Haberler

Akıncı Üssü Davası

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 473 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 473 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, şehit yakınları ve gaziler ile taraf avukatları katıldı.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık uzman çavuş Erhan B, güvenlik taburu personeli olduğunu belirterek, akşam 19.00'da nöbeti devredip karargahtan ayrıldığını söyledi.

Erhan B, bir arkadaşıyla yemek yedikten sonra 22.00 gibi eve gidecekken bir uçağın alçaktan uçtuğunu gördüğünü, Dikimevi'ndeyken meslektaşı Özgür Aslan'ı arayıp ne olduğunu sorduğunu, onun da kırmızı alarm verildiğini ve karargaha gitmek üzere yolda olduğunu, Güvenlik Harekat Merkezini (GHM) aramasını söylediğini bildirdi.

GHM'yi aradığını ve kırmız alarm verildiği, bütün güvenlik personelinin geleceğinin belirtilerek telefonun kapatıldığını anlatan Erhan B, bunun üzerine 23.00 civarında kışlaya gittiğini ifade etti.

Erhan B, kendisi gibi güvenlik taburu personeli uzmanlarla karargaha girdiğini belirterek, bölük komutanı Burak Deniz'e rastladığını, onun da "Erhan yanıma gel, yanımdan ayrılma." dediğini öne sürdü.

Tabur komutanı üsteğmen Sedat Özkaracan'ın yanına gittiklerini ifade eden Erhan B, Özkaracan ile Deniz arasında, "Bu zamanda darbe mi olur? Memleketi 50 yıl geriye götürecekler." şeklinde konuşmalar olduğunu, bu yüzden bu kişilerin darbeci olmadığı izlenimi uyandığını söyledi.

Emrah B, Burak Deniz'in emriyle güvenlik noktalarını kontrol etmek için dışarı çıktıklarında albay Yusuf Sarıoğlu'na rastladıklarını ve bir uçağın bomba atmasından sonra Sarıoğlu'nun birliği terkettiğini ifade etti. Daha sonra gittikleri 3 nolu güvenlik kulesindeki uzmanlara seslenen Burak Deniz'in, darbe karşıtı konuştuğunu, uçakların bomba atması ihtimaline karşı kulede durmamalarını, sivillere de kesinlikle ateş etmemelerini söylediğini öne sürdü.

Emrah B, Sedat Özkaracan'ın bulunduğu odaya dönüp televizyondan olayları takip ettiklerini dile getirdi.

GHM'ye geçtiğinde albay İlhan Karasu'nun HKHM'ye nasıl girileceğini sorunca teğmen Vural Dede'nin 3 tahliye kapısı bulunduğunu belirtip ve anahtarları çıkardığını anlatan Emrah B, bunun üzerine Karasu'nun "Git kontrol et." dediğini iddia etti.

Emrah B, ancak HKHM'ye Karasu, teğmen Dede ve üsteğmen Burak Deniz'in birlikte çıktığını, Burak Deniz gidince kendisinin de gitmek zorunda kaldığını ifade ederek, "İlhan albayın HKHM'ye hangi amaçla gitmek istediğini ve HKHM'de kimlerin olduğunu, darbeci olup olmadıklarını bilmiyordum. Ben Burak üsteğmenin yanında olmamı söylediği için orada oldum." dedi.

Tahliye kapısı açılmayınca turnikelerin olduğu kapıya gittiklerini dile getiren Emrah B, ilk kapının bir anda açılmasının ardından harekat merkezi koridoruna girdiklerini bildirdi.

Emrah B, HKHM operasyon odasının bulunduğu ilk kapıyı da Vural Dede'nin açmaya çalıştığını ve açıldıktan sonra İlhan Karasu'nun yangın olduğu söylenen yere gittiğini, ancak bu doğru çıkmayınca Sedat üsteğmenin yanına döndüklerini söyledi.

Cumartesi günü de Vural Dede'nin emriyle 17.00'ye kadar nöbet tuttuğunu anlatan Emrah B, 15 gün çalıştığını ifade etti.

Emrah B, darbeyle alakalı ya da konusu suç teşkil eden bir emri yerine getirmediğini savunarak tahliye talebinde bulundu.

F-16 pilotlarını telefonla arayıp Akıncı'ya göndermiş

15 Temmuz'da Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreterliği Koordinasyon Şube Program Kısım Amiri olarak görev yaptığını belirten sanık eski yarbay Ayhan Çatıkkaya da atılı suçlamaları reddetti.

Çatıkkaya, 07.00 gibi mesaiye başladığını, akşam 21.00 civarı Genel Sekreter Veysel Kavak'ın binbaşı İbrahim Koçak'ı arayıp çağırmasını söylediğini, kendisinin de bu emri yerine getirdiğini bildirdi.

Kavak'ın, terörle mücadele harekatı olacağını belirterek, ulaşılabilen F-16 pilotlarının 4. Üs 143. Filo'ya gitmelerini istediğini anlatan Çatıkkaya, Koçak'ın sisteme kendi şifresiyle girdiğini ve ulaşabildikleri pilotları aramaya başladıklarını söyledi.

Aradığı pilotlara terörle mücadele harekatı yapılacağını telefonda söylemediğini dile getiren Çatıkkaya, "Toplam 8 personele ulaşabildik." dedi.

Çatıkkaya, 22.30 gibi karargahın üzerinden geçen uçakların sesini duyup, Genelkurmay önünde insanların toplandığını görünce televizyonu açtığını ve darbe girişimiyle alakalı haberleri gördüğünü ifade ederek, odasında kaldığını ve sadece küçük ihtiyaçları için çıktığını önü sürdü.

Emir komuta zincirinin dışına çıkmadığını belirten Çatıkkaya, pazar günü de mesaiye gittiğini söyledi.

Çatıkkaya, darbe girişiminden 12 gün sonra gözaltına alınıp tutuklandığını belirterek, tahliyesini talep etti.

Beline ajanda takmış

Mahkeme başkanının silah taşıyıp taşımadığını sorduğu Çatıkkaya, taşımadığını öne sürdü.

Karargahta tabancayla dolaştığı görüntüleri gösterilen Çatıkkaya, belinde taşıdığı siyah görünümlü parçanın silah olmadığını savundu.

Çatıkkaya, bu siyah parçanın ajanda olabileceğini belirtti.

Bunun üzerine mahkeme başkanı "Ne hikmetse herkes belli bir saat sonra ajanda takmış." dedi.

Akıncı'ya gönderilcek pilotların telefonlarını sistemden çıkarmış

15 Temmuz'da Kurmay Başkanlığında görev yapan sanık eski binbaşı İbrahim Koçak da yarbay Çatıkkaya'nın arayıp albay Veysel Kavak'ın çağırdığını bildirmesi üzerine mesai sonrası 19.00'da ayrıldığı Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargahına söylenildiği gibi uçuş tulumlu olarak 21.25 gibi döndüğünü söyledi.

Veysel Kavak'ın kendisine terörle mücadele harekatı olduğunu belirterek, karargahtaki pilotları çağırıp akıncıya gitmelerini bildirmesine istediğini iddia eden Koçak, bilgisayardan sisteme girerek F-16 pilotlarının numaraların Çatıkkaya'ya söylediğini anlattı.

Koçak, Çatıkkaya'nın da numaraları aradığını ve bazılarına ulaşıldığını, bazılarının da şehir dışında bulunduğunu dile getirerek, 6-7 kişiye ulaşılabildiğini belirtti.

Aramalar bitince telefonla konuştuğu için Veysel Kavak'ın odasına iki kez gittiğini ifade eden Koçak, "Ulaşabildiklerimizi aradık, haber verebildiklerimize verdik." dediğini söyledi. Koçak, Kavak'ın da "Tamam. Sen de Akıncı'ya git." dediğini ve telefon konuşmasına devam ettiğini öne sürdü.

Karargahtan 22.06'da çıktığını, 22.15 gibi uçakların havada olduğunu gördüğünü bildiren Koçak, "Terörle mücadele harekatı olduğunu bildiğim için niye şehir merkezinde uçuyorlar diye telefonun internetine baktım. Boğaz köprüsünün kapatıldığına yönelik haberler vardı." dedi.

Koçak, büyük çaplı bir terör saldırısı ya da savaş durumu olduğunu düşündüğünü belirterek, 22.50-23.00 civarı Akıncı lojman nizamiyesinden daha önce kayıtlı olan kartını okutup girdiğini, giriş yaparken de kimsenin bir şey sormadığını ileri sürdü.

Üssün girişinde, 23.05 gibi telefonuna tekrar baktığını kalkışma ve darbe girişimine yönelik haberi ilk kez gördüğünü iddia eden Koçak, "Ne yapacağımı da bilemedim. Kısa bir süre düşündüm. Durumun bana söylenenden farklı olabileceği aklıma geldi. Filoya gidersem neyle karşılaşacağımdan emin olamadım. Kim yapıyor, kim emir veriyor olursa olsun hukuksuz girişimin parçası olamazdım. Aracımdan inmedim. Geri döndüm ve Akıncı'yı terkettim." diye konuştu.

Koçak, eve doğru giderken eşini arayıp güvenli olmadığını düşünerek aşağı inmesini istediğini belirterek, çocuklarını ve eşini aldıktan sonra kız kardeşinin Mamak'taki evine gittiğini söyledi.

Ertesi gün akşama kadar evden çıkmadığını, pazartesi günü karargaha gittiğinde de yaşadıklarını şube müdürü ile paylaştığını bildirdi.

Koçak, karargahta ne yaşandıysa kendisi çıktıktan sonra olduğunu savunarak, darbeyle alakalı bir emir almadığını iddia etti.

Karargaha da pilotların bilgilerini görme yetkisine sahip oluğu için çağrıldığını öne süren Koçak, tahliye talebinde bulundu.

Duruşma yarına ertelendi.

Kaynak: AA / Güncel
Dışişleri Bakanı Fidan: Nükleer savaş riski var, bu bir şaka değil

Bakan Fidan'dan tedirgin eden savaş çıkışı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Netanyahu hakkındaki tutuklama kararına ilk yorum

Erdoğan'dan Netanyahu hakkındaki tutuklama kararına ilk yorum

Fırat Sarı'dan çelişkili ifadeler! Bebek ölümlerini sordular, konuyu değiştirdi

Bebek ölümlerini sordular, konuyu değiştirdi

Birinin 3, diğerinin 4 çocuğu vardı! Yasak aşk, kiralık dairede korkunç sonla bitti

Yasak aşk, kiralık dairede korkunç sonla bitti

title