Akdeniz kıyılarında kırsal modernleşme sergisi açıldı
Dilşad Aladağ'ın üstlendiği 'Mahsul Vakaları' sergisi, Akdeniz kıyılarındaki kırsal modernleşme sürecini ele alıyor. Sergide yerel malzeme ve usuller, arşiv belgeleri, yayınlar, ses, çizim, fotoğraf ve video çalışmaları yer alıyor.
Araştırmalarını Dilşad Aladağ'ın üstlendiği "Mahsul Vakaları" sergisi, Akdeniz kıyılarındaki kırsal modernleşme sürecini ele alan "Mahsul Projesi" kapsamında açıldı.
İzmir Bayetav Sanat'ta ziyarete açılan sergi, kadim üretim yöntemlerinden ve Yörük kültüründen izler taşıyor.
Sergide, yerel malzeme ve usuller, arşiv belgeleri, yayınlar, ses, çizim, fotoğraf ve video çalışmaları yer alıyor.
"Sergideki işler, eski üretimleri çağdaş şekillerde yeniden hatırlatıyor"
Bauhaus Üniversitesinde sanat ve tasarım alanında doktora çalışmalarına devam eden Aladağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, serginin dünyayla ilişki kurma pratiklerini değerlendirdiğini belirterek, "Sergi, bir yandan bu dünyayla ilişkilenme biçimlerini vakalar üzerinden ele alırken, diğer yandan unutulmak üzere olan ve sürdürülebilir yaşamı tarifleyebilecek kadim üretim biçimlerini hatırlamanın yollarını arıyor. Sergideki işler de aslında bu kapsamda birtakım eski üretimleri, çağdaş şekillerde yeniden hatırlatıyor." dedi.
Aladağ, serginin türler arası diyalogları ve ilişkileri merkezine aldığına işaret ederek, "Mahsul projesi, ekolojiyi devingen bir ağ olarak tanımlıyor ve bu devinimleri hikayelerle anlatarak, kadim üretimleri yeniden üreterek ve anlatarak, geleceğe taşımayı amaçlıyor." diye konuştu.
???????- "Hasılata odaklanan bakış, hasılatın yörüngesindekileri gözden kaçırır"
Serginin hazırlanış amacına da değinen Aladağ, "Hasılata odaklanan insan merkezli bakış, hasılatın yörüngesinde vuku bulanları gözden kaçırır. 'Mahsul Vakaları', hasılatı, yörüngesindekilerle birlikte görebilmenin, rafa kaldırılan usul ve araçlarla sürdürebilmenin biçimlerini araştırıyor." değerlendirmesinde bulundu..
Dilşad Aladağ, sergideki eserlerin birbiriyle ilişkili olduğunun altını çizerek, "Sergideki sanatçılar ve tasarımcılar da benzer bir ekoloji oluşturdu ve birbirleriyle bağlantılı üretimler yaptı." ifadesini kullandı.
Sergide eserleri yer alan Ali Cindoruk ise "Taklamekan" adlı eserini oluştururken, kilimin göçebe kültürle ilişkisini ele aldığını söyleyerek, şunları kaydetti:
"Taklamekan, konar-göçer kültürün peyzajını, gramerini hatta temel aktörlerinden olan kilimi, mekansallığa aktarıyor. Coğrafyayla ilişki kuruşunda, göçerliğe cevap verebilen bir yapısı var. Gökyüzü, yeryüzü veya farklı yönlerle ilişki kurabiliyor ve bunu takla atarak, coğrafyada hareket ederek değiştirebiliyor."
Cindoruk, hayvanın, insanın ve çevrenin etkileşimine işaret ederek, "Aslında temel öge, bir hayvanın sizin evinize dönüşmesi ve bunu devam eden hareketlilikte yapması. Çünkü göçebe yaşamda keçinize temiz su bulmak ve yeni otlak bulmak için sürekli hareket etmeniz gerekiyor ve keçinizin yünüyle bu hareketi devam ettirebiliyorsunuz." dedi.
Sergide Dilşad Aladağ'ın "Yerliler ve Yersizler" ile "Kumullar Üzerine Kurmaca Bir Diyalog", İz Özat ve Fatma Belkıs'ın "Suyu Kim Taşır, Özgür Akacak", Yasemin Ülgen'in "Topluluk Mahsülleri", Eylül Şenses'in "Taşlıca'nın Kadim Sesleri", Aslı Özdoyuran'ın "Kumkarası, Yel Takası!" eserlerinin yanı sıra Aladağ, Aslıhan Demirtaş, Yasemin Ülgen ve Eylül Şenses'in kurduğu "Anatopia" adlı kooperatifin çok sesli eser yerleştirmesi de yer alıyor.
Aladağ'ın, projenin hazırlanış süreci, sergilenen eserler ve saha çalışmalarını içeren "Mahsul" adlı eseri de izleyicilerin beğenisine sunuldu.
Sergi, 22 Eylül'e kadar ziyaret edilebilecek.