıt ortaya çıkarılıyor. 2017 Türkiye'sinde her yurtta ahşap, lambir ve halı vardır. Bu öğrenci yurtları karakol ya da cezaevi değildir. Yurtlar öğrencilerin kendilerini evlerinde gibi hissettiği yerlerdir. Buralarda halı, lambir kullanılması çocuklar için avantajdır."
Yangın söndürülme çalışmalarında itfaiyenin ihmali olduğunu ileri süren Genç, "Yangın ihbarı itfaiyeye ulaşmış. İki itfaiye erinin araç içerisinde beklemesi, sohbet etmesi nedendir? Niye kış günü sıcacık odalarında oturmadılar da itfaiye aracı içersinde durdular. Savsaklama görüyorum. İtfaiyenin hiçbir donanımı yoktur. Biz çaba gösterirken itfaiye ne yapmıştır? Müdahale edilmediği için yangın söndürülemedi." iddiasında bulundu.
Söz alan diğer bazı sanıklar da suçlamaları kabul etmeyerek tahliyelerini istedi.
Mahkeme heyeti tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
Adana'nın Aladağ ilçesinde 29 Kasım 2016'da özel öğrenci yurdunda çıkan yangında 10 öğrenci, yurt yetkilisinin 6 yaşındaki kızı ve bir eğitmen olmak üzere 12 kişi hayatını kaybetmiş, bazı öğrenciler de yaralanmıştı. Olayla ilgili "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçlarından 2 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın 30 Mayıs'ta görülen ilk duruşmasında, 7 sanığın tutukluluğunun devamına karar verilmişti.
Sanıklardan 70 yaşındaki Ramazan Dede ise 5 Haziran'da avukatının başvurusu üzerine adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişti.