Akil İnsanlar Aa Editör Masasında Buluştu
Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Ahmet Taşgetiren, Batıda "Doğu" algısının değiştirilmesi, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden gelenlerin yoğun yaşadığı yerlerde ise çok özel rehabilitasyon çalışmaları yürütülmesi gerektiğini...
Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Ahmet Taşgetiren, Batıda "Doğu" algısının değiştirilmesi, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden gelenlerin yoğun yaşadığı yerlerde ise çok özel rehabilitasyon çalışmaları yürütülmesi gerektiğini söyledi.
Çözüm süreci kapsamında yurdun her yerini gezerek çeşitli kesimlerle görüşen Akil İnsanlar Heyeti, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk'ün moderatörlüğündeki Editör Masası'nda bir aylık çalışmalarını değerlendirdi ve AA editörlerinin sorularını yanıtladı.
Öztürk'ün, travma yaşayan kesimlerin daha sonra rehabilite edilmesiyle ilgili çalışma başlatılmasının gerekli olup olmadığı yönündeki sorusu üzerine Karadeniz Bölgesi Grubu Başkanı Yusuf Şevki Hakyemez, Doğu ve Güneydoğu'daki travmanın Batı'dakinden çok daha farklı olduğunu belirtti.
Batıdaki travmanın şehit aileleri ve gaziler için geçerli olduğunu, buradaki rehabilitasyon ile Doğu ve Güneydoğu'daki rehabilitasyonun daha farklı olacağını ifade eden Hakyemez, şu değerlendirmede bulundu:
"Daha büyük sorun Doğu, Güneydoğu'da. Onu şundan tahmin edebiliyorum: Ben hafta sonları babam-annem köyde olduğu için, annem vefat etti, sürekli köye giderim. Trabzon'un Çaykara ilçesinde. Empati yapıyorum, bizi köyden çıkarsalar bu terör nedeniyle, ben en geç 15 günde bir gitmesem benim için çok ciddi eksikliktir. Ama bu insanlar hiç bir zaman oraya gidemiyorlar ve oradan ayrılışları çok büyük bir trajik olayın neticesidir. Bunu bir düşünmek lazım. Onun için sadece bunun ismi bile güzel, Köye Dönüş Projesi. Bu insanlar şehirde çok iyi şartlarda yaşasalar hiç problem yok veya problem daha az olur ama bunlar öyle değil. Köyde çok rahat yaşayabilecekken, şehir ortamında sefalet içinde yaşıyorlar."
-"Algıyı değiştirmek lazım"-
İç Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Ahmet Taşgetiren de rehabilitasyonun çok önemli olduğunu söyledi.
Taşgetiren, "Rehabilitasyon belki şehit ailelerine, gazilere yönelik ama bence şu önemli, Batıda Doğu algısını değiştirmek lazım. Terörle sanki içiçe geçmiş bir Doğu, Güneydoğu algısı var. Öyle bakılıyor. Göç edenler de sanki şehre problem getirmiş insan gibi algılanıyor" dedi.
Kürt sorununu anlatmaya başladıklarında insanların gerildiğini belirten Taşgetiren, bunu anlatabilmek için doğru algılamayı sağlayacak bir dil kullanılması gerektiğini vurguladı.
-"Çok özel rehabilitasyon çalışmaları yürütmek gerekiyor"-
Taşgetiren, "Ben mesela şunu diyorum, 'cezaevinde oruç tutan adamın orucunu ağzına pislik sokarak açtırıyorsanız bu olmaz, bu kabul edilemez bir şey'. Adam oruçla o pislik yedirmeyi birlikte algılıyor, devletin yaptığı şeyi, diyorum ki
' Diyarbakır Cezaevi belgelerini okuyamazsın'. Hakikaten Batı'da, Doğu'da ne yapıldığına dair yeterince bir şey algısı yok. O açıdan da belki Batı'da doğru bir şey oluşturmak gerekiyor" diye konuştu. Öztürk'ün, "çift taraflı bir rehabilitasyon" diye araya girmesi üzerine Taşgetiren, "Onun çok önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın Mersin'deki çalışmalarını dinlediğini belirten Taşgetiren, "Okuma salonları yapıyorlar. Çocuktan aileye gitmek vesaire gibi doğrudan diyor aileye gidildiğinde size kapanabiliyor ama çocuğuna eğitim verdikten sonra aileye gittiğinizde uyuşturucu vesaire gibi şeyleri... Ben, İzmir, İstanbul, diyelim ki İstanbul'da genelde Doğu'dan Güneydoğu'dan gelmiş insanlarımızın toplu olarak bulunduğu yerler buralara çok özel rehabilitasyon çalışmaları yürütmek gerekiyor."
-"Çok travmatik durumlarla karşılaştık"-
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Grubu üyesi Ahmet Faruk Ünsal, çok travmatik durumlarla karşılaştıklarını, bu anlamda duygusal olarak ciddi şekilde yıprandıklarını söyledi.
Mutlaka bir çalışma yapılması gerektiğini belirten Ünsal, "Onların, dağdakilerin geri dönüşü, korucularla ilgili bir itibarsızlık kampanyası ya da öyle bir algı var. Devletin işbirlikçisi, Kürdün Kürde kırdırıldığı bir şeyde ajan olmuş'. Tüm bunların çocukları, nasıl barışacak nasıl hayata karışacak. Gerçekten Türkiye'nin işi çok zor" dedi.
Avrupa'da 700-800 bin Kürt diasporası olduğundan söz edildiğini ve Paris'te, Belçika'da metrolarda en fazla konuşulan dilin Kürtçe olduğunu ifade eden Ünsal, şöyle konuştu:
"Çocuklar Kürtçe konuşuyor, belli Türkiye Kürtleri. Büyük bir nefretle dolu. Onlar tabii inşallah barışma olduktan sonra gene memleketlerine dönecekler. Onların rehabilite olması toplumla kaynaşması... Bir de çok çarpıcı gelmişti. Türkiye'nin bölünmesinden kaygı duyduğunu ifade eden, kaygısında haksız olduğunu söylemiyorum. Muğla'dan, Manisa'dan, İzmir'den, Antalya'dan insanlar hiçbirinin, önemli bir kısmının enazından, bölünmesinden kaygı duydukları coğrafyaya hiç gitmedikleri ve gitmeyi düşünmedikleri gerçeği var. Gitmemişsin Hakkari'ye zaten senin kafanda öyle bir yer yok. Senin hayatında hiçbir anlamı yok oranın. Böyle bir sahiplenme psikolojisi var."
Öztürk'ün, "Yerli turist akını başladı Doğu ve Güneydoğu'ya. Mardin değil de mesela Diyarbakır'a gitmeyen, Hakkari'ye gitmeyen çok insan var. İlk defa gidip şaşırıyorlar" sözleri üzerine Ünsal, bölgede en fazla turistin geldiği ilin Diyarbakır olduğunu öğrendiğini söyledi.
Diyarbakır'ın tarihi, ciddi olarak dünyaya entegre bir şehir olduğunu belirterek, "Herkes inanılmaz politik, gelen turistler de politik turist" sözleri gülüşmelere neden oldu.
Ünsal, Diyarbakır, Gaziantep, Adana gibi illerde müthiş bir ahlaki tefessür olduğunu ve bu durumdan şikayet edildiğini anlatarak, "Bir kere aile mahremiyeti diye bir şey yok. Küçücük mekanlarda belki 2-3 aile yaşıyor ve çok yaygın bir uyuşturucu kullanımından bahsediyorlar. Herkes bahsetti. Şırnak'ta da Siirt'te de Mardin'de de o ortam endişe yaratıyor" dedi. - ANKARA